51.Bölüm

13.7K 1K 171
                                    

Selam arkadaşlar,

İli gün boyunca Tüyap'ta olduğum için yeni bölümü ancak hazırlayabilir. Sizleri daha fazla bekletmeden yeni bölümümüze geçiyorum. Umarım beklentiniz karşılayacak güzellikte bir bölüm olur.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!!

Keyifli okumalar...

***

Telefondaki endişeli ve ağlamaklı ses ile yerinden bir ok misali fırlayan İzel ile diğerleri de ayaklandı.

"Ece hanım sakin olun. Telefonu kapatmayın. Aynı oteldesiniz değil mi?"

İzel bir yandan telefonla Ece hanımla konuşurken diğer yandan hızla merdivenleri tırmanıp odasına girdi. Dolabındaki gizli bölmeyi alarak kıyafetini yatağın üzerine fırlattığı gibi, arkasından gelen Hayrettin ve Murat'a dolaptan çıkarttığı silah ve şarjörleri verdi. Ece Hanım'ı telefonda dinlerken Ela'ya da yapacaklarını söylüyordu.

"Oda servisi diye kapıyı çaldılar. Eşim kapıyı açtığı gibi silahlı adamlar içeri girdi. Volkan onlarla boğuşurken benim kaçmamı işaret etti. Be... Ben yalnız olsam gitmezdim ama... İzel bebeğe... bebeğimize bir şey olacak diye kaçtım. Malzeme odasına girdim. İzel... B.. ben çıkarken silah sesi duydum. Volkanı vurdular. Ne olur yetiş. Kime güvenebilir bilmiyorum. Sanki otel görevlileri de onlarla iş birliği yapmış gibi...Yanlarında CIA'den bir adam vardı. İngilizce konuşurlarken duydum. Silahlı adamlara kapıyı otelin komisi açtı... "

" Ela bizim ekibe acil mesaj yolla. Atacağım konumda buluşalım. Giderken yolun açık olması gerekiyor. Anlıyorsun değil mi? "

Ela başını olumlu anlamda salladıktan sonra kapıdan dışarı çıkarken" Trafik ışıkları bende! "diye seslendi. Ela bilgisayarının olduğu odaya doğru ilerlerken İzel, telefona dönerek konuşmaya devam etti. Aynı anda Hayrettin bodrumda bulunan kilere doğru ilerleyerek eksik ekipmanları almaya çıkarken İzel de üzerine üniformasını geçirerek, yedek kemer başlığını Murat'a taktı. Kimliklerini gizlemek amacıyla Murat ve kendisi içinde başlık alarak odaya gelen Ufuk ve Hayrettin, Murat'ın giyinmesine yardım ediyordu.

"Ece hanım odadan ne olursa olsun çıkmayın. Maksimum on beş dakikaya orada olacağız."

Merdivenlerden koşarak inen ekip, garajdaki arabaya atladığında İzel'in telefonu açtığından bu yana toplamda dört dakika geçmişti. Hızla hazırlanıp yola çıktıklarında, Ela önündeki bilgisayardan İzel'in arabasındaki verici sayesinde gittikleri güzergahı izlerken, önlerinde olan trafik ışıklarını yeşile çeviriyordu. Arabayı kullanan İzel, belindeki silah kemerinde bulunan silahı yanında oturan Murat'ın kucağına bıraktı. Tecrübeli asker hızla kucağındaki silahı alarak mermilerini yerleştirerek, yedek şarjörlere de aynı işlemi yaparak doldurdu. Telefondan duyulan çığlıkla İzel, korku dolu gözlerle yanında oturan Murat'a baktı.

"Ece Hanım! İyi misiniz?"

Telefondan gelen hızlı nefes alışverişlerinin arasında kadının korku ve çaresizlik dolu sesi duyuldu.

"İzel! Doğum başladı. Ç.. Aaaahhh! Çok sancım.. Sancım var!"

"Ece beni dinle! On dakika sonra yanındayım. Sakin ol. Derin nefes alıp ver."

Telefondan duyulan gürültülerle Ece hanımın çığlığının aynı anda duyulması bir olmuştu.

"Ece Hanım! İyi misiniz? Ne oluyor?"

"B..uldular..Buldular beni. Kapının önündeler! İzel eğer bana bir şey olursa... Bebeğim benim gibi yetimhanede büyümesin! Söz ver memleketimizde, kendi vatanında büyümesini sağla! "

DÖNÜŞÜM (KİTAP OLUYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin