4/Hayal Kırıklığı

16.7K 954 317
                                    

-MİRAÇ-

Gözlerimi açtığımda karşımdaki yatakta yatan Şeyda ile karşı karşıya geldim. Hemen doğruldum yattığım yerden ve saate bakındım. Saat sabahın yedisiydi. Gözlerimi ovuştururken ayaklandım ve Şeyda'nın yatağına doğru yaklaştım. Koltukta yattığım için her yerim tutulmuştu ve uykumu iyi alamamıştım. Zaten bir hayli de geç yattığım için çok kötüydüm, başım ağrıyordu. Fakat Şeyda öyle görünmüyordu. O kadar derin uyuyordu ki sanki senelerdir bu uykuyu bekliyormuş  gibi.

Yanından ayrıldım ve kapıdan çıkar çıkmaz mutfağa geçen Hale ile karşılaştım. Yüzüme bile bakmadı. Arkasından gittim. Oldukça iyi görünüyordu. Kıyafeti, makyajı... 

" Hale? Bir yere mi gideceksin? Bugün evde değil misin? Ne bu hazırlık? " diye sordum merakla. Göz devirdi bana.

" Bir yere gitmeyeceğim, Erdem ve Vahide gelecek ya, onun için erken kalktım öyle. Yüzümde çok solgun duruyordu biraz renk vereyim dedim. " dedi ve çay bardaklarını indirdi dolaptan. 

" Gelmeyecekler! " dedim birden ve aniden döndü bana.

" Ne demek gelmeyecekler? " dedi merakla.

" Mesaj attım, sonra gelin dedim. İçeride hasta bir kadın varken misafir mi ağırlayayım? " dedim ve Hale bir anda çılgına döndü. Elindeki dördüncü çay bardağını hızla tepsiye bırakırken üzerime geldi.

"Sen bana sormadan nasıl böyle bir şey yaparsın! Onları ben davet ettim ben! Bu kadar yiyecek yaptım! Ne olacak bunlar şimdi? Hem onlar senin kardeşin! Bu içeride yatan kim! Allah'ın akıl hastası, delisi! Üstelik ne olduğunu bile bilmiyoruz! Sana alma dediğim halde içeriye aldın sen onu! Sordun mu bana ha? Sordun mu! Yeter artık canıma tak etti bu saçmalıkların! Ara hemen Erdem'i! " diye bağırdığında yüzümde oldukça öfkeli bir ifade vardı ve kalbim hızla çarpıyordu. 

" Yeter, kes sesini Hale! Şeyda yer! Bu kadar yiyecek ne olacakmışmış... Git kıza giymesi için bir şeyler ver, sonrada banyoyu hazırla! " dediğimde sesim oldukça net çıkmıştı. Bunun üzerine Hale kahkaha attı.

" Şeyda zıkkımın pekini yesin! Sence ben ona kıyafet mi veririm! Giysin çarşafını otursun aşağı! Bana bak Miraç! Eğer o bugün bu evden gitmezse, ben giderim haberin olsun! " dedi ve bağırarak çıktı mutfaktan. Sonrada hızla çalışma odasına girdi ve kapıyı çarptı... Bense sesimi çıkarmamak için yumruğumu sıktım ve gözlerimi kapatarak bir kaç saniye sakinleşmeyi bekledim. Daha sonra ise odama gittim ve dolabımı açtım. Yeni aldığım bir pijama takımım vardı. Bu Şeyda'ya bir hayli büyük gelirdi ama idare eder diye düşündüm. Sonrada gidip banyoyu hazırladım. Sonrada Şeyda'nın odasına gittim. Aslında ilk olarak onu uyandırıp uyandırmamakta kararsızdım fakat bir an önce konuşmak istiyordum. Bu yüzden usulca fısıldadım adını.

" Şeyda... " bir kerede hemen aralamıştı gözlerini. Ona tebessüm edip etmemek arasında gidip geldim ve sadece baktım. Oysa ilk bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra etrafına şöyle bir göz gezdirdi ve daha sonra yavaşça kaldırdı başını.

" Saat... Saat kaç? Cabir nerede? " diye sordu birden. Sesi panik doluydu. Gözleri ise korkuyla bakıyordu bana.

" Saat yedi. Cabir sanırım o hastanede çalışan arkadaş, o yok. Sen iyi misin? " diye sorduğumda yüzündeki ifade bambaşkaydı. Elleriyle yüzünü kapattı ve bir şeyler fısıldamaya başladı. Sanki şükrediyor gibiydi. Birkaç dakika böyle kaldı. Daha sonra ise ellerini yüzünden çekti ve yaşlı gözlerini sildi. Yanakları kıpkırmızıydı. Derin derin nefes alıyordu. 

" Şeyda, istersen önce bir duş al, sonrada bu kıyafetleri üzerine giy ve bir kahvaltı yapalım olur mu? " dediğimde vereceği tepkileri çok merak ediyordum. Gerçekten o dosyada yazılanlar gibi abuk subuk hareketleri var mı gözlemlemem lazımdı.

SaplantıWhere stories live. Discover now