×47×

656 42 383
                                    

(İlk olarak şunu demem gerekiyor. Bir süre Google çeviri ve mantığım ile boğuştum. Sonraysa yorumlarda halay çektim. Ardından karar verdim ki Latince bir isim olan ve doğruluğundan emin olamadığım Hypermortem ismi biraz soruna yol açıyor. Bundan ötürü Hypermortem'in adını Hyperdeath yaparak herkes için daha alışıldık ve anlaşılabilir bir isim elde etmek istedim. Kısa sürede Hypermortem isminin geçtiği yerleri Hyperdeath olarak güncelleyeceğim. Anlayışınız için teşekkür ederim :3)

Türkiye, gözlerini yavaşça açtı.

Bir hastane odasındaydı, bu kesindi.

Bir hastane odası.

Hastane odası.

Yüzünde hafif bir gülümseme ve heyecanla ona bakmakta olan birini fark etti.

Yunanistan.

Türkiye'nin başını yavaşça okşayan Yunanistan "Sen iyi misin Türkiye?" diye sordu. Türkiye sessizce Yunanistan'a bakmaya devam etti. Başı çok ağrıyordu, kendisini tuhaf hissediyordu. Yunanistan'ın yüzündeki hafif gülümseme yavaşça kaybolurken "Olamaz..." diye mırıldandı.

"Sen de kimsin?"

Gözleri yaşaran Yunanistan "Hayır! Bu mümkün değil!" diye haykırdı. Türkiye'nin gözlerinin içine bakan Yunanistan "O ilacı değiştirdim, bundan adım gibi eminim!" dedi. Türkiye'ye sarıldı sıkıca.

"Ne ilacı?" diye sordu Türkiye. Yunanistan da "Amerika'nın aptal icatlarından biri, hafızayı silen o korkunç serum!" dedi. "Onu değiştirdim, yemin ederim ki değiştirdim! Böyle olamazsın!" Ağlamaya başlayan Yunanistan "Olamazsın ya!" diye mızmızlandı ve başını Türkiye'nin göğüsüne gömdü.

"Hadi kalk kız, sen de yedin hemen."

Yunanistan kalktı ve Türkiye'ye baktı. Türkiye güldü ve "Hamsi suratını unutmak mümkün mü? Tabii ki hafızam yerinde, sinsi balık seni." dedi.

Sonra da Yunanistan'dan bir tokat yeyip istemsizce kahkaha attı. Yunanistan "Seni barbar, yüreğime iniyordu! Rakının içinde boğul emi, öküz herif!" diye söylendi. Türkiye'nin ağzını kapattı ve "Gülme böyle hayvan gibi. Amerika duyarsa ikimizi de mahveder." diye fısıldadı. 

"Bana bak Türkiye, Amerika buraya geldiği az önce davrandığın gibi davranacaksın. Kimseyi bilmiyor, kimseyi tanımıyorsun. Amerika sana ne derse hak vericeksin ve ona uyacaksın. Çok yorgunsun, burası neresi bilmiyorsun ve kızın olduğunu bile bilmediğin Kuzey Kıbrıs dahil herkesten nefret etmeye hazırsın. Tamam mı?"

Türkiye derin bir nefes aldı. Hazır olduğunu düşünür düşünmezde "Tamamdır, gönder gelsin." dedi. Yunanistan gülümsedi ve "O yeteneğini Amerika denen hıyarın üstünde de kullan. Eğer işleri batırmazsan geri kalanı bende." dedi. Gözyaşarlını silmeden önce durup bundan vazgeçti. "Aslında gerçekçi olsun diye gözyaşlarımı kullanabilirim. İyi iş, bir numaralı odun seni." dedi. Türkiye narince gülümsedi ve "Özür dilerim canım, o kadar korkacağını bilmiyordum." deyiverdi.

"Bir şey sorsam olur mu, sen gitmeden önce?"

"Ne oldu yine?"

"Kuzey Kıbrıs... O iyi mi?"

"Evet. O harika. Amerika tarafından 'birileri gibi' şoke etkisine sokulmak yerine tarafımca güven altına alındı."

İçinde sevinçle dolan Türkiye "Baklavam benim~" diye mırıldanıp havadan öpücük attı. Yunanistan kıkırdayıp "Hadi sil o gülüşü, sen bir ölüm makinesisin." dedi. Türkiye başıyla onayladı. Yerine iyice uzandı, harika somurtuşunu takındı ve tavana bakmaya başladı. Yunanistan da odadan çıktı. 

[countryhumans] - Savaşın Cehennem AteşiWhere stories live. Discover now