değerli bir mücevher ama şanssız

1.6K 262 47
                                    

♡

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jimin doğmuş ya da doğabilecek herkesten daha şanssızdı.

Öncelikle bir melezdi. Ailesinin siktiri boktan kaçamağı Jimin'in hayatını etkilemiş, bu dünyaya gelmesini sağlamıştı. Bununla da bitmiyordu. Jimin'i soyundan olduğu iki tarafta kabul etmiyordu. Kurtlar tarafından kabul görmemesinin sebebi, babasının sıradaki lider alfa olmasıydı. Kendisi olması gerekenin dışına çıkmış ve bir cadıyla birlikte olmuştu. Elbette bu dünyada da kalıplaşmış bazı kültürel kurallar vardı, bunlardan biri de alfa kurtların hayatları boyunca görebilecekleri yüzün sadece omegalarınki olmasıydı. Fakat babası belli ki bu bu düşünceye katılmamış alfa kurt olmasını umursamadan cadı bir kadınla ilişki yaşamıştı. Öz ve netti. Böyle bir adamın küçük yavrusunu neden yanlarına alsınlardı ki? Kim kurallara karşı gelen asi bir gençten gelecek herhangi bir şeye açık olurdu? Jimin, şu ana kadar babasının bitini bile istemeyeceklerine adı kadar emindi.

Cadı tarafında ise işler daha farklıydı, kendisi iki farklı kan taşıdığı için onlarla olamıyordu. Cadıların safkan olması gerektiği gibi bir kural vardı. Ama en azından cadılar topluluğuyla büyümese bile ailesiyle senede bir kez görüşebiliyordu özellikle teyzesi kendisini görmeye geliyor, ablasına ve Jimin'in babasına tonlarca hakaret ediyor ve gidiyordu. Eh, o zamanlar en azından Jimin yalnız olmadığını hissediyordu.

Fakat bir sorun vardı. Tam şu anda yalnız hissediyordu.

Küfürbaz çatlak teyzesi yoktu, küçük siyah kedisi Catsi etrafta dolanmıyordu, her ne kadar yaşadıkları yüzünden onlara kinli olsa da, annesiyle babasının fotoğrafının olduğu kolyesi boynunda değildi. Şu an karlı soğuk bir ormanın içinde çıplak kalmış gibi hissediyordu. Küçüklüğünden beri anımsadığı yalnızlık, bu sefer kendisini daha farklı gösteriyordu.

Fakat ne olursa olsun, Jimin yaşadığı onca şeyden sonra geçeceğini biliyordu. On dokuz yıllık hayatında hep böyle olmamış mıydı? Her şey düzelecekti sadece güçlü olması ve sabırla beklemesi gerekiyordu.

''Ne düşünüyorsun?'' diye sordu sağından gelen yumuşak bir ses.

Jimin yan tarafına doğru döndüğünde dağınık siyah saçları ve tıpkı kendisininkine benzeyen ela gözlü adamla karşılaştı. Genç adam kafasını işaret ettikten sonra kollarını göğsünde birleştirmişti. ''Kafamızda kımıldayan düşünceler hiçbir zaman işe yaramaz.''

Jimin alayla, ''Sanırım buradaki herkes gizli gizli yaklaşmak konusunda birbiriyle anlaştı,'' diyebildi. Biri daha arkasından, sağından ya da solundan falan çıkarsa kafalarını kopartacaktı ya!

''Adım seslerini duyduğunu düşünüyordum.'' Gözlerini kısarak karşısındaki cadıyı izlemeye devam etti. ''Ben Taehyung, sonunda seninle tanıştığım için çok mutluyum.''

you don't need to run | jikookWhere stories live. Discover now