5

6.9K 182 10
                                    

Herşeyi anlatmıştım ve onlarda benim haklı olduğuma karar vermişlerdi. Ayrıca Cemo'da Yasin'e çok sinirlenmişti. Artık bu grubun Yasin'le yakın ilişkisi olmaz diye konuşmuştuk ve uyguluyorduk. Birazdan performans oyununa çıkacaktık. Ama ben bu hafta 1. Olamamıştım bu yüzden Evrim çıkıcaktı. Ama bizden de Barış çıkıcaktı o yüzden mutluydum.

Seromoniye geldiğimizde Acun abi aramızdaki tartışmanın sebebini sormuştu. Ama bana değil Yasin'e. Sanırsam kimse beklemiyordu bunu çünkü karşı takım kendi arasında fısıldaşmaya başlamıştı.

"Öncelikle Acun abi, ünlüler takımı Barış'ı istememekte çok haklıymış. Daha ilk haftasından en yakın arkadaşımla aramı bozdu. Diyecek bir şey bulamıyorum Nisa'ya da alındım açıkçası bir Barış için beni satmasına. Ne diyeyim artık herkes kendi yoluna dedik biz takım olarak. Söyleyeceklerim bu kadar."

"Evet Nisa sanada konuşma hakkı doğuyor bu durumda."

"Öncelikle aramızı Barış değil Yasin bozdu. Barış geleli 1 hafta oldu belki ama asla onun gibi ikili oynamadı ve benim hakkımda sevdiğim birine yalan yanlış şeyler anlatmadı. Barış ve benim iyi anlaştığımı biliyor ve bilerek buradan vurmaya çalışıyor. Ne diyeyim uzatmanın anlamının olmadığını düşünüyorum."

Sonra günlük konuşmalar ve yarışacak isimleri söylemişti. Evrim ve Aycan, Barış ve Sercan. İlk önce kadınlar yarışacağı için benchte hep birlikte Evrim'e bağırıyorlardı bende destek oldum.

"Hadiiii Evriiim,sende buu."

Desemde evrim kaybetmişti. Zaten çok belliydi. Aycan Evrim'den daha hızlıydı. E atışları da kötü sayılmazdı. Bu yüzden kaybetmişti. Açıkçası sonuç bizi şaşırtmamıştı. Barış çıkmadan önce herkese çak yapıyordu sıra bana gelince ayağa kalktım ve iron man tokamı çıkartıp koluna taktım.

"O uğurlu bir tokadır. Kazanman gerek ki uğuru kırılmasın." diyip tebessüm ettim.

"Kazanacağım. Tokanın şansı kırılmasın diye. Ve sana biraz sandwich yedirmek için." diyip kocaman bir tebessüm edip gitti.

"Haydii Barııııışş." vee Barış 4-0 ile Sercan'ı yenmişti. Açıkçası mutluydum çünkü kaybetseydi bizden kimse yiyemeyecekti. Ben yemesem bile birilerinin yemek yemesi iyi geliyordu.

"Evet önce Aycan ödülü önce paylaşmak istediğin 2 isimi ve sonra nedenini alabilir miyim?"

"Öncelikle ikiside sakatlıktan yeni çıktılar ve bu yüzden bu yemek onları toparlar umarım diyerek Elif ve Berkan diyorum. " dediğinde bütün takım alkışlamıştı.

"Evet Barış şimdi senden önce sebebi slnra götürmek istediğin 2 isimi alabilir miyim?"

"Öncelikle zaten onun tokasıyla kazandım bu oyunu, ve açlığa dayanamıyor,hemen gözleri çöküyor. Bu yüzden ilk olarak Nisa demek istiyorum. Bir de Cemal Can diyorum." diyerek bana bakıp elindeki tokayı göstererek gülmüştü.

"Pekala o zaman sizi adalaranıza uğurluyorum."

Akşam,Gönüllüler.

Yemekler gelmişti ve biz ormana gitmiştik.

"Yalnız Nisa tokayı öyle herkese vermez. Bir bana veriyordu bir de şimdi sana verdiğini gördüm. Yasin kıskanmasın da kim kıskansın." Cemal bunu söyleyince hepimiz sesli gülmüştük.

"Yalnız harbiden baya iyi şans getirdi hep bende kalsın hep kazanayım." deyip gülmüştü Barış ve ben de ona eşlik ettim.

Ertesi sabah,oyun alanı.

Bugün yine dokunulmazlık vardı ve sumo oyunuydu. Avantaj oyunu yoktu bu yüzden herkes istediğiyle oynayabiliyordu.

İlk eşleşme Barış ve Mert arasındaydı. Zaten onunla kavga ederek geldiği için kesin Mert çirkefçe oynayacaktı. Ki tahmin ettiğim gibi de oldu. Mert bildiğin vuruyordu. Ve Barış düşerken sırtını vurmuştu. Hemen ayağa kalkıp bir şey oldu mu diye uzaktan bakmaya çalıştım ama Cemal omzumdan bastırıp beni oturttu.

"Nisa napıyorsun ? Çok dikkat çekiyorsun yapma şunu." dediğinde aklım başıma gelmişti.

Barış bize doğru gelirken yanıma koyduğum matarayı elime alıp Barış'a yer açmıştım. O da verdiğim mesajı anlayıp hemen oturmuştu. Suyu doldurup vermiştim.

Böyle böyle skor 9-4 biz öndeydik. Nasıl bu kadar önde geldik bilmiyorum ama şuan maç Evrim ve Aşkım arasındaydı. Evrim alacaktı emindik bundan. Ve tahmin ettiğimiz gibi Evrim oyunu kazanmıştı ve galibiyeti getirmişti.

Akşam,gönüllüler.

"Abi çok iyi oldu bu oyunu kazanmamız. Yarınkini de alsak ünlüler adası karışsın biz oturup izleyelim." dedi Yunus.

Ben sadece kafamı sallamakla yetiniyordum çünkü bugün Elif'i iterken elimi aşırı zorlamıştım. Ama dayanılmayacak gibi değildi bu yüzden umursamadım.

"Arkadaşlar erzak oyununu artık kazanmamız gerek, pirinç yemekten canım çıktı adada. Coconat suyuyla pirinç yapsak daha güzel olur yahu. "

"Aslında fena fikir değil he Evrim. Bu akşam coconat suyuyla deneyeceğim bakalım nasıl olacak."

Oturduğum yerden kalkıp Barış'ın yanına oturdum ve kafamı omzuna koyup elimdeki dalla kuma küçük şekiller çizmeye başladım. Bir süre böyle devam ettikten sonra Barış elleriyle benim dalı tutan elimi tutup o şekiller çizmeye başladı. Çizdiği şekilleri izliyordum sessizce. Herkes kendi kendine sohbet ettiği için kimse bize dikkat etmiyordu bile. Barış küçük bir daire çizip dışına küçük çizgiler koymuştu. Sanırsam bu güneşti. Yanına da kenarında o çizgilerden olmayan bir daire çizmişti. Bu da ay'dı. Güneş'in üstüne çarpı atıp Ay'ın altına 'gece güzeli' yazmıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmıştım. Sonra tebessüm etmiştim. Bir süre öyle bakmaya devam ettim,ki Barış bana bakana kadar. Yakalanmanın verdiği utançla hemen önüme dönmüştüm.

"Eveet coconat suyuyla pişmiş pirinç getirdim size. Şimdi herkese 1 kepçe kadar vereceğim erzak yok."

Herkesin yemek kabına pirinçleri doldurmuştu biraz pirinç ve herkes kendi köşesinde yiyordu. Ben ve Barış yerimizden kalkmamış yanyana yiyorduk.

"E Yasin aynı bunun tadı. Coconat suyu boşuna gitti içerdim babuş ben onu ya."

Herkes Ardahan'ın söylediğine gülerken yatma saatinin geldiğini fark edip teker teker yattık.

Gece bir ara kalkıp Barış yerinde mi diye baktım ama yerinde değildi. Sahile gitmiştir diye düşünüp kendi battaniyemi ve onun battaniyesini alıp sahile gittim. Tahmin ettiğim gibi sahildeydi. Biraz yaklaştığımda bir şarkı mırıldandığını duydum.

"Olmasa mektubun yazdıkların olmasa
Kim inanır senle ayrıldığımıza
Sanma unutulur kalp ağrısı zamanla
Herşeyi unutarak yaşanır sanma

Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır..."

Sesi sanki büyülemişti beni. Kim için söylüyordu bu şarkıyı. Sevgilisine mi? Ne olur olmasın,Allah'ım yalvarıyorum ki sadece içinden bu şarkıyı söylemek geçmiş olsun.

Yavaşça yanına yaklaşıp hemen oturdum. Otururken bir battaniyeyi onun omzuna koyup bir battaniyeyi kendi omzuma sarmıştım.

"Sesin,çok güzelmiş. Veya bu şarkıyla çok yakıştı. Bilmiyorum ama,harikaydı. Birleşmede bunu mu söyleyeceksin?"

Artık benim geldiğime alışkın olacak ki şaşırmadan ve bana bakmadan tebessüm ederek konuştu.

"Aslında hiç aklımda yoktu bu şarkıyı söylemek. Ama buraya gelince bu şarkıya karar verdim. Beni ve çok sevdiğim birini anlatıyor."

Üzüldüğümü belli etmeyerek minik bir tebessüm ettim.

"Anlamıştım bir anlamı olduğunu, o kadar içtendi ki sesin. Belki bir gün ona ithafen söylediğin kişi de duyar bu şarkıyı, emin ol hipnoz olmuş gibi bakar yüzüne,hiç şaşırma."


Survivor 2020|NisBarWhere stories live. Discover now