×78×

451 37 155
                                    

Amerika, gözlerini açtığında Kore Askeri Kuvvetleri'ni görmeyi beklemiyordu.

Onu ve keyifsiz yüz ifadesini görünce tüyleri diken diken olan Amerika "Başımda ne yapıyorsun?" diye sordu. Huzursuz duruyordu. Üstünde hala üniforması olduğuna göre kendisini yatağa attığı an uyuya kalmıştı.

"Eve geldiğinde çok mutsuz duruyordun, öldün mü diye kontrol etmeye geldim." dedi Kore Askeri Kuvvetleri. Amerika, gözleriyi kırpıştırdı. "Mutsuz mu? Ben mi? Neden mutsuz olayım ben? Yorgunumdur, hepsi bu."

"Değilsin. Evden çıkmadan önce NATO'nun elinden askerlerini aldın. Ona askerleri verirken çok hevesli duruyordun oysa, demek ki üzüldün." diyerek ısrar etti Kore Askeri Kuvvetleri. Sinirlenmeye başlayan Amerika "Bu seni ilgilendirmiyor." diye mırıldandı. Bunun üzerine Kore Askeri Kuvvetleri "Gayette ilgilendiriyor." diye yanıtladı. "Uyanman gerekenden on dakika yedi saniye daha geç uyandın, açım ben."

"Git ve kendi yemeğini hazırla o halde." dedi Amerika. "Dolapta donmuş pizza olacaktı, kendine bir iyilik yap ve onu fırına koy. Kola alabilirsin ama bitirirsen sonun iyi olmaz."

Kore Askeri Kuvvetleri, tiksinmiş bir ifadeyle "Sürekli o şeyleri nasıl yiyebiliyorsun ki?" diye sordu. "Hiç doğal yemekler yemiyorsun. Sürekli ya donmuş gıda ya da dışarıdan yemek."

Amerika normalde tahammülsüz biriydi ve bunu hep kabul ederdi. Ama bu sefer tahammül edememek konusunda yeni bir seviyeye ulaşıyordu. Bir hata yapıp elindeki son kişiyi de kaybetmek istemiyordu, bu yüzden sakin kalmalıydı.

Yapmacık bir gülümseme takınan Amerika "O zaman git ve doğal bir şeyler yap, Kore. Ne dersin?" diye sordu. Kore Askeri Kuvvetleri, huzursuzca "Bana Kore değil Kore Askeri Kuvvetleri diyeceksin." diye düzeltti. Amerika omuz silkti, sonraysa gözlerini devirip Kore Askeri Kuvvetleri'ne sırtını döndü. "Mutfağı patlatırsan uçakları unut."

Yataktan inen Kore Askeri Kuvvetleri, mutfağa doğru ilerledi.

Mutfağa girdiğinde kısa süre boyunca mutfağın büyüklüğünün etkisine kapıldı. Çok devdi. Her ne kadar Amerika kullanmayacak olsada dekorasyon amaçlı her çeşit malzeme vardı. Onlarca tava, çeşit çeşit pencere ve Kore Askeri Kuvvetleri'nin ne olduğuna dair hiçbir fikrinin olmadığı bir sürü eşya.

Daha önce burada çok bulunmuştu. Yani buraya bu kadar tadınık görmesi de doğaldı.

Ama nedense daha önce hiç olmadığı bir yeri anımsamadan edemiyordu.

Başında bir ağrı hisseden Kore Askeri Kuvvetleri sessizce küfür etti. Anlına dokundu, sonraysa odaklanmaya çalıştı. Gözlerini mutfaktaki ocağa dildi.

Aklına benzer bir ocağı, tavana kadar uzanan ateşler çıkartırken gördüğü geldi. İşin tuhaf yanı şu ki o hiçbir zaman böyle bir şey görmemişti. Yinede gözünün önünde beliriyordu, anlayamadığı bir sebepten ötürü de heyecanlanmış hissediyordu.

Başını sallayarak aklına gelen görüntüden kurtuldu. Sonra da "Sanırım daha az bira içmeliyim." diye düşündü.

Mutfakta olan yemek malzemelerine baktı. Aklına bir yemek fikri geldi sonraysa. Her ne kadar o yemeği hiç görmemiş ya da yememiş olsa da aklında tarifi çok net bir şekilde canlanıyordu.

Yemeği yapmaya başlayan Kore Askeri Kuvvetleri, sessizce düşündükçe aklına yapması gerekenler sıra sıra geliyordu. Sanki daha önce bunu çok iyi öğrenmiş gibi ustalıkla hamuru ayarlamaya başladı. Hamur işi bittikten sonra buzluktan et çıkarttı ve buzlarının hızlıca erimesi için onu kaloriferin üstünde bekletmeye başladı. O sırada birkaç şey daha hazırlamaya başlamıştı.

[countryhumans] - Savaşın Cehennem AteşiWhere stories live. Discover now