47

528 66 24
                                    

devil's home

Siz: bir daha istiyorum 2 hediye demiştin

Jeno: ?

Siz: ay

gruba yazmışım

Donghyuck: zmandlzkdiwm

Chenle: bir daha olan ne

Jisung: hayal gücüne kalmış artık

Chenle: bir kere söyleselerdi

Renjun: 👀👀

Jaemin: 👀👀👀👀

Jeno: ben anlamadım

ne yaptınız

Donghyuck: sizi ilgilendiren bir şey yapmadık

işinize bakın

Chenle: pekiiiiii

ben çok sıkıldım

piknik yapalım

Jaemin: bu havada mı

Jisung: aa evet top falan da oynarız

Jaemin: bu havada mı

Renjun: yatıp dinlenirizz

Jaemin: biri cevap verebilir mi

Donghyuck: ne var Jaemin

aralık ayında piknik yapamaz mıyız

Jaemin: hayır?

bir de havuzda yüzelim isterseniz

Chenle: olurr

bizim evde kapalı havuz var ya

kapalı piknik yeri de var

ben orayı kastetmiştim zaten

Renjun: kapalı piknik yeri mi

hiç gördüğümü hatırlamıyorum

atladık mı orayı

Chenle: zaman kalmadı diye gezememiştik

Siz: hayatında hiç bu denli zengin arkadaşı olmayan ben şoktayım şuan

Chenle: alış bunlara canımın içi

daha neler neler var

bize gelin hadi

Donghyuck hyung seni getirir

.

"Nerede kaldınız ya?"

"6. girişten girmişiz, yol biraz uzadı o yüzden."

Girdiğim şoktan hala çıkamamış olmanın verdiği hantallıkla etrafıma bakındım. Ayak tabanlarım sızlayana kadar duraksamadan yürümüştük ve yere yığılmama ramak kalmıştı.

"Hesapladığıma göre 385 kilometre yürüdük."

Herkes kafasını çevirip bana bakınca hesaplamada bir yanlışlık olduğunu anladım. Kafamda tekrar hesapladığımda 229 bulunca ağzımı açıp söylemek üzereyken Donghyuck yanıma yaklaşıp elini omzuma koydu.

"Mark, 2 kilometre yürüdük."

Ağzım açık saçlarımı karıştırırken herkesten kahkahalar yükselmişti. Chenle çığlık atarak gülmeye başlayınca kendimi savunabileceğim tek bahaneyi kullanarak "Çeviribilim okuyorum ben." dedim. Bir işe yaramamış olacak ki daha sesli gülmeye başladılar. Boşverip en yakınımdaki sandalyeye oturdum ve ileride duran- fakat hala orada olduğuna inanamadığım- gölete baktım. Kocaman, çok çok büyük camekan bir bahçe içindeydik. Belki de bir ormandı, bilmiyorum.

"Sahi Donghyuck, yürürken zorlanmadın mı?"

Jaemin'in sorduğu soruyla kızarmaya başladığımı hissettim. Donghyuck kıpkırmızı olmasına rağmen kaşlarını çatıp Jaemin'e kötü bakışlar attı.

"Sizi ilgilendiren bir şey yapmadık dedim! Niye kurcalıyorsun?!"

"Sen yürümeyi sevmezsin diye demiştim ama, neyse."

Chenle kıkırdamaya başlayınca konuyu kapatma amacıyla Jaemin'in yanında getirdiği şeyi gösterdim.

"Jaemin, meşhur yangın söndürme tüpüyle tanışmaktan memnun olsam da... Neden getirdin?"

"Yangın çıkarsa üfleyerek mi söndüreceksin acaba?"

Chenle ayağında beklettiği topu Jisung'a fırlatıp araya girerek "Bizim itfaiye hortumumuz var." dedi. Jaemin şaşkınlıkla- belki biraz da tüpü  buraya kadar taşımış olmanın verdiği hayal kırıklığıyla- tüpe sarıldı.

Herkesin odağı masaya kafasını koymuş uyuklayan Renjun'deydi şimdi. Jeno sessizce yaklaşıp elini Renjun'in elinde duran termosa yaklaştırdı. Donghyuck "Jeno, kaşınıyorsun." diye mırıldansa da Jeno termosu alıp koşmaya başlamıştı bile. Renjun anında kafasını kaldırırken Donghyuck gelip kucağıma oturdu.

"JENO SENİ ÖLDÜRECEĞİM!"

Herkesin Jeno ve Renjun'in ardından gölete doğru koşuşunu izledik. Ardından gelen çığlıklar ve kahkahaları umursamayıp yanağımı Donghyuck'ın sırtına yasladım.

"Hiç huzurlu günümüz olmayacak mı bizim?"

"İyi de canımcım, biz kaostan besleniyoruz. Nasıl huzurlu bir gün geçirebiliriz ki?"

"MARKHYUCK KOŞUN, RENJUN JENO'YU BOĞMAYA ÇALIŞIYOR!"




ᴊᴀɪʟʜᴏᴜꜱᴇ ʀᴏᴄᴋ ɪɴ ᴀ ᴛʜʀɪʟʟᴇʀ ɴɪɢʜᴛ • markhyuckDonde viven las historias. Descúbrelo ahora