Yirmi Üç - Can Güzeli

2.3K 89 22
                                    

Sezen Aksu, Çocuklar Gibi.

Merhabalar, yazarken çok hoşumuza giden yeni bir bölümle geldik. Biraz uzun bir ara verdik, biliyoruz lakin ödevlerimizden başımızı kaşıyacak zamanımız yoktu. Tatilde ara vermemeyi planlıyoruz, inşallah her şey yolunda gider. Bol bol aşklı ve Âsaf'lı bölüme buyurunuz.

İyi okumalar çiçeklerimiz.♥

-23-

Can Güzeli.

Bu aşk, bir düş, sevgilim. Sevdikçe süren, sürdükçe alevlenen bir hülya.

Lâkin sen gerçeksin. Kalbime ektiğin sevdâ tohumu gerçek, zihnimde bıraktığın o son bakış capcanlı.

Sen, geceye âşık eden adamsın; bense, göğü ve göğsü daima geceye tutulan kızım.

Bileğine doladığım parmaklarım, beni ve düşeceğim durumu umursamayarak minik ter damlacıklarını tenimden dışarı yolluyorlardı. Hava belki sıcak belki soğuktu, fark etmezdi. Ben içinde alev topu taşıyan bir gezegendim. Bu alevler ruhumu yaksa da küllerim, sevdiğime doğmak için varlardı.

Kolunu çekiştirerek hazırladığım, o içinde barındıkça saray gibi görünen harabeye doğru yürümeye başladım.

"Neyin var Hece?" diye konuştu. Gecenin koynunda yankılanan sesi, gece kadar yoğun ve çarpıcıydı. "Bir şey mi oldu?"

Gülümser hâlde başımı döndürdüm arkaya. Göz kapaklarımı kırpıştırırken dilimi kuşatan kelimelerle oynaştı dudaklarım. "Evet bir şey oldu." Bileğindeki elimi avucuna sürükleyip parmaklarımızı birbirine geçirdim. Boşlukta sallanan elimi kalbimin üstüne yaslarken içimden geçenleri canımla konuşmak, bir lütuftu. "Kalbime bugün bir şey oldu."

Kelime oyunlarıyla, az sonra yapacağım şeyin onu daha fazla şaşırtmasını sağlamayı amaçlıyordum. Bu cümlede şunu demek istiyordum aslında; sen benim kalbimsin ve bugün doğum günün.

Telaş, çehresine çizilmiş her çizgiye yansırken kırmızı dudaklarında hızlıca dilini gezdirdi. "Ne?" Duraksadı, ellerimizi daha fazla sıkılaştırdım. "İyi misin?" Elini yüzüme yasladığı sıra dudaklarıma çarpan nefesi hâlâ, bıçak darbesi yemişçe, heyecanlı ve endişeliydi.

"İyiyim," Unuttuğum demi çektim ciğerlerime hafiften. "İyiyim Âsaf." Durur pozisyonda kalmayı kesme isteğiyle, gitmemiz gereken yere doğru iki adım attım, onu yanağımdaki elini çekmek zorunda bıraktım. "Sana bir şey göstereceğim, gel." Adımlarıma eşlik edince her şeyin başladığı, duygularımızı ilk defa gören o yere gelmemiz uzun sürmedi.
Girişteki taşların yanından geçerken görünce vereceği tepkilere, merakım sayesinde daha büyük bir heyecan duyuyordum. Yıkık dökük kapıdan girmeden gözler önüne serilen mumlarla yanımda duran sevgilime döndürdüm kahvelerimi. Afallayarak gece örtüsünü irislerime kadar çekti. Bağlantımızı koparmadan içeri geçtiğimizde omzuma yuva kuran çantamı yavaşça yere bıraktım.

Leylin en koyu tonuna düşercesine, ona bulanmak için delirirircesine gözlerimi, gözlerine kenetledim. Dudaklarım, sanki yıllardır bu ânı bekliyor; ruhum, ıstırapların en güzelinin o olduğunun bilincinde titriyordu. "İyi ki doğdun, Âsaf." diye mırıldanırken aklımda cirit atan kelimeler, sözlerimin tutkusuna gem vuruyor, söylemek istediklerimi hücrelerime hapsediyordu. Karşı karşıya dururken yüzüne yayılan hisleri okumaya niyetlendim. Mum ışığının aydınlattığı hatları, gözlerime azap çektirmekten; kirpiklerinin gölgesini öpme isteği, şakaklarımı ufaktan sızlatmaktan çekinmiyordu. "Her yeni yaşında yanı başında olmak isterim. Ben, varlığının bana yaşattığı tüm yıkımlara ve yeniden doğuşlara şahit olmanı, gözlerinde bu duyguların yansımasını görmek isterim." Göz pınarlarımdan taşmaya hazırlanan gözyaşı, aşk yaralarımı bütünüyle ruhumdan atmaya hazırlanıyordu. Boynumu bükerek, haddizatında işlediği suçun farkında ama hiç pişman olmayan o küçük çocuktum. "Hep istedim." Dimağım kanamakla iyileşmek arasında medcezirler yaşıyordu fakat gözlerimdeki gözleri, acıları örtmekte geceden bile ustaydı. "Biliyorum, doğum gününü kutlamayı sevmezsin," Duraksayışım dilimin düğümlenmeye yatkın oluşundandı. "Dedim ki, belki benimle sever."

GÖĞÜN ACI FERYÂDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin