Bölüm 13

658 38 2
                                    

Kendisi için düzenlenen kurgudan habersiz, yine Ömer ile hayallere dalmıştı Yaprak. Eniştesi gibi o da doğumhanenin kapısında bekliyor. Yaprak ikisinin parçası ile ona gülümseyerek çıkıyor kapıdan. Ömer önce onun alnını öpüyor sonra bebeklerine bakıyor. Önlerinde diz çöküyor ve Yaprağa teşekkür ediyor. Hayatına girdiği ve mutluluğu paylaştığı için. Daldığı hayallerden kapının açılmasıyla uzaklaştı. Ablası kafasını kapının aralığından uzatmış hınzır bir ifade ile ona bakıyordu. Aklında bir şeyler olduğunu belli ediyordu. Yanına gelip Hayat'a baktı, ufaklık uyuyordu. Kucağından alıp beşiğine yatırdı ve kolundan tutup dışarı çıkardı onu. Ablasının bu tavrı ilgisini çekmişti.

"Neler oluyor?"

"Eniştenin iş yerinden Alp seninle dışarı çıkmak istiyor.

"O da nereden çıktı şimdi?"

"Hiç itiraz istemiyorum. Toprak'ta sizinle gelecek. Gel seni hazırlayalım." Yaprağın itiraz etmesine izin vermeden kendi odasına sürükledi onu. Gardırobun kapağını açıp elini beline koyup kıyafetleri gözden geçirmeye başladı. Yaprak ise yatağın üzerine oturmuş bağdaş kurmuştu.

"Hiç boşuna uğraşma, bir yere gitmeyeceğim. Hem Alp beni nereden tanıyormuş?"

"Çok konuşma. Enişten fotoğraflarda seni etiketliyor ya. Dikkatini çekmişsin işte. Ayrıca gider misin diye sorduğumu hatırlamıyorum."

"Gitmeyeceğim" dediği sırada kapı açıldı ve Burak içeri girdi. Yaprağın itiraz edeceğini önceden tahmin ettiği için, silahlarını kuşanarak gelmişti.

"Yaprak Alp asosyal bir çocuk! Toprak ile tanışsınlar istiyorum. Belki biraz toplum içine girmeyi başarabilir. Senden hoşlandığı için daha etkili olabileceğini düşündük." Çiçek onlara bakmıyordu ama eşinin bu bahanesi için ona teşekkür etti içinden.

"Enişte benim gitmeme ne gerek var. Gitsin işte Toprak'la"

"Olmaz, sen de git ki ortam gerginleşmesin. Sen muhabbet açma konusunda çok iyisin. Hem iki sap tek başlarına ne yapacaklar orada?"

"Toprağa söyleyin kız arkadaşlarından ayarlasın. Ben dışarı çıkmak istemiyorum." Çiçek daha fazla dayanamadı gidip kolundan tutup çekiştirdi onu.

"Karar verilmiştir. Alp gelip seni alacak. Toprak'ta mekânda size katılacak. Kalk hazırlanalım hadi." İstemeyerek ablasına eşlik etti. Ablasının kıyafetleri ona oldukça dar gelecekti. Ama onun için de fikri vardı. Kırmızı geniş askılı uzun bir elbise seçti kıyafetlerin arasından. Yaprak korseyi giyip, ablasının yardımı ile elbiseyi giydi. Boy aynasından kendisine baktı. Gördüğü kadın bambaşka birine dönüşmüştü. Dizine kadar olan yırtmaç, kenarlarda olan dalgalanma ile harika görünüyordu. Sırtı hafif açık olan elbisenin önü göğsü kapatacak şekildeydi. Kendini ilk defa beğenmişti. Ama ablasının işi henüz bitmemişti. Hemen makyaj masasına oturttu onu. En zor olan kısım saçlarıydı. Kendi gibi saçları da inatçıydı kardeşinin. Maşa ısındıktan sonra önce fön çekti. Sonra uç kısımlarının dalgalarını yoğunlaştırdı. Alnına bıraktığı tutamı da son kez şekillendirip spreyi sıktı.

Yaprağı kendine döndürdü. Kardeşi aslında çok güzel bir kızdı. Ama kendine hiç bakmıyordu. Şimdi bu güzel yüzü daha da çekici hale getirelim. Çiçeğin yarım saatlik işi bitince, uzaklaştı ve kardeşine alıcı göz ile baktı. Harika görünüyordu. Hem kendi ile hem de kardeşi ile gurur duyarak onu aynaya çevirdi. Yaprak gördüğü yüzü tanımamış gibi bakıyordu. Farklı biri olmuştu. Bu Yaprak değildi. Alışamadı yüzüne. Alışamadı bedenine bir beden küçük gelen bu kıyafete. Ablasının zorla ayağına giydirdiği topuklularla aynanın karşısında gördüğü kandırmacaya bakıyordu. Evet, güzel olmuştu ama gördüğü kocaman bir yalandı... Sahtekârlıktı bu yüz. Yalandı bu elbise ile baktığı beden. Ablasına döndü

"Kendimi idama giden mahkûm gibi hissediyorum. Ne hale geldim böyle?"

"Ne hale geleceksin. Harika bir kadın oldun işte" Dedi eseri ile gurur duyarak.

"Bu ben değilim ki!"

"Bu akşam da kendin olmayıver canım."

"Ben" Dedi ama ablası sözünü kesti.

"Bu akşam bırak kendini. Kendine biraz mola ver. Düşüncelerden, hayallerden uzaklaş. Sadece bir gece ver kendine. Sonra dönersin yine o sıkıcı dünyana." Ablası haklıydı. O kadar sıkıcıydı ki, etrafında ki insanları da yoruyordu. Bu seferlik söz dinlemeye karar verdi. Tekrar aynaya dönüp kendini süzdü. Aynadaki yabancıya göz kırptı. Bu gece bu yabancı simayla arkadaş olacaktı. Ve kendine mola verecekti.

Toprak buluşma yerine geleli fazla olmadan Ege'de geldi. İki dost sarıldılar sıkı sıkı. Sonra oturdular karşılıklı. Aslında hemen konuya girmek istiyordu. Ama saygısızlık olurdu. Yıllar sonra birbirlerini bulmuş iki dost önce hal hatır sorardı.

"Ege hastalığından eser kalmamış. Bu harika"

"Evet, Toprak çok uzun bir süreçti ama başardım" Dedi kollarını açıp kendiyle gurur duyarak.

"Sen neler yapıyorsun?"

"Pilot oldum. Son senemdeyim. Staj mevzuları."

"Peki Yaprak. Neden dün akşam o haldeydi?" Konu istediği yere gelmişti, o uğraşmadan.

"Seninle acilen buluşmak istememin sebebi de bu yüzdendi."

"Önemli bir şey yok değil mi?"

"Ben anlatayım sen karar ver dostum."

"Tamam" Dedi meraklı gözlerle. Yaprak onun için önemliydi. Minnet borçluydu ona. Elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı.

"Bak Yaprak İngilizce Öğretmenliği okudu. İtalyanca ve Fransızcayı kendi kendine çalışarak öğrendi. Okullarda her zaman sevilen bir öğrenciydi. Ailesiyle asla problem yaşamadı. Arkadaşlığını anlatmama gerek yok. Daha o yaşlarda bile öz veriliydi her zaman. Bunun yanında, tek hatası kara sevdaya tutulması. Hem de öyle birine ki" Deyip ellerini saçlarından geçirdi gergin bir şekilde sonra, sandalyeye yaslandı. Ege'ye baktı sanki anlattıklarından kimin olduğunu anlamasını ister gibiydi. Konuşma başından sonun kadar saçma geldi ona. Yaptığı akıllı birinin yapacağı bir şey değildi. Gözlerini kapattı. Aşk ne demek diye düşünmeye başladı. Aslında mutlu olmak değil miydi? Kendine aşık diyemedi Toprak. Çünkü mutlu değildi. Başka birine itiyordu elleriyle sevdiğini. Düşündü bu durumunun kelimelere dökülmüş hali ne olurdu? Hangisiydi onun kalbinde hissettiklerinin karşılığı? Aşk eğer mutlu olmaksa o mutlu değildi ve olduğu halin adını bilmiyordu. Yanında olduğunda mutlu olacağını bildiği kişiye bırakacaktı onu elleriyle. Onun mutluluğuyla mutlu olmaya çalışacaktı yine.

-

- SEVDİĞİNİN BİR BAŞKASIYLA MUTLU OLDUĞUNU GÖRMEKTEN DAHA ACI BİR ŞEY VARSA, O DA SEVDİĞİNİN SENİNLE MUTSUZ OLDUĞUNU GÖRMEKTİR.

- Gabriel Garcia Marquez

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin