Bölüm 10: Sende Uçup Gitme

4.9K 214 57
                                    

Bölüm 10: Sende Uçup Gitme

Arkadaşlar düşüncelerinizi merak ediyorum, lütfen yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın..❤️




Aylardan Hazirandı, Ceylan 15ine gireli tam 20 gün olmuştu. Yüzündeki çocuksu     masumiyetin izleri yavaş yavaş silinirken, genç kadınlığa girişinin ilk tomurcukları yerleşmeye başlamıştı.

Yay gibi gergin kaşları, ok gibi kirpikleri vardı. Masmavi gözleri nazar boncuğunu andırırdı. Bembeyaz teninde güneş yanaklarının oluşturduğu küçük izler pek bi yakışmıştı. Dolgun dudakları, fındık burnu ve sivri çenesiyle her görene maşallah dedirtirdi.

Dedesinin tabiriyle at gibi olmuştu. Boyu en son 1.68lerdeydi. İlk başlarda Yusuf'u geçtim diye sevinsede, hızla boy atıp 1.80lere ulaşan abisi havasını söndürmüştü.

Köyde lise okuyan tek kızdı Ceylan. Diğer kızlarda anası babası okutmadığından değil, okumaya hevesleri olmadıklarından yazılmamışlardı.

Yusuf ise Şubat ayında 17 olmuştu. Artık tam delikanlıydı. Gür saçlarına ve gür kaşlarına eşlik eden kirpikleri vardı. Yüzünü sık sık traşladığından kısa sakalları pek yakışıyordu. Gözlerine diyecek yoktu zaten, Ayşen'in eriyip bittiği gözlere..

Ceylan'a olan aşkı büyüdüğü gibi kendiside büyümüş, 17sinde bir delikanlı olmuştu Cengiz. Kara gözlerinden Ceylan'ın sureti hiç silinmezdi.

Ayşe'de gün geçtikçe serpilip güzelleşmişti. Güzeldi güzel olmasına ama Yusuf beğenmedikçe ne faydaydı?

——-

8 çocuğu vardı ismail ağanın, 2 oğlunu toprağa verdikten sonra 6 kızı kalmıştı.

Şimdi bütün çocukları tekrar baba ocağında toplaşmış tatlı bir telaş içindeydiler. Ceylan hariç..

Biricik Halası, Zeynep'i gelin oluyordu. Ceylanla Yusuf büyüdükçe her sırrını birbirine anlatamaz olmuşlardı. Yusuf erkek olmaya dair konuları dedesiyle konuşurken, Zeynep Ceylan'ın hep imdadına yetişmişti.

Şimdi ise Zeynep sevdalı olduğu adamla, Halis ağanın oğluyla evlenecekti. Gerçi pek uzağa gitmiyordu, araların 20 dakikalık bir uzaklık girecekti ama bir daha eskisi gibi olmazdı ki.

Ceylan kafasındaki kara bulutları dağıtmak için çaydanlığı alıp terasa çıktı. Her sene olduğu gibi bütün kuzenleri balkonda toplaşmıştı. Pek bi kalabalıktı ailesi, bir sürü kuzeni vardı. Hepsinide ayrı ayrı severdi.

Erkek kuzenler Yusuf ile bir köşede pişti oynarken, kızlar diğer köşede dedikoduya başlamıştı bile. Ceylan pek meraklı dinliyor, farkına varmadan avuç dolusu çekirdekleri bitiriyordu.

Yusuf ile Ceylan'ın bu dalgınlığını en büyük halaları Çiçek bozdu.

"Yusuf'um, Ceylan'ım, Zeynep halanız sizi odaya çağırıyor."

Eyvah dedi içinden Ceylan, ağlama vakti için daha erkendi!. Gözyaşlarını herkes görecekti.

Ceylan ile Yusuf yavaşça odaya girdi, Zeynep halaları sandalyede tek başına oturuyordu. Üzerinde ki beyaz gelinliği görünce Ceylan'ın midesi düğüm düğüm oldu. Biraz daha bakarsa parçalara ayıracaktı gelinliği!.

"Yusuf'um yakışıklı kardeşim, Ceylan'ım ele avuca sığmayanım" Zeynep daha cümlesini bitirmeden ağlamaya başlamıştı.

"İstedim ki ilk sizle, doya doya vedalaşayım. Baba evinden ayrılmaktan daha zor bir şey varsa, oda arkada bıraktığın yaşlı gözlerdir!" Yusuf'a sarılıyor, Ceylan'ı öpüyordu.

Ceylan'ın buğulanan gözleri ağlamamak için gayret etsede Yusuf çoktan koyvermişti. O ne hissediyorsa iliklerine kadar yaşar, yaşatırdı. Ceylan gibi kapalı kutu değildi.

"Demek gidiyorsun he hala!" dedi Yusuf, sanki dargın çıkmıştı sesi. Biraz daha ağlaşıp koklaştıktan sonra odayı boşaltmışlardı.

Düğün saati yaklaştıkça herkes son hazırlıklarını yapıyordu. Ceylan üstüne kırmızı, allı pullu uzun bir elbise giymişti. Süslülüğü pek sevmezdi ama bir kereliğine mahsustu sonuçta. Zaten düz olan saçlarını taramak yetmişti. Çiçekli bir tel tokayla iki yanından aldığı saçlarını arkaya tutturdu.

Bu kadar süslenip ipin ucunu koparmışken biraz rujda sürseydi olurdu bence. Halasının çekmecesini açıp içinden kırmızı bir ruj çıkardı. Ondan bundan gördüğü kadarla ayna karşısında sürmeye çalıştı.

Hay meret şey diye söylendi. Taşmıştı hep. Dedesinin dediği gibi şeytan icadıydı bunlar! dudakları şimdiden kurumuştu. Kolunun içiyle fazlalığı sildi. Tam dışarı çıkacaktı ki bir utanç sardı Ceylan'ı. Ya ruj sürdüğünü fark ederselerdi, vallahi Ceylan'a gülmeyen kalmazdı. Hele Yusuf diye geçirdi içinden, 1 sene alay ederdi.

Cengiz ise diğer erkekler gibi Ceylanların evinin önündeki hazırlığa yardım ediyordu. Işıkları ağaçtan ağaca takıyorlar, ortası boş kalacak şekilde masaları bahçeye kuruyorlardı.

Cengiz Yusuf'un yokluğunu fırsat bilip köyün genç erkeklerini bir kenara topladı. Şöyle bir gerindi ve söze başladı

"Bakın ağalar!, gözü yanlışlıkla bile Ceylan'a değen olursa" belindeki silahı gösterdi "Vallahi tüm mermiyi boşaltırım ona göre!"

Ceylan asıl bu dediklerini duysa, bütün mermiyi Cengiz'in ağzına boşaltırdı.

——

Düğün, davul ve zurna eşliğinde başlamış, rakıyı fazla kaçıran erkekler ortada fır dönüyordu. Ceylan kızlarla bahçenin bir köşesinde oturmuş eğlenceyi izliyorlardı.

Zincire dolaşmış köpeği görünce çözmek için evin yanındaki kulübeye yöneldi. Sonra ensesinden hissettiği el ile arkasına döndü.

"Ulan densiz Cengiz! Canına mı susadın? Ne gelirsin arkamdan sessiz sessiz."

Cengiz Ceylan'ın yüzüne dikkat kesildi, şimdi kıs kıs gülüyordu.

"Kız, boya mı sürdün dudaklarına?" Elini dudaklarına doğru uzatıcakken, Ceylan havada vurduğu gibi geri çevirdi.

Aklına sürdüğü ruj gelmiş olacak ki hızla dudaklarını saklamaya çalıştı.

Cengiz'in göğsüne bir acı oturdu.

"Yoksa birine mi süslendin?"

Eğlenme vakti Ceylandaydı, sesine biraz cilve kattı.

"Bilmez misin a Cengiz?, sözlüme süslenirim"

Cengiz'e bir inme inmiştiki olduğu yerde kalıverdi. Sinirden elleri titriyordu

"8 yaşımdan beri, her seni gelinim yapıcam dediğimde kaşımı yaran Ceylan'ın sözlüsü mü?, ben evlenmeyecem diye beni dağ taş kovalayan Ceylan'ın sözlüsü mü?" Kaşları hızla çatıldı "Desene Cengiz ağa katil oldu!"

Ceylan alaycı bir kahkaha attı

"Dalga geçiyorum be Cengiz! Ben ne sana yar olurum ne bir başkasına, sen iyisimi kendine bu kalabalıkta yeni bir sevda bul." diyerek kıvırta kıvırta kızların yanına doğru yürümeye başladı Ceylan.

Arkasından bakakalan Cengiz gülümsedi
"Ha şöyle" dedi kendi kendine "Bana yar olmayacaksan başkasına da olmayacağını bil efletünüm(ateş, ateş gibi)"

——
Düğün bitmiş, takılar takılmış, veda zamanı gelmişti. Kapının önünde herkesle vedalaşan Zeynep, Yusuf'la Ceylan'ı bu sefer sona bırakmıştı.

Ceylan daha fazla dayanamayıp koştu sarıldı halasına. Mis gibi kokusuna içine çekti. Halası Ceylan'ı omuzundan kaldırıp yaşlı gözlerine baktı

"Darısı başına inşallah çakır gözlüm!"

"Aman hala , ne ettimde bela okursun bana şimdi?"

Ceylan'ın bu lafıyla kara bulutlar dağılmış, herkes kahkahaya boğulmuştu.

Ceylan halasına tekrar sıkı sıkı sarıldı "Şimdi beyazlara büründün diye sende uçup gitme emi!"

Dağların Ceylan'ıWhere stories live. Discover now