× Güzeştah × #Fʙ

67.7K 575 457
                                    

Selam okuyucu, öncelikle sana hoşgeldinlerini bütün sevgimle sunuyor ve çok çok teşekkür ediyorum. Bil ki benim için çok değerlisin ve eğer bu kitabı okuyan tek kişi olarak bile kalsan sırf senin için yazmaya devam ederim ♡ Senden tek ricam şu: Ben bu kitabın her bir bölümü için ayrı ayrı çok uğraşıyorum ve seçtiğim her kelimeye özen gösteriyorum. Bazen tek bir sahneyi bile yazmak günlerimi alıyor. İnan bana okuduğun her bölüm içinde en az on iki saatlik emek barındırıyor. Bu yüzden eğer senin için gösterdiğim emeğe saygı duyuyorsan bana varlığını hissettir. Bu kitaptaki her yorumu teker teker okuyor ve cevap vermeye çalışıyorum. Lütfen sen de düşüncelerini benimle paylaş. Seni çok seviyorum ♡

▪︎ Hikayeye geçmeden önce netleştirmek istediğim bir nokta var: Hikayede işlenen konuyu ve birazdan okuyacağınız sahneleri kesinlikle savunmuyorum. Hatta yazarken ben de çoğu zaman sizin gibi tepkiler veriyorum. Ama bu hikayenin kökü tanıdığım ve bildiğim gerçek bir hikayeye dayanıyor, ki zaten gerçek hayatımızda da bu olayların varlığını inkar edemeyiz. Bu kitabın genel duruşu da Ceyla&Aksel arasındaki ilişkinin ne kadar yanlış olduğu düşüncesinde zaten. Kitap boyunca da yer yer kendi eleştirilerimi göreceksiniz.

▪︎ Başladığın tarihi buraya yorum olarak bırakırsan mutlu olurum •°

▪︎

▪︎

▪︎

▪︎

~• 2017, 13 Temmuz

Karanlık odayı sadece şöminenin ışığı aydınlatıyordu. Duyulan tek şey ard arda, karşılıklı ve sık nefeslerimizdi. Merak ettim, acaba kalbimin yerinden çıkacak gibi olan atışını da duyabiliyor muydu..

Sanki bunu düşündüğümü anlamış gibi elini uzattı ve sütyenimin üstünden kalbime dokundu. Elleri sıcacıktı, ya da belki yanan bendim emin değilim. Gerçeklik dumanlı bir buhran gibi uzak ve bulanık geliyordu şimdi. Hayatımda ilk defa bir erkeğin karşısında böyle duruyordum. Bu düşünce bile kızarmama sebep oluyordu. O ise benim aksime usta gibi görünüyordu.

Üzerime doğru eğilmişti ve fazla yakın gibiydik. Ateşin ışığında, alnında yansıyan ter damlalarını görebiliyordum. Ah, o kadar çekiciydi ki..

Aşağı eğdiği başını kaldırdı ve göz göze geldik. Gözlerinde sanki meleklerin ışığı parıldıyor gibiydi. Sıcak kahverengi gözleri bana hayranlıkla bakıyor gibiydi.

"Heyecanlanıyorsun.." dedi fısıltılı bir tonla. Her şey o kadar sessiz, o kadar mükemmel ki... İkimiz de bu anı bozmaktan korkuyor gibiydik. Aramızda, şömine sesinin eşlik ettiği sonsuz sessizlikler olmasına karşın birbirimize uzaklığımız yalnızca bir dudak payı kadardı.

O eğildikçe ben geri gidiyordum yavaşça ve en sonunda gideceğim bir yer kalmamıştı. Şu an ne yaptığımızın, ne yaptığımın farkında olmadığına yemin edebilirdim. Sanki rüyada gibiydim, kontrol edemiyordum kendimi.

Dirseğiyle yataktan destek alırken öteki eliyle uzandı ve elinin tersiyle usulca, hafifçe yanağımı okşamaya başladı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

Kollarındaki pazuları ve çıplak göğsünü, bedeninin kalanını görebiliyordum. "Çok güzelsin..." diyebildi hafifçe. Dudakları o konuşurken biçimli, hoş bir şekil alıyordu. Ah... Dudakları muhteşemdi! Kendine özgü pembe bir tonu sanki 'kanlı canlı ben buradayım' der gibi beni çağırıyordu.

▪Güzeştâh ▪|| +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin