VII

7.3K 387 182
                                    

a/n: smutt -aww- sahnelerini 3. Ağızdan yazamadığım için harry's pov yazacağım.  Zaten o bölüm italik olacak bu da harrynin ağzından olan her yazı italik olacağı anlamına geliyor

Dudakları, sertçe kurumuş dudaklarımı ısırıyordu. Canımı yakmasına rağmen bundan zevk almıştım. Boynumdaki elleri kabanımın düğmelerini açtı. Saniyeler içinde kabanım yeri boyladığında ben de kendimi tıpkı duvara asılmış gibi ağaca çakılmış buldum. Boynumu öperken beklemediğim bir anda tenimi ısırmıştı. O zaman ilk defa yanında küfrettiğim için kendimi kötü hissetmiştim. Fakat bu onun hoşuna gitmiş olacaktı ki gülmüştü. Kulağıma defalarca beni istediğini fısıldıyordu. Durmadan. Tahrik olduğum için inlememe engel olamamam yetmezmiş gibi kendimi resmen onun kolları arasına bırakmıştım. Üzerimdeki gömleğin düğmelerini kopartırcasına açtı. Onu da üzerimden çıkardıktan sonra beni yere yatırdı. Kürkünü çıkartmama izin vermeden üstünde ne var ne yok çıkarmıştı. Heyecanımı saklamaya çalışsam da gözlerimi büyütmeme engel olamamıştım. Hareketleri seriydi. Dudaklarını çenemden köprücük kemiklerime, oradan da göğüslerime indirmişti. Soğuktan ve orgazmdan dikleşmiş göğüs uçlarımı öpüp yumuşakça ısırdığında neredeyse çığlık atıyordum. Saçlarını tutarak çekiştirdim. Karnımın üst kısmından başlayan ince tüylerimin oluşturduğu çizgiyi öperek dudaklarını kasıklarıma indirdi. Bir yandan  bacaklarımı okşarken eteğin altındaki kalın siyah taytımla birlikte iç çamaşırımı da çıkarttı. Titriyordum ama üşüdüğümden değildi. Beklemediğim bir anda içimi doldurunca bağırmama engel olamayıp omuzlarını var gücümle çizdim. O anda ikimizin de vücudunun alev aldığını hisseder gibi oldum. Tutku alevi olabilirdi. Hareketleri ilk zamanlarda yavaştı. Canımın acımasını umursamamaya çalışıyordum. O, içimde her gidip gelişinde benim dar olduğumu söylüyor ben ise tatlı acının verdiği zevkle bedenimin sarsılışını an ve an hissediyordum. İnlemekten konuşamıyor ve bacaklarımı her saniye biraz daha ona sarıyordum. Hiç durmadan hızlandı. Soğuk havada benim sayemde yüzünün kanter içinde kalmış olması, harika hissettiren diğer şeylerden birisiydi. İçimde her noktama temas ederken yüzümün her bir noktasına öpücükler bıraktı. Çok güzel olduğumu söylüyordu. Dudaklarını sertçe benimkilerle bastırınca acemi de olsa karşılık vermeye çalışmıştım. Dilimle dudaklarını okşadım. O da dilimi ısırıp emdi. İnleyerek geri çekildiğinde gözlerimi kapatarak inledim. Belimi biraz daha kaldırdığımda daha fazla hızlanmasına gerek kalmadan geleceğini söyledi ve içime boşaldı. Bense ondan önce boşalarak kendimi tutamamıştım zaten.

Orman ikimizin orgazm sesleriyle irkilmişti.

Açıkçası ilkimin bu kadar güzel olacağını hiç beklemiyordum.

~~~

Dışarıda havalar iyice bozmuş, yağmur ve fırtına büyük sarayın çatısını çıtırdatmaya bile yetiyordu. Fakat saraydaki ambiyans çok daha farklıydı. Herkes Leydi Elle'nin doğumunu daha doğrusu erkek çocuk doğurmasını bekliyordu.

Harry hariç.

Portekizce dersinden sonra odasına ilerlerken saraydaki yeni yetme kızlardan duyduğu şeyler yüzünden durmak zorunda kalmıştı.

"Hem prens, hem fahişe, hem de metres. Böylesi daha önce görülmemiştir."

Duyduğu kelimeler karşısında donan Harry, sinirlenmemeye çalışarak kızlara döndü ve sert bir tonda "Ne dedin sen?" diye sordu.

Kızlar başlarını bile eğme lüksü göstermeden "Sana ne?" diyerek tersledi.

Harry ona yürüdü. Sinirine hakim olamıyordu. "Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın? Ben-"

"Sen sadece kralın metresisin. İhtiyaçlarını karşılıyorsun. Kral asla kraliçeye ihanet etmez."

Harry yanındaki muhafızın onu durdurmasıyla kendine geldi ve omuzlarını dikleştirdi. Odasına yürürken "Size kim olduğumu göstereceğim sürtükler" diyerek mırıldandı.

Duydukları yüzünden odasında bile duramayan Harry, akşam üzeri olunca daha fazla dayanamayıp odasından çıktı. Leydi Elle'i bulduğunda revirin kapısını sertçe açıp onu içeri ittirirken başına neler geleceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

Elle, Harry'nin saygısızlık yaptığını düşünerek kaşlarını çattı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"

Harry leydinin hamileliğin umursamadan onu kolundan sertçe kendine çekti. "Eğer erkek doğurursan ilk önce bebeği öldürüp sonra seni saraydan postalayıp dul olarak ölmeni sağlarım."

Leydi duydukları karşısında eli ayağı titremeye başlasa da Louis'ye güveniyordu. "Y-yapamazsın. Saçmalama. Sen kimsin ki?"

"Evet yaparım. Deneyelim mi?"

O anda Elle kollarını karnına sarınca sancısının başlandığını fark etti. Her ikisi de telaşlandı. Harry onu odadaki yatağa yatırıp hiçbir şey olmamış gibi koşarak doktor çağırırken leydinin doğum yaptığını kimsenin duymaması için elinden geleni yaptığından ve zaten kimsenin hasta revirine gelmemesinden dolayı bir nevi avançlıydı. Leydinin çığlık çığlığa doğum yapması Harry'yi psikolojik olarak kötü etkilemiş ve hatta neredeyse bayılmasına olanak sağlamıştı. Elle en sonunda bebeği doğurduğunda Harry merakla doktora baktı.

"Erkek mi?!"

Cevap gelmeyince doktorun kucağındaki bebeği hemen eline aldı. Cinsiyetini öğrenmek amaçla üzerindeki kabaca sarılmış havluyu  açtığında kapı sesi duyuldu.

Gelen Louis'di ve Harry'yi korkutacak kadar garip bakışlar atıyordu. Çünkü manzara; rengi mora dönmüş bir Harry, kucağında yüzü gözü kanlı, durmaksızın ağlayan bir bebek ve baygın, kanter içinde kalmış bir kraliçe bulunduruyordu.

Harry için bebeğin cinsiyeti o an pekte önemli değildi artık.

Darling, your looks can kill (daddykink!larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin