Keyifli okumalar efendim...
"Ooo Cesur Bey, nasılsınız görmeyeli? Benden sonra kanayan yaralarının acısına dayanabilmek için bu yara bandını mı buldun kendine?"
Cesur aniden ve hiç beklemediği zamanda gelen bu karşılaşmanın şokunu yaşıyordu. Tek bir kelime edemiyor ve yıllar önce yaşadıkları zihninde acı bir şekilde dönüp duruyordu. Bu sessizliği fırsata çevirmeye çalışan Filiz bu kez daha büyük oynadı.
"Unutamıyorsun beni değil mi? Atamıyorsun aklından? Kimi koysan yerime olmuyor bir türlü, değil mi?"
Cesur bu kadının sesini daha fazla duymaya tahammül edemeyerek, "Sus, sus artık yeter!" diye inledi. Bir çeşit şok geçiriyordu zira başka türlü olsa kesinlikle daha farklı tepkiler verirdi. Bu şekilde acı çekiyormuş gibi verdiği görüntü daha sonrası için başını çok fazla ağrıtacaktı. Ağrıtacaktı ama tutulan nutku yüzünden de tek kelime edemiyordu. Elinde oyuncak olduğu bu kadın yıllar sonra bile hayatı ona zehir etmeye devam ediyordu.
Korkarak Ece'nin yüzüne baktı. Kız oldukça sakın ve tepkisiz bir şekilde bir Filiz'e bir de kendisine bakıyordu. Sanki geçen konuşmayı umursamıyormuş gibi bir tavrı vardı.
Ece'nin ne düşündüğünü kestiremediği için bu tepkisiz hali daha çok korkuttu genç adamı.
Filiz gözünün önündeki manzaradan oldukça memnun bir kahkaha atarak," Ah Cesur, yara bandın iptal, sen başka bir yara bandı bul kendine. Baksana nasıl da şoka girdi zavallı. Yazık..." diyerek geldiği gibi topuklarını zemine vura vura kendi masasına döndü.
Cesur gayri ihtiyari giden kadının ardından baktı. Ve baktığı anda pişman oldu. Karşısında gözlerinden hayal kırıklığı akan Ece tek kelime etmiyor ve sadece kendisini izliyordu. Konuşma cesaretini bulan Cesur alacağı cevaptan korksa da o soruyu sordu.
"Bir şey söylemeyecek misin, Ece?"
Ece dudağını bükerek bir süre adamın mekânın spotlarının altında iyice açılan ela gözlerine baktı. Boğazını temizlemek için önündeki beyaz şaraptan bir yudum alarak konuştu.
"Sen anlatılması gereken bir şey varsa bana anlatırsın öyle değil mi Cesur?"
Emin olmak istercesine tekrarladı son kelimesini...
"Öyle değil mi?"
Cesur yanıt veremeyince tekrar konuşmaya başladı.
"Ben kimin açtığı yaralara bant oldum Cesur? Seni hala bu şekilde dağıtabilmeyi başaran kadın kim?"
Cesur itiraz edercesine konuştu."Sen kimsenin açtığı yaranın bandı falan değilsin sevgilim..."
"Hı hı evet, kesinlikle öyledir. Eminim Cesur. Kadını gördüğünde nutkun tutuldu be adam. Bir sürü saçma sapan laf etti birine engel olmadın, karşı çıkmadın. Seni hala darmaduman edebiliyorsa kim bilir nasıl yaşanmışlıklarınız var? Geçmişin beni ilgilendirmez. Kimi sevdin kimle birlikte oldun umurumda değil. Ben bugüne bakarım. Yanımdaki adamın bana olan bakışına, kalbinin atışına bakarım. Fakat az önce gördüm ki karşımda başka bir kadının açtığı yaraları bir türlü kapanmamış bir adam var. Ben seni geçmişinle yargılayacak kadar hazımsız değilim Cesur. Değilim ama şu haline bakınca da hayal kırıklığım giderek artıyor. Hiçbir şey demeden öylece oturuyorsun karşımda."
Cesur şimdi ne dese olmayacaktı. Bunun bir şekilde karşısına çıkacağını ve bir gün böyle bir durumla karşılaşırsa ne yapacağını düşünmüş ama sürekli Ece ile konuşmayı ertelenmişti. O çimen yeşili gözler şimdi karşısında kendisine bir yabancıya bakar gibi bakıyordu. Şarabından bir yudum aldı ve konuşmak için güç toplamaya çalıştı. Tam ağzını açmıştı ki, Ece önündeki kumaş peçeteye ağzını silerek, "Benim lavaboya gitmem lazım." dedi ve masadan kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESARETİN VAR MI? (Tamamlandı)
General Fiction[Tamamlandı] Bazen baktığımız ile gördüğünüz aynı olmayabilir... Tıpkı, kimsesiz bir kızın aslında sandığımız kadar yalnız olmadığını göremediğimiz ya da dışarıdan nemrutlukta kimsenin eline su dökemeyeceği bir adamın kalbinin aslında bir çiçek bah...