Bölüm 2

105 7 2
                                    

Evet yine merhaba çok güzel planlarım var merak etmeyin ama spoiler da vermek istemiyorum sonuçta heyecanlı olması gerekiyor

Lütfen bana hikaye ile ilgili düşüncenizi yazın ben de kendimi daha iyi yaparım neyse görüşürüzzz

İyi okumalar

"söz konusu kraliçe Luxa."

Gregor olduğu yerde taş kesildi. Luxa, nasıl kayıp olurdu? Neden Vikus daha fazla bilgi vermemişti ki? Belki de Gregor fazla bilgiye sahip olsaydı tekrardan gelmeyeceğini düşünüyordu Vikus.

Gregor, olduğu yere mıhlanmıştı adeta. Nasıl?? Annesi gitmesine kesinlikle izin vermezdi. Ama şu yeni kehanet... Yeraltında iken kehanetlerin gerçek olmadığına kendisini inandırmıştı. Ama şimdi hali farklıydı. Büyükannesinin sözünü hatırladı
"sen onlardan kaçabilirsin ancak Kehanetler seni er ya da geç bulur"
Gregor, şimdi ise kehanetlerin bir güç olduğuna inanmaya çalışıyordu. Ama bu zordu. Ne de olsa son kehanette onun öleceği söylenmiş, ama Gregor bunu kılıcı kırarak tamamlamıştı. Savaşçınız öldü demişti. Ama işin aslı o hala yaşıyordu.

"Gregor, oğlum? Neden böyle duruyorsun?"
Gregor bir anda irkildi. Arkasında babası vardı. Hiç düşünmeden, ifadesiz bir şekilde mektubu ona uzattı. Babasının kaşları, okudukça çatılıyordu. Birkaç okumanın ardından, babası Gregor'u eve doğru götürdü. Annesi Lizzie ile bulmaca çözüyordu. Babası, Lizzie'ye Bot'la oynamasını söyledikten sonra Grace'i mutfağa çağırdı.
Gregor aniden konuşmaya başladı.
"Anne ben Yeraltına dönmeliyim yeni bir kehanet var ve biliyorsun ki kehanetler kaçınılmaz ve anne en önemlisi Lux...". Gregor'un Luxa derken sesi kısılmıştı. Annesi ise tek kaşı kalkık Gregor ve babasına bakıyordu.
Babası, Gregor'u anlamıştı. Ve onun yerine tamamladı:Luxa.

Annesi, hala aynı şekilde bakmayı sürdürüyordu. Babası konuşmaya başladı:
" Grace, oğlumuz orası için çok büyük şeyler yaptı. Zaten oradan temelli ayrılıp Virginia ya gitmek çok fazla olurdu. Şimdi de en yakın arkadaşı (bunu söylerken göz ucuyla Gregor a baktı) kayıp. Zaten Gregor orası ile birleşmiş durumda, lütfen izin ver.".
Gregor babasına hayran kaldı. Nasıl böyle bir doğaçlama yapmıştı ki?
Annesi kafasında olacakları tartarken Lizzie Bot ile mutfağa girdi. "Burada neler konuşuyorsunuz?".

Gregor ikisine de baktı. Onlar da mutlaka Yeraltını özlemişti.
Gregor, babasının elinden mektubu aldı ve Lizzie'ye uzattı. Mektubu bitirdiğinde Lizzie'nin gözleri açılmıştı. Hemen söze başladı.

"Anne lütfen gitmemize izin ver:
Ben, Gregor ve Bot. Burada kehanet yazmıyor ancak geçen sefer ben gelmeseydim şifre çözülemeyecekti. Yine başka bir şifre olabilir. Bot da çok önemli çünkü onun sayesinde Bütün hamamböcekleri bize yardım ediyor ve Gregor. O Savaşçı anne. Savaşçı. Yeraltını o kurtardı. Şimdi hiçbirşey olmamış gibi çekip gidemeyiz. Virginia ya asla ve... Anne lütfen izin ver."

Herkes şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Kimse Lizzie den böyle bir şey beklemezdi. Annesi, bu sefer başka bir konu üzerinden gitmemelerini sağlamaya çalıştı.

"Ya size bir şey olursa nereden bileceğiz?"

Gregor hemen cevap verdi

"Mektup! Mektup gönderebiliriz anne."

Annesi bu sefer pes etmiş gibi duruyordu. "Peki. Gidebilirsiniz."

Sonraki gün, saat üçte Gregor kardeşlerini alıp evden çıktı. Lizzie sordu. "Yarasa saat dörtte gelmeyecek mi?"
"Evet ama önce bir hediye almalıyım. Bence siz de alabilirsiniz."
Lizzie yandan yandan Gregor'a sırıtmaya başladı. Gregor da kızardı.

"Ne alacaksın ona? Hem önce onu bulman gerekmiyor mu?" Gregor çilek gibi kırmızıydı.

"Bir deniz kabuğu ve bir gül."
Lizzie daha da fazla sırıtıyordu. Ama o da Ripred'a bir şey almayı düşünüyordu. Ne kadar baktıysa da bir şey bulamadı. Sonunda bir reyon gözüne çarptı. İçinde parlak taşlar vardı. Ripred'ın bir mağarasının olduğunu biliyordu ve orada güzel gözükeceğini düşünerek birkaç tane aldı.

Döndüklerinde doğruca çamaşırhaneye gittiler. Gregor hazırladığı eşyalara tekrardan baktı:
Bir selobant, biraz pil, el feneri ve temiz su. Her şey tamamdı.
Izgarayı açtı ve baktı.
Gümüşi renkli bir yarasa vardı orada, kürkü çok güzeldi.
Gregor, "adın ne?" dedi
Yarasa cevap verdi.
"Felice. Siz Geliyor musunuz gelmiyor musunuz?"
Gregor sırayla kardeşlerini bindirdi ve Lizzie'nin arkasına oturdu.
Arkasından Izgarayı kapattı ve Felice'e seslendi:
"Hadi gidelim.".



Eveet bitirdim şimdiye kadar her şey planlandığı gibi ama aklımda bir soru var
Bölümleri böyle kısa yapıp günde bir kez atabilirim ya da uzun yapabilirim ama atmam da daha uzun sürer lütfen bunu yorumlarda belirtin ve ayrıca oy verin

Şahsen ben uzun bölüm yapma taraftarıyım ama size soruyorum işte.
Neyse uzatmicam diğerini yazmaya başlamalıyım.

Gregor ve Kayıp KehanetWhere stories live. Discover now