7

1K 109 15
                                    

thrillernight: biraz düşündüm de

hep sen soru soruyorsun

üstelik beni tanıyorsun

bu hiç adil değil

ben de soru sormak istiyorum

deli olduğunu öğrendiğime göre adını da öğrenmeliyim

jailhouserock: ya yicem|

adımı bilmeni isteseydim çoktan söylerdim

başka sorun yoksa

akıl hastanesine dönmem gerek

thrillernight: ndjdmdmf

ciddi miydin yoksa

neyse

beni ne zamandan beri tanıyorsun

ve kaçıncı sınıfsın

jailhouserock: 1. sınıfın 3. haftasından beri

ve 2. sınıfım

thrillernight: haftasına kadar nasıl hatırlıyorsun

aynı bölümde miyiz

jailhouserock: hayır

çeviribilim okuyorum ben

thrillernight: pekiii

MJ'le ne derdin var

jailhouserock: onu çok seviyors|

aslında

bir derdim yok

sadece Elvis Presley'i daha çok seviyorum

thrillernight: pek inanmadım

neyse

bugünlük son

neden Elvis Presley?

.

Bir süre ekrana bakakaldım. Ne diyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Gerçeği söyleyemezdim. Zaten bunu yapabilecek kadar cesur olsaydım şuan onunla dm'den konuşuyor olmazdım.

.

jailhouserock: neden Michael Jackson?

thrillernight: anladım :]

.


Onu ilk gördüğümde -duyduğumda- spor salonundan çıkmış, kafeteryaya doğru ilerliyordum. Basketbol antrenmanının verdiği yorgunlukla sarsak adımlarla ilerlerken arkamdaki odadan bir şarkı sesi gelmişti. Ayaklarımı oraya doğru yönlendirip içimde hızla oluşmaya başlayan merakla kapıya yaklaşmıştım.

Küçücük aralıktan söyleyenin yüzünü zar zor görebiliyordum. Sesi... kalbimi sızlatmıştı. Duyduğum ses o kadar değişik ve etkileyiciydi ki ister istemez gözlerim dolmuştu.

Kapıyı hafifçe aralayıp yüzünü görünceye dek ağlamam diye düşünüyordum aslında. Tümüyle sesine yansıyan duyguları, yüzünde de yer edinmişti. Kapalı gözleri, belli belirsiz inip kalkan kaşları ve sakince oynattığı dudakları, sağındaki perdenin aralık kısmından esmer tenine sarılan güneşle birlikte bu dünyaya ait değilmiş gibi duruyordu. Daha fazla gözyaşlarımı tutamamıştım zaten. Söylediği şarkının özelliği bir yana, kendisi şarkıdan çok daha özeldi. O an söylediği şarkıya dikkatimi pek vermesemde ilerleyen haftalarda 'can't help falling in love' hayatımda çok farklı bir yer edinecekti.

Orda öylece durup ağlarken, şarkıyı bitirene kadar gözlerimi yüzünden ayırmadım. Acaba sesini bir daha duyma fırsatı yakalayabilecek miydim? Onu buralarda görebilecek miydim? Görsem bile, cesaret edip de onunla konuşabilecek miydim? Üçü de, gelecekte cevabına kavuşacağım sorulardı. Bunun verdiği farkındalıkla o ana odaklanıp şarkıyı bitirene dek onu izledim. Gözlerini açmadan kapıyı eski haline getirdim ve yavaşça geri çekildim. Birkaç saniye orada durup ardından koridorda aptal gibi yürümeye devam ederken burada ne işimin olduğunu ya da nereye gideceğimi bilmiyordum.

Bildiğim tek şey, Elvis Presley'e aşık olduğumdu.

ᴊᴀɪʟʜᴏᴜꜱᴇ ʀᴏᴄᴋ ɪɴ ᴀ ᴛʜʀɪʟʟᴇʀ ɴɪɢʜᴛ • markhyuckWhere stories live. Discover now