3- Gökyüzü

2.6K 173 64
                                    

Bölüm Şarkısı: oyunbozan-mor ve ötesi💘

Biranda sürpriz yapmak istedim, beklenmedik biranda gelirse daha mutlu olursunuz diye düşündüm, sizi çok seviyorum uzun zaman sonra keyifli okumalar diliyorum güzellerim🥰

Niye anlatmıyordu?
Niye beni sorularla bırakıyordu?

Peki ben niye izin veriyordum, bir kez daha beni kendinden uzaklaştırmasına niye izin veriyordum.

Kimseye ihtiyacın yok!

İçimdeki ses bas bas bağırıyordu.

"Eren'e var! Onun bana ihtiyacı olduğu gibi benim de ona ihtiyacım var!"

Polis merkezinin içinden çıkarken neredeyse koşuyordum.

Yanına gittiğimde başını banka yaslayıp gökyüzüne bakarak sigarasını içtiğini gördüm.

"Beni öldürüyor olman umurumda değil. Bana ne yaptığın umrumda değil. Herkes bana bir şeyler yapıyor. Sen, sen en azından pişman görünüyorsun!" Derken bana baktı.

Gözleri o kadar güzeldi ki, sadece ben görebileyim istedim.

"Güzelim bak," derken yanına oturmuştum.

İşaret parmağımı dudaklarının üstüne bastırdım.

Yumuşacık, sıcak dudaklarının hissiyatı içimi titretse de sertçe bakmayı sürdürdüm.

"Anlatacaksın! Eğer seni görmek istemezsem bu benim kararım olacak. Başkalarının benim adıma kararlar vermesinden sıkıldım!"

Eren, daha önce gözlerinde görmediğim bir soğuklukla bana bakarken elimi çekmem için gözlerini elime çevirdi.

"Anlayamıyor musun Eftalya? Yapamıyorum bu siktiğimin pişmanlığı varken yapamıyorum! Sen bu haldeyken yapamıyorum, seni gördüğüm her saniye geberecekmişim gibi atan kalbime söz geçiremiyorum. Biz," dedi ve durdu.

"Bu şu anda olmayacak. İstemiyorum."

Hayal kırıklığı.

Bu hissin aşinalığını yedi yaşımdan beri bilmek miydi acı olan yoksa bu hissi her yaşımda hissetmiş olmam mı?

"Değmiyor muyum bi' açıklamaya?"

Anlık gözlerinden geçen pişmanlığı gördüm ama gece laciverti gözlerindeki soğukluk kırılmıyordu.

"Değmiyorsun."

Dolan gözlerimi gökyüzüne çevirip ona döndüm tekrar ve son kez konuştum.

"Bak," dedim gökyüzünü işaret edip.

Gözlerini, gözleriyle aynı renkteki gökyüzüne çevirdi.

"Çok güzel değil mi?" Diye sordum onay almak için sorulan bir soruydu.

Başını sallarken bana bakması için ona baktım.

Bana baktığı zaman acıyla gülümsedim.

"Dokunmak istesen dokunabilir misin?"

Başını iki yana salladı ve konuştu "Orada olduğunu biliyorum sadece dokunamıyorum. Ama teyzem bana öldüğümüz zaman gökyüzüne karıştığımızı söylemişti yani öldüğümde dokunabileceğim."

Hayalleri olan bir çocuk gibi konuşmuştu.

Başımı salladım onaylarcasına.

"Sen, benim gökyüzümsün işte. Oradasın, biliyorum ama dokunamıyorum. Uzanıyorum, boyum yetmiyor. Öyle imkansız ve sonsuzsun ki ve ben sadece ölünce sana karışabileceğim. Öldüğümde, seninle bir bütün olacağım Eren."

Yavaşça gülümsedim. Yanağıma doğru süzülen yaşı silmeye gerek duymadan konuşmaya devam ettim.

"Bana dedin ya seni öldürüyordum diye. Umrumda değildi, gerçekten umursamadım ama beni böyle kendinden uzaklaştırıyorsun ya işte şimdi beni tam anlamıyla öldürdün. Çünkü benim içimde yaşattığım, içimdeki boşluğu doldurduğum tek şey sendin Eren. Şimdi sen de herkes gibi beni terk edeceksen sen bilirsin, sana kal diye yalvarmayacağım ama şunu bil eğer geri dönersen..." durdum, çok zordu. Tüm bu olanlar o kadar ağır ve kırıcıydı ki...

Öylesine zordu, ben çocukluğumu bırakıyordum bu banka.

Ben, aşkımı bırakıyordum bu polis merkezine.

Ben, ruhumu bırakıyordum bu gece gözlü çocuğa.

"Eğer geri dönersen... sana böyle bakan bir ben olmayacak."

Yanaklarımdan dökülen yaşlar, son acılarımdı. Ya da belki ilk ama kalbimdeki bu acı ilk değildi son da olmayacaktı.

Ben, kimsesizdim hep. Sonra Eren hayatıma dokundu, yalnızlığıma bir set çekti. Şimdi o seti kırıp atıyordu.

Beni kırıyordu, ruhumu, benliğimi...

Ayağa kalkıp ellerini, yanaklarıma yerleştirdi. Başını bana doğru eğerken baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi.

"Eğer bir gün geri dönersem..." durdu ve gözlerime baktı.

"Eğer dönersem beni öldür Çilli." Ardından dudaklarıma kapanan dudaklarını hissettim.

Sağ elini belime sarıp beni kendine doğru çekti. Kollarımı boynuna dolayıp öpüşüne karşılık vermeye çalıştım.

Bu gece ilk.

Bu gece son.

Bu gece baştan.

Bu gece ölümden.

Bu gece dirimden.

Bu gece kalbimden.

Bu gece kabuğumdan kırıldım.

Ellerimi, kumral saçlarından geçirip öpüşmemizi derinleştirmesine izin verdim.

Tutku ve özlem birbirine karışıp içimize akarken bayılacaktım.

İçimi titreten kokusu beni sarmalayıp onu iyice içime çekmeyi istememi sağladı.

Öpüşmemiz iyice derinleşirken dudaklarını yavaşça benden ayırdı.

Gözlerime baktı, söylemese de gördüm.

Seni seviyorum. Gözleri, gözlerime fısıldarken karşılık verdim.

Seni seviyorum.

Ardından "Bana böyle bakan gözlerini hiç unutmayacağım Eftalya Mercan." Deyip benden uzaklaştı.

"Ama sen beni unut olur mu?" Derken başımı iki yana salladım.

İnsan, ruhunu unutabilir mi Eren?

Ağlayarak baktım ona.

Bacaklarımın üstüne devrilmemek için zor duruyordum.

"Seni sadece sana karıştığım zaman unutacağım." Dedim.

Gülümsedi.

"O zaman beni unutamazsın."

"Herkes ölecek Eren," dediğim şeye başını salladı.

"Ruhu melek olanlar ölemez Eftalya."

Ardından arkasını döndü ve yürümeye başladı.

Adımları, sarsılmaz; bedeni, heybetliydi. Uzun bir süre arkasından baksam da bir kez dönüp bakmamıştı.

O giderken başlayan yağmura teşekkür ettim. Yüzümü yıkayan gözyaşlarımı yıkayan yağmura teşekkür ettim.

Seni çok seviyorum Eren Gediz. Ve bu sana karışsam bile değişmeyecek.

-
Hala burada mısınız? 02.09.2020

Seviyorum sizi miniklerim❤️

KIRILMAWhere stories live. Discover now