XIV

248 28 77
                                    

🎵: Lady Gaga - Angel Down

Kaderin Halkası

Soyunma odasında üstünü değiştiren Jungkook'un bakışları bir an Siyah Kan senaryosunda takıldı. Hâlâ biraz pişmanlık duyuyordu ama yine de Taehyung'un iyi olması büyük bir şanstı. Jungkook çantasını dolaptan aldı ve dolabın kapağını kapattı.

Gökyüzünden bunu izlemekte olan lk Seon'un içi rahatlamıştı. "Evet, Jungkook pişmanlık hissetme. Eğer elemelere katılsaydın olmazdı. Artık güvendesin. Artık babanın içi rahat."

Antrenmanını bitiren Jungkook, Water House'a kendi eşyalarını almaya gitti. Vücutlarına geri döndüklerine göre normal yaşantılarına dönmelilerdi. Kısa sürmüştü, fakat Taehyung'un yanında olduğu için çok mutlu olmuştu. Vücuduna geri dönmesi biraz da kötü olmuştu.

Yavaş yavaş gizli bahçenin yolundan gidiyordu ki taş duvarlı evi geçerken şarkı dinlemekte olan Jhope göründü. Durup etrafa baktığında, haritasında Gizlice Jhope'u gözetleyebileceği yer olarak işaretlediği yerdeydi. Mutlu bir şekilde yavaş yavaş taş duvarlı eve doğru indi. Jungkook'u gören Jhope elini salladı. Jungkook'a selam vermek için içeri gir diye işaret etti.

"Yeni yılı karşılamak için fan toplantısı yapalım."
"Reklam filmi çekimleri iyi miydi?"
"Senin sayende. Bu arada yeni takvim çıktı."

Jhope bir tane masa takvimi getirdi. Jungkook çok mutlu oldu ve gülerek takvimi aldı. Her yeni yılda Jungkook'un mutlaka satın alıp kullandığı Jhope'un takvimiydi. Sevdiği yıldıza karşı ufak bir saygı göstergesiydi. İkisi çay içerek uzun bir süre havadan sudan sohbet ettiler. Uzun zaman sonra vakit geçiriyordu, fakat nedense Jhope ile bir arada olsa da, düşündüğü kadar keyfi yerinde değildi. Bugünlük bu kadar görüşme yeter diye düşündü.

"O zaman ben artık kalkayım. Taehyung'un evinden almam gereken bazı șeyler var da."
"Tamam, başka zaman tekrar görüşürüz."

Jungkook'un hissettiklerini hissettiğinden olsa gerek, Jhope da Jungkook'u daha fazla tutmadı. Taş duvarlı evden çıkan Jungkook, yavaş yavaş Water House'a doğru gidiyordu ki arka taraftan Taehyung'un üstü açık arabasının sesi duyuldu. Jungkook durup arkasına baktı.

Arabadan inen Taehyung, "Geliyorsan, bana geldigini haber vermen gerekmez mi? Ben de senin evine gitmiştim. Acaba, bir yerden haber gelmedi mi?" diye sordu.
"Ne haberi?"
"Tebrik telefonu falan gelmedi mi?"
"Neden bahsediyorsun?"
"Neyse boş ver. Eşyalarını almaya geldin,
değil mi?"
Jungkook başını evet anlamında salladı.
"Bırak. Sonra ben gönderirim. Seni evine bırakayım. Giderken bir yerde bir şeyler içeriz."
"Ben az önce Oppa'm ile içtim."
Taehyung sinirlendi.
"Sana çıkma teklif ediyorum be adam!"
"Biliyorum ama az önce reddedildin."
"Ne? Neden?"
"Gün boyu beni düşün diye."
"Vay, böyle şeyleri nereden öğrendin?"
"Sadece kıyafet çantamı alıp geliyorum."

Jungkook, Taehyung'u kızdırmak istiyormuş gibi dilini çıkartarak Water House'a girdi. Dışarıdan zorla mutluymuş gibi görünmeye çalışan Jungkook'u görünce bu durumdan pek hoşlanmadı. Çok kırılmış olmalıydı. O günden sonra konuyla ilgili tek bir kelime bile
etmeyen Jungkook'a minnettardı. Taehyung, kıyafet çantasını alıp çıkan Jungkook'a arabanın kapısını açarken yanağındaki ize öpücük verip samimi bir şekilde,
"İyi şeyler olacak. Gidelim." dedi.

İkisi soğuk kış havasını yarıp geçtiler. Boş alana arabayı park edip buz tutmuş vücutlarını sarıp koşarak Jungkook'un evine gittiler. Taehyung, Jungkook'dan önce eve girip ışıkları açtı.

Secret Garden ❦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin