Sahte Bagshot

490 24 0
                                    

Harry ve Hermione yavaş adımlar ile Godric's Hollow 'un sokaklarında yürümeye başladılar. Sokaklarda kimsecikler yoktu. Herkes evine çekilmiş, ailesi ile mutlu anılar biriktiriyordu.
"Pekala, Bathilda'nın evini nasıl bulacağız?" Diye sordu Hermione. Hâlâ Harry'nin kolunda duruyordu. Ama Harry hızla bir ara sokağa girmişti. Hermione'yi de beraberinde sürüklüyordu. Öyleki üzerlerine örttükleri pelerin geriye uçacak gibiydi.  Karların üzerinde ani bir frenle durdular.
"Harry -"
"Hermione... şuna bak!" Dedi Harry büyülenmiş bir şekilde.
"Ama ne... Ah!"
Potter'ların evi... harabe halinde karşılarında duruyordu. Fidelius büyüsü bozulmuş olmalıydı... evin neredeyse bütün duvarları, devasa sarmaşıklarla kaplıydı. Bahçesi de bel hizasını geçen yabani otlar... Üst katın sağ tarafı havaya uçmuş durumdaydı - ki orası Harry'nin odası olmalıydı.

"Neden tamir etmediler acaba?" Diye sordu Hermione.
"Bilmiyorum... belki de karanlık sihirin açtığı hasar onarılamıyordur.." dedi Harry elini bahçe kapısına koyarken.
"Harry içeri girmeyeceksin değil mi? Pek tekin görünmüyor..." dedi Hermione kolunu sıkarak. Harry tam cevap verecekken bahçe kapısının yanında bir tabela belirdi. Topraktan, büyüyen bir çiçek edasıyla yükselmişti.

  Bu noktada, 31 Ekim 1981 gecesinde,

  Lily ve James Potter hayatlarını yitirdi.

Oğulları Harry, Öldüren Lanet'ten sonra

            Sağ kalmış tek büyücüdür.

       Muggle'lara görünmeyen bu ev

         Potter'lara bir anıt olarak ve

   Aileyi parçalayan şiddetin bir                                           hatırlatıcısı olarak

        Harabe halinde bırakılmıştır.

( ölüm yadigarları syf. 308 )

Buraya gelen büyücüler, tabelaya bir sürü şey yazmışlardı
" iyi şanslar Harry, her neredeysen." " eğer bunu okuyorsan ,Harry hepimiz arkandayız!"  " yaşasın Harry Potter!"
"Tabelanın üzerine yazmamalıydılar.." dedi Hermione gücenmiş bir şekilde.
"Bilmiyorum... bence... iyi ki yazmışlar." Dedi Harry. Bu sırada sokağın başında kambur, toplu bir kadın göründü. Ayaklarını sürüyerek yürüyordu... Harry yandaki evlerden birine girer mi diye baktı, ama kadın öyle bir şey yapmadı. Onlara belli bir mesafede durdu ve bakmaya başladı. Sonra da Harry'yi dehşete düşürerek onlara eliyle gel işareti yapmaya başladı. Bu sırada Hermione kolunu sıkmakla meşguldü.
"Nereden biliyor?" Diye fısıldadı Hermione. Harry şokla başını hayır anlamında salladı. Ama kadın şimdi daha da ısrarla gelmelerini istiyordu.

"Hermione bu... Bathilda olmalı..." dedi Harry.
"Bilemiyorum Harry! Nereden bilebiliriz ki?" Diye sordu Hermione. Harry yavaş ve emin adımlarla kadına doğru yürümeye başladı.
"Sen Bathilda mısın?" Diye sordu Harry. Kadın önce ciddiyetle baktı, sonra da başını evet anlamında salladı. Harry ve Hermione şaşkınca birbirlerine baktılar. Nasıl yani? Kadın bir kaç adım yürümüş ve yine gel işareti yapmaya başlamıştı. İkisi yavaş yavaş kadını takip etmeye başladılar. Bahçesi, Potter evinin bahçesi gibi yabani otlarla çevrili bir eve geldiler. Evin içi, bahçesinden de beterdi. Öncelikle çok kötü kokuyordu . Ve oldukça dağınıktı. Pencereler sanki yıllardır açılmamış gibiydi... Kadın şimdi aksak adımlarla mumları yakmaya çalışıyordu - yaşlılık yüzünden fazla sihir yapamıyor olmalıydı...
"İzin verin ben yapayım.." dedi Harry ve mumları hızla yaktı. Bu sırada gözüne bir resim ilişti. Bu resmi biliyordu. Bir kopyasını Voldemort'un zihninde başka bir evde görmüştü.

"Miss Bagshot?" Diye sordu Harry. Kadın ona dönünce, Harry'nin boynundaki hortkuluk hızla çarpmaya başladı.
"Bu kim biliyor musunuz?" Diye sordu Harry. Ama kadın bir cevap vermedi. Öylece elindeki resme bakıyordu.
"Adını biliyor musunuz?" Dedi Harry. Kadın ise dalgınca bakıyordu.
"Harry neler oluyor?" Dedi Hermione tedirgin bir şekilde.
"Hermione bu hırsız! Anıda gördüğüm!" Dedi Harry.
"Neden sizinle gelmemizi istediniz mrs. Bagshot?" Dedi Hermione. Kadın bakışlarını Harry'ye dikti ve merdivenleri gösterdi.
"Yukarı mı çıkmalıyız?" Diye sordu Harry.
"Pekala hadi gidelim.." dedi Hermione. Ama kadın birden huysuzlandı.
"Sanırım yalnız gitmek istiyor..." dedi Harry.
"Harry seni onunla yalnız bırakamam!" Dedi Hermione.
"Tamam bir şey olmayacak..." dedi Harry ve miss Bagshot ile yukarı kata çıkmaya başladı.

Oda feci bir şekilde karanlıktı ve oldukça rutubet kokuyordu.
"Lumos." Diye fısıldadı Harry.
"Sen Potter'mısın?" Diye sordu Mrs. Bagshot.
"Evet... siz de bana verilecek bir şey var mı?" Dedi Harry kadına. Kadın cevap vermedi. Sadece gözlerini yumdu. Ve Harry içinde bir yerde büyük bir mutluluk hissetti. Tiz, soğuk bir sesle konuştu : tut onu...
"Miss... mrs. Bagshot?" Diye sordu Harry. Ama kadın bir cevap vermedi.
"Burada benim işime yarayacak bir şey var mı?" Diye sordu Harry.
"Köşedeki sandıkta.." dedi kadın. Harry başını çevirip sandığa baktı. Kılıç orada olabilirdi... Tam odaya gidecekti ki mrs. Bagshot'un bedeninden bir yılanın dışarıya doğru süzüldüğünü gördü. Ağzı dehşetle açılmıştı. Tam ona bir büyü savuracakken, yılan kolunu boydan boya ısırdı ve aşa Harry'nin elinden havaya fırladı. Harry kendini can havliyle yatağın arkasına atmıştı.

Yılan odada her yeri birbirine katıyor, Harry'ye ulaşmaya çalışıyordu.
"Her şey yolunda  mı?" Diye bağırdı aşağı kattan Hermione. Ama Harry ona bir cevap veremedi. Var gücüyle asasına uzanmaya çalışıyordu.  Yılan asaya kuyruğu ile vurarak odanın başka bir köşesine kaymasını sağladı. Harry dehşetle baktı yılana. Yılan şimdi Harry'yi yerde kıstırmıştı. Harry üzerindeki ağır kütleyi var gücüyle itmeye çalıştı.
"Hermione...."
"Evet... evet... tutarım seni... bırakmam..." diye tıslıyordu yılan. Bu sırada yara izinde dehşet verici bir yanma hissetti.
"Hermione... o geliyor!" Diye bağırdı var gücüyle. Bari Hermione kendini kurtarmalıydı...  Odada büyük bir patırtı duyuldu. Karanlıkta Harry kendini asasının yanına attı. Karanlıkta ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Harry'nin boynundaki hortkuluk daha da fena çarpmaya başlamıştı.

Bir karaltının hızla yanına geldiğini gördü. Hermione olduğuna emindi. Hemen kolunu tuttu. Bu sırada alt kapı gürültü ile açılmıştı. Harry nefessiz kaldığını hissetti. Birden oda etrafında dönmeye başladı. Harry başının cayır cayır yandığını hissetti. Nefes alamıyordu. Hâlâ nasıl Bu kadar acıyı hissedebiliyordu. Son duyduğu ses Hermione'nin Confringo diye bağırışıydı.....

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Where stories live. Discover now