III

717 62 114
                                    

Ben bölümü yazarken Chopin dinledim isterseniz sizde dinleyebilirsiniz. İyi okumalar dilerim.🙏🏼❣

Her Şey İstediğimiz Gibi Olmaz

"Hey! Benim telefonlarımı neden açmıyorsun?"
Jhope, ayaklarını sertçe yere vura vura Taehyung'un Water House'una girdi. Her zamanki gibi bağırıyordu. Taehyung, yumuşak bir koltuğa gömülmüş Chopin Etütleri'ni dinliyordu. Heyecan verici bir piyano enstrümantaliydi.

"Kim Taehyung! Seni kaç kere aradım, biliyor musun?"
"Ben nereden bileyim, beni arayan sensin, senin bilmen gerekiyor."

Taehyung'un bakışları, üzerinde dört tane 10 bin Won'luk kâğıt paranın olduğu masaya odaklanmıştı. Kumandayı alan Jhope, müzik setini kapattı. Taehyung, burnundan soluyan Jhope'dan kumandayı hızla çekip aldı.

"Chopin'e hiç saygın yok mu? Müzisyen olmana rağmen ..."
Henüz sözleşme bile imzalamadan, önceden haber verilmeden "Jhope ile Romantik Tatil!" programının başlatılmasına çok sinirlendiği için çıkıp gelmişti. Taehyung, Jhope'un söylediklerini yalandan dinliyormuş gibi yapıp tekrar müzik setini açtı.

"Çok popülersin. Sayende alışveriş merkezimizin müşterilerinin ne kadar uluslararası olduğunu biliyor musun? Kendimi Itaewon'da sandım."
"Benim böyle bir şey yapacağımı mı sanıyorsun?"
"Yapmayacağını söyleyeceksin."
"Aferin, çok iyi biliyorsun. Yapmayacağım. Ölsem de yapmayacağım. Kesinlikle yapmayacağımı söylüyorum!"
Jhope, Taehyung'u tehdit edercesine işaret parmağını kaldırdı.
"Merak etme, eninde sonunda yapacaksın. Şimdi kaybol, yorgunum."

Gözlerini kapatan Taehyung, koltuğa biraz daha gömülerek tekrar müziğin içine daldı.

"Aaaaaa!" Jhope kükrer gibi bağırdı ve Water House'dan fırlayarak dışarı çıktı.

▪︎▪︎▪︎

Alışveriş merkezinin dış duvarına asılı olan kocaman afiş, rüzgârla sallanıyordu. Üzerinde, Jhope'un fotoğrafı olan Jhope ile Romantik Tatil posteriydi. Jong Su, alışveriş merkezinin önünde dikilip bir süre afişe baktı.

Taehyung, genel müdür odasında masada rahatça oturmuş, kendinden geçmiş bir hâlde Jungkook'u düşünüyordu. Çok sıkıcı bir toplantının hemen sonrasıydı.

Taehyung, "Yanlış anlama. Benimle evlenmek isteyip sıraya giren; eğitim düzeyi, ailesi, görünüşü iyi olan kişilerin resimlerini bile biriktirsem koca bir apartman olur fakat senin ailen, eğitim düzeyin, yeteneğin ya da yaşın bakımından bir tane bile iyi özelliğin yok. Eğer varsa parmağını kaldır." diye, tek başına olduğu zamanlarda kuşkusuz ortaya çıkan Jungkook'un hayaline doğru mırıldandı.

"Sen kesinlikle benim tarzım değilsin. Her şeyden önce, zeki değilsin. Yaşın da büyük görünüyor. Dünya bir peri masalına benziyor, demene bakılırsa zengin bir ailen de yok. Canın istediğinde telefonu pat diye kapatıyorsun, senin yanına geldiğimde sinirleniyorsun, yemek ısmarlamak istediğimde çok daha fazla sinirleniyorsun. Peki, neden senden nefret edemiyorum?"

Telefon çaldı. Telefondaki ses, misafiriniz var, dublörlük okulu yetkilisiymiş, diye iletti. Jungkook değildir herhalde. Yine de belki Jungkook'dur, diye ümit ederek kollarını bağlayıp giriş kapısına doğru gözlerini dikip baktı. İçeri giren kişiyse, vahşi bir hayvana benzeyen dublörlük okulu yönetmeniydi. Önce Jong Su selam verdi.

"Takım elbise, eşofmandan çok daha fazla yakışıyor."
Taehyung masada rahatça oturmuş pozisyonda cevap verdi:
"Öyle olsa bile, eşofman yakışmıyor anlamına gelmez. Buraya neden geldiniz?"
"Sanırım beni gördüğüne memnun olmadın."
"Birbirimizi gördüğümüze memnun olacak kadar yakın mıyız?"
"Hiçe sayıp kaba davranacak kadar da bir düşmanlığımız olduğunu sanmıyorum. Başvuru belgen olmadan seçmelere geldiğin hâlde seni sınavdan geçirdim."
"Geçmişi unutmayan birisin sanırım."

Secret Garden ❦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin