× 8 × Dalgaların Alıp Götürdüğü

9.7K 271 73
                                    

"En son, bir ay kadar önce beni evden kovmuştun."

Sabahki sıcaktan eser yoktu. Üstelik rüzgar gitgide daha da arttırıyordu kuvvetini. Dalgalar kayalara, kuma çarpıyordu melodik bir sesle. Bu sesi çok seviyordum...

Gece karanlıktı ama yıldızların ışığı aydınlatıyordu yeryüzünü. Şehirden uzakta olmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladım.

"Evet.. Sen de hoş olmayan şeyler söylemiştin bana." Dışarısı biraz serin miydi ki ne? Üzerimdeki askılı ince elbise bu hava şartları için hiç uygun değildi.

"Haklısın." dedi Aksel bir elini pantalonunun cebine sokarak. Öteki elinde buz dolabından aldığı bira şişesi vardı. Hem konuşuyor hem de sahilde yürüyorduk.

Konuşurken bana değil denize bakıyordu. "Gergin günler yaşıyordum. Kusuruma bakma."

Aksel seninle şu an içinde bulunduğumuz durumun sence de fazlasıyla garip bir yanı yok mu? Sen, ve ben. Yürüyor ve sohbet ediyoruz. Sen ve ben, bir kez daha söylüyorum. Pardon, senin için sıradışı olan bir yanı yok ki. Sen beni hatırlamıyorsun bile!

Önemli değil demek isterdim ama diyemiyorum.

"Yine de haklılık payım olduğunu düşünüyorum Ceyla. Senin annen ve benim babam birbiri için hiç uygun değil." Gözleri gökyüzündeydi, yandan bakıldığında çıkmaya yüz tutmuş sakallarını ve adem elmasını görebiliyordum.

Bunu söylediği an duraksadım. Birkaç adım sonra yanında olmadığımı fark edince arkası dönüp baktı.

Hâlâ anlayamıyordum, bir insan nasıl bu kadar bencil davranabilir?

"Bence onlar kendileri için senin vereceğin karardan daha iyisini verebilir Aksel." Adını kendi ağzımdan duymaya alışamamıştım hala.

Evet, işte şimdi yeniden başa döndük.

Sanki o da bunu düşünüyormuş gibi sıkıntıyla nefesini verdi.

"Bilmediğin şeyler var." Birkaç adım attı ve aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Ne diyeceksin yine? 'Sınıfsal fark' gibi zırvalıklar mı? Çok acımasızsın Aksel, farkındasın değil mi? Neden insanların mutluluğunu bozmak istiyorsun?"

Gözlerinden anlayamadığım bakışlar geçiyordu, duraksadı fakat birkaç saniyeden uzun sürmedi. Duygularını yeniden saklandı içinin karanlığına. Dudaklarını birbirine bastırdı. Bir eli kumaş pantolonunun cebindeydi öteki de bira şişesinde. Gözleriyle omzumun üstünden etrafa, ormana bakınıyordu.

Düşünürken ve benimle konuşurken hep böyle yaptığını fark ettim. Sanki bilerek bakışlarını üzerimde tutmamaya çalışıyordu.

Bir rüzgar esti ve uğultusunu duyduk. Dalgalar da hızlandı onunla birlikte. Soğuk tenime batıyor, beni ürpertiyordu.

"Hayır, Ceyla. Sözlerim bunlar olmayacaktı." Şimdi yakınımda duruyordu, bu yüzden dudaklarının konuşurken ne kadar biçimli bir şekilde kıvrıldığını, sözlerinin ne kadar tane tane olduğunu idrak edebiliyordum. "Bir şeyi çok iyi anlamanı istiyorum. Amacım kimsenin kötülüğü değil."

İçindeki karanlık sesine yansıyormuş gibi boğuk, derin bir sesti onunkisi. Ne kadar karanlık olduğunu içimin ürperdiği bu gece yarısı hiçliğin ortasında bir kez daha hissettim.

Hala bana bakmamayı seçiyordu ama ben ondan gözlerimi alamadım.

"Birazdan sana söyleyeceklerimi sakın kimseye anlatma, tamam mı?"

O öyle söyleyince ne diyeceğimi bilemedim. Açıkçası neyden bahsettiği konusunda da hiçbir fikrim yoktu fakat yine de hafifçe başımı salladım.

▪Güzeştâh ▪|| +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin