3/Ben Deli Değilim

19.2K 1K 537
                                    

-MİRAÇ-

" Her kim olursan ol! Bende o hastanenin psikoloğuyum. Yeni atandım ve gecenin bu saatinde ister deli olsun ister başka bir şey, hiçbir kadını tanımadığım birine emanet etmem! Hele bir erkeğe, asla! Yürü git sende işinin başına! Yarın sabah ben getiririm hastaneye! " dedim keskin bir dille ve Cabir oldukça panik bir şekilde bakıyordu yüzüme. Eli ayağına dolaşmıştı sanki. Yüzü bembeyaz kesilmişti.

" Olmaz öyle şey doktor bey. Onu şimdi hastaneye götürmem lazım. Yoksa başıma iş alırım, hatta siz alırsınız! " dedi işaret parmağını sallarken. O an şöyle bir durup baktım korku dolu yüzüne.

" Sen... Sen beni tehdit mi ediyorsun? Sen kimsin ki beni tehdit ediyorsun! " diye sorduğumda sesimi yükseltmiştim. O da öfkelendiğimin farkındaydı ve hemen yüzünün şekli değişti.

" Yok efendim olur mu öyle şey... Tehdit falan... Ben sadece yok yere başınıza bir iş açılmasın diye dedim. Verin götüreyim hastaneye işte. Maazallah başınıza iş alırsınız, ağır deli bu kız. Kaçar, sizi öldürmeye çalışır, her şeyi yapar! Raporları var elimde, bakın isterseniz... " dedi ve sol elinde tuttuğu mavi dosyayı bana uzattı. O an yüzüne ters ters bakındım ve dosyayı çekip aldım elinden. Sersemledi o an, ağzı açık kalmıştı.

" Gece incelerim, sende git hadi. Söylersin yetkililere. Hastanemizin yeni psikoloğu Miraç Tunç ile birlikte dersin! Hatta ben şimdi başhekimi arar konuşurum! " dedim ve Cabir hızla geçti önüme.

" Olmaz efendim olmaz! Onu bana verin! Onun yeri burası değil. Anlamıyorsunuz, o çok tehlikeli bir akıl hastası. Kaç kere beni öldürmeye çalıştı. Hepsi dosyalarda yazıyor! Bırakın onu! Benimde işimi tehlikeye atıyorsun doktor! " dedi birden. Bu kez sinirlenmeye başlamıştı. Bu hareketleri hiç hoşuma gitmemişti. Şüphelendirmişti beni. Şöyle bir süzdüm onu ve bakışlarımı gözlerine sabitledikten sonra fısıldadım;

" Bir deli bile olsa... Niye senin gibi birisi için katil olmak istesin ki? " dedim sakince. Bu sözlerim karşısında şoka uğrarken önünden çekildim ve Hale'nin karşısına dikildim. Hale ise saniyeler sonra karşımdan çekildi ve odasına doğru koştu. Bende içeriye girdim ve Cabir arkamdan bağırırken ayağımın tersiyle kapıyı yüzüne kapattım. O an derin bir nefes aldım ve olduğum yerde kalarak, kucağımda baygın halde yatan kıza odaklandım...

-CABİR-

Derin derin nefes alırken başımı iki elimin arasına aldım ve bakışlarımı kapıya sabitledim. Allah kahretsin! Allah kahretsin! Ben şimdi ne yapacağım! Benim Şeyda'yı bu gece buradan çıkartmam lazım! Ya kaçarsa, ya giderse buradan? Ya bir şey olursa? Hastaneden çıktığı öğrenilirse kamera kayıtlarına bakarlar. Benimle birlikte çıktığı görünürse her şey mahvolur! Ben ne derim! Başhekime, diğerlerine... Nasıl açıklarım bu durumu? Benim biran önce gidip kamera kayıtlarını silmem lazım. Sonrada anonsu başlatırım kaçtığına dair. Lanet olsun! Her şeyi elime yüzüme bulaştırdım! Ya işler düşündüğüm gibi gitmezse? Ya vermezlerse onu hastaneye? Vermek zorundalar, sonuçta bu bir suç. Allah'ım ben şimdi ne yapacağım? Kaçmayı başarırsa ne olacak? Bu deli durmaz ki burada? Kapıda sabaha kadar beklesem olmaz. Hastaneye gidip kayıtları silmem lazım. Sonrada polisleri alır gelirim. İlaç şimdi etkisini göstermişken gitmek en mantıklısı! Bir an önce çaresine bakmalıydım. Yoksa ben biterdim! Bu aptal oyunu asla oynamamalıydım... Ben sadece Şeyda'nın o acınası ve zavallı halini görmek istemiştim... Üstelik bu gece ona sahip olacaktım! Her şey, hemde her şey mahvoldu! Şeyda'yı aldı benden! Ama benden kimse alamaz onu! Pişman ederim, herkesi bunu yaptığına pişman ederim! Şeyda hep benimdi, yine benim olacak! O hastane ya yuva olacak ona... Ya da mezar! Benim adımda Cabir ise eğer Şeyda... Kimse ama hiç kimse sana inanmayacak! Herkes seni bir deli sanacak! Şayet birisi inanmaya kalkarsa sana, işte o zaman gerçekten delirtirim seni ve bütün ihtimalleri ortadan kaldırırım...

SaplantıWhere stories live. Discover now