Bölüm 20

618 29 1
                                    

"Yaprak. Senin yüzüne bakarak söyleyemeyeceğim şeyleri yazmak istiyorum. Yıllardır bir oyunun içerisindeyim. Sana karşı sürekli oynadım. Hani şu sana attığım kız fotoğrafları var ya, hepsi oyundu. Çalışma arkadaşlarım, sokaktan çevirdiğim kızlardı. Ben senden başka birinin gözlerine hiç bakmadım. Seninle kız muhabbeti yapmaktan nefret ettim. Sürekli birlikteyiz ama sana ulaşamıyorum diye pilot olmayı seçtim. Gökyüzünde olduğumda seni unuturum sanmıştım. Yanılmışım. Bulutların üzerindeyken seni daha çok düşündüm. Hatta ben seni hep düşündüm. Öyle umutsuz bir haldeyim ki! Anneme kızacak ondan uzaklaşacak kadar çok sevdim seni. Bizi sütkardeş yaptıkları için yengeme de kızdım. Görmek istemedim onları. Beni bu kadere mahkûm ettiği için içtiğim sütten bile nefret ettim. Yaprak ben seni görmeden bile görür haldeyim. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Her hücremle sana ait hissediyorum kendimi. Senden gitmek istemiyorken ben sürekli senden uzaklaşıyorum. Yanımda olduğun her an nefesim kesiliyor. Ama sana oyun oynamak zorundayım. Başka kızlara bakıyorum diye seni kandırıyorum. Benden kaçmandan korktuğum için uzun uzun bakamıyorum gözlerine. Elimi omzuna koyduğumda seni kendime çekmemek için zor tutuyorum. Nefsime hâkim olmaya çalışmaktan yoruldum. Çoğu kere şeytana uymak istedim. Bana hükmetmesine izin vermek istedim. Elinden tutup seni kaçırmak istedim. Seni kendime saklamak istedim. Sadece ben olayım istedim. Sadece bana bak, beni gör istedim. Tüm anılarında varım değil mi? Bir baksana o fotoğraflara. Beni okumaya çalışsana Yaprak. Gözlerimde ki aşkı görmeye çalışır mısın? Bunu benim için bir kerecik yapabilir misin? Ben bu gece her şeyden ama öncelikle kendimden vazgeçtim. Ben senin gözlerinde Ömer'i gördüğümde kendimden onlarca kere vazgeçtim. Senin mutlu olduğunu gördüğümde sevineceğimi düşündüm. Ama ben mutlu olduğunu görünce sevinemedim be Yaprağım. Onunla bakışmalarına gülemedim. Senin adına sevineceğimi düşündüğüm için kendimden nefret ettim. Eve geldiğimde salonun girişindeki ayna da kendimi gördüm. Gördüğüm adam ben değildim Yaprak. O yabancıya bir yumruk atıp öldürmek istedim. Ayna paramparça oldu, elimden kanlar aktı. Ama o adam hala bana bakıyordu. Sevdiği kadını başka adamın gözlerine emanet eden adamı hiç sevmedim. Avazım çıktığı kadar bağırdım, duydun mu beni? Bütün apartman duydu, belki İstanbul bile şahit oldu çığlıklarıma ama sen duyamadın değil mi? Sen benim çığlıklarıma doğduğumuz an kulaklarını kapattın. Yaprak sevdiğim kadın, bu satırları okumayacaksın ama ben bundan sonra sana seni yazacağım. Keşke benim gözlerimden gördüğüm seni sana gösterebilsem. Belki gösteremeyeceğim ama yazacağım. Evet, Yaprak bundan sonra sana seni yazacağım. Seni sevmeyi seven adam Toprak" Şimdi okuduğu satırlar gözlerinden akan iki damla yaşla taçlandırıldı. O kendi yazdıklarına, kaderine ve kavuşamayacağı Yaprağına ağladı. Elleri titredi. Kalbi titredi. Ruhu çekildi. Ölmek istedi. Ama Yaprağa yazacak olduğu daha çok satırlar vardı. Onları yazıp bitirmesi gerekiyordu. Onunla yaşadığı her ana beyaz sayfaların şahit olmasını istedi. O umutsuz bir âşık olarak iki büklüm koltuğun üzerine kıvrıldı. Karnını sıkı sıkı sardı kendi kollarıyla. Kafasını iyice gömdü bedenine. Yalnızlığı dibine kadar yalnız olarak yaşamak istedi. O hep yalnızdı ve bundan sonra da öyle olmaya devam edecekti.

OLUR BİTER, GEÇER GİDER. AMA CANIMI YAKA YAKA YUTKUNDUĞUM ŞEYLER VAR. OLUP BİTMEYEN, GEÇİP GİTMEYEN...

CAHİT SITKI TARANCI

Ömer perdenin ardından sızan ışığa gözleri kamaşarak baktı. Sabaha karşı eve gelmişti. Aslında yorgundu ve hemen uykuya dalması gerekiyordu. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın uyuyamadı. Yaprak aklından çıkmıyordu. İlk karşılaşmalarını düşündü. Nasıl da hareketsiz kalmıştı. O an anlamamıştı bakışlarını. Sanki gözünden ki perde çekilmişti akşamdan sonra. Yaprak ona hayrandı. Belki de aklı ona oyun oynuyordu. Sonuçta genç kızların çoğu ona hayrandı. Ama Yaprağın tavırlarında daha farklı şeyler hissetmişti. Gözlerine uzun uzun bakamıyordu. Sürekli parmaklarıyla oynuyordu. Konuşurken kekelemişti bile. Delikanlı akşamdan beri düşündüğü şeylerin gerçekliğinden şüphe etmeye başladı. Etrafında o kadar yalan dolan vardı ki! Bu kadar samimiyet ona fazla geliyordu. O kız neden aklına bu kadar takılmıştı? Etrafındaki kızlara benzemiyordu. Kendine özen gösteren bir hali yoktu. Ona göre kilosu da biraz fazlaydı. Hatta boyu bile kısaydı. E peki neden silinmiyor aklından? Kolunu gözlerinin üzerine götürdü. Ne yaparsa yapsın faydası yoktu. Üzerindeki pikeyi attı. Yatağın kenarından ayaklarını sallandırdı. Kollarını iki yanına koydu. Kafasını yukarı kaldırdı ve tavana bakmaya başladı. Bu kız da ne vardı? Neden aklından çıkmıyordu? Saçmaladığını düşünerek kendini duşun altına attı. Gözlerini kapattı su üzerinden akıp giderken. Elini banyonun duvarına koydu. Şampuan dökmedi, kendini yıkamak için bir şey yapmadı. Sadece suyun sesini dinleyip, kendine gelmeye çalıştı. Faydasının olmadığını anlayınca çıktı. Bornozu üzerinde odasının camından dışarı bakmaya başladı.

HIRÇIN DALGALAR (Kavak Ağacı) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin