4. Bölüm

1.4K 740 912
                                    


Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden...

(AHMET MUHİP DIRANAS)

Merhaba sevgili okuyucularım güzel ve uzun bir bölüm ile sizinleyim.

Keyifli okumalar..

Koltukta oturup karşıda bir amaç için çaba sarf eden insanları izledi.
Ter ile bulanmış vücutlara baktı. Delicesine olan çabayı görmemek elde değildi. Bir daha kararından dolayı kendisi ile gurur duydu. Kendisini bir kurtuluş, bir ümit olarak gören insanlara baktı.

Hiçbir zaman of demeyeceği , keşke demeyeceği bir çalışmanın içinde olmak vücudunda tarifi imkansız bir coşkuya sebep oluyordu.
Genç pırıl pırıp insanlar. Göz göze gelince minnet ile kapanan yüzleri izlemeye devam etti. Kahvesinden yavaş yavaş içmeye devam etti.
İyi işler yapmayı öğrenmek için çok yaşamaya gerek olmadığını düşündü. Kalpten hissedince yaş'a ya da çok tecrübeye gerek yoktu.

Temiz havayı içine çeke çeke oturmak vücudunun gevşemesine yardımcı oluyordu. Kapalı alanlarda kendine bir yaşam oluşturanlara üzüldü. Açık havayı tatmak, hissetmek başkaydı. Bundan bilerek maruz kalmak kötüydü elbette.

Arada fırsat bulup kendini ve hayatını sorguluyordu. Düşünüyor, düşündükçe sorular çoğalıyordu.
Her zaman kendisine vakit ayırmaya çalışıyor. Bir kitap okuyup bir hayatı anlamaya çalışıyordu. Kitabın duygu ve düşünceleri geliştirdiğinin farkındaydı. Belki de üzerinde ki olgunluk halinin sebebi buydu. Kitap kapağını kapattığında kalbine dolan doluluk hissi hoşuna gidiyordu. Bugün de birşeyler öğrenip, anladım. Hissettim, demekten zevk alıyordu.


Bir Tablo ile karşı karşıya gelip uzun süre bakmayı seviyordu. Tabloya baktığın da karşısın da bir hayat ya da bir insan görmenin sevincini yaşamayı seviyordu. Müzik dinleyince ritmi hissetmeyi, ritime göre salınmayı seviyordu.
Bir şeyleri sevmenin hayatın da ona yer vermenin mutluluğunu içinde yaşıyordu.

Bitmiş olan kahvesine bakıp hüzünlendi. Kahve ile hayal kurmak güzel oluyordu oysa. Omuz silkip gözlerini kapattı. Akşama doğru giden zaman ile ortaya çıkan serinliğin vücuduna çarpması hoşuna gidiyordu.
Serinlik etrafın da dolaşıyor gözlerini kapatma isteğini arttırıyordu.
Oturduğu koltuğa biraz daha yayılıp serinliği hissettmeye başladı

Kulağına kahkaha sesleri geliyor, birinin belki birkaç kişinin mutlu olduğunu anlıyor kendisi de kahkaha atmak istiyordu.
Belki şu an kahkaha atarsa onu duyanlar deli olduğunu düşünebilirdi ve bunu umursamayacağını biliyordu.
Aklından geçen düşüncelere sırıtmak istedi. Kendi beyni ile dalga geçmek istedi. Kendine gülüyorsa kendi beyni ile de dalga geçebilirdi.

Koltuğa çöken ağırlığı hissetti. Gözlerini açmak istemedi. Büyülü ve sakin anı bozmak istemiyordu.
Yüzünde ki gülümsemenin halâ silinmediğini biliyordu. Silmek için bir hamle de bulunmuyordu. Gülümsemekten kimseye zarar gelmezdi.

Yanına oturan konuşmuyor hareket etmiyordu . Ağır parfüm kokusundan kim olduğunu tahmin edebiliyordu. İkisi de ortam da olan sessizliğe saygı duyuyormuş gibi sessiz kalmaya devam ediyorlardı. Ruhu tanımak, Ruha saygı duymanın bu olduğunu düşündü.
İkisi de sessizliğe ihtiyaçları olduğunu biliyor susuyorlardı.

Gözlerini yavaş yavaş araladı. Aniden gelecek ve gözüne zarar verecek ışığı önlemek adına yavaş yavaş açtı gözlerini.

İlk olarak gökyüzü ile bakıştı. Sadece oraya bakmak istedi. Gözlerini kısınca yıldızların kendisine göz kırptığını görüyordu. Bu görüntü ile mutlu oluyor gözleri kısık olarak gökyüzüne bakıyordu. İnsanların aksine yıldızların gerçek, saf ve temiz gülümsediğini düşündü.

İSİMSİZحيث تعيش القصص. اكتشف الآن