Bölüm 11: Sende beni öpersin, ödeşiriz!

5.3K 210 61
                                    

Bölüm 11: Sende beni öpersin, ödeşiriz!

Hikayeyi arkadaşlarınızada önererek ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Yorumlarını bekliyorum, öpüldünüz:*

Zeynep'in gidişinin üstünden tam 1 hafta geçmiş, ev halkı hala yokluğuna alışamamıştı. Fatma ebenin gizli gizli ağlaması Ceylan'ı dahada üzüyordu. Vallahi bu cenaze evinde daha fazla durursa perişan olacaktı, hem havalarda ısınmıştı!.

Entarisinin cebinden 3310 telefonunu çıkarıp Ayşe'ye mesaj attı.

"Diğerlerinede haber ver, ırmağa gidiyoruz"

Az önce aldığı kararı Yusuf'ada söylemek için odaya gitti.

"Yusuf hazırlan ırmağa gidelim, yandım sıcaktan. Hem bunaldım da!"

Yusuf küçüklüğünden beri sevmiyordu ırmağı, sanki suya girdiği an yengesiyle amcasının cesedi çıkacaktı bir yerden. Oysa Ceylan anasıyla babasını götüren ırmağa meydan okurcasına bırakırdı kendini soğuk sularına.

"Gitmesek olmuyor mu?"

Olmuyordu tabi, biliyordu.

"Olmaz, haber verdim çocuklara"

"Üstüne ne giyeceksin? Kaç yaşına geldin, Cengiz'le Hasan varken suya göden (kurbağa) gibi giremezsin"

"Çarşafta giyeyim mi?!, ben bilirim ne giyeceğimi sen karışma da hazırlan, haydi!"

Vallahi keçi inadı vardı bunda, ne dik başlıydı.

Ceylan çayını, demliğini, bıçağını, gıldır gıcıh şeyleri kolçağa(sepete) doldurdu. Irmakta giymek için yanına atlet ve Yusuf'un kapri şortlarından aldı.

Yusuf, Ceylan, Cengiz, Fatma, Ayşe ve Hasan yolun başında buluştu. 6 genç ırmağa doğru yola koyuldu.

——

Erkekler çoktan ırmağa girmiş yüzüyorlardı. Kısa şortlarından başka üzerlerinde bir şey yoktu.

Ceylan ve diğer kızlar ırmaktan biraz uzak olan ağacın dibinde birbirlerine sırayla havlu tutup giyiniyorlardı. Ayşe ırmağa gideceklerini duyduğu an en ince en dar atletlini kapmıştı. Yusuf'u ıslak vücuduyla etkileyecekti bu sefer!, altında ki şalvarın izin verdiği kadarıyla artık...

Ceylan ve diğer kızlarda kendini ırmağın sularına koyverdi. Cengiz bakışlarını Ceylan'ın ıslak vücudunundan alamıyordu. Bu kızın her şeyine hastaydı!. Anasının babasının canını almıştı bu ırmak, o hala korkusuzca yüzüyordu.

Ceylan Cengiz'in bakışlarını fark etmiş, sinirle ona su sıçratmaya başlamıştı. Hemen sonra Yusuf hariç diğerleride eşlik etmeye başladı.

Yusuf zaten buz kesmişti koşa koşa sudan çıkıp havluyla kendini kuruladı, zatürre olacaktı zaarlar! (Tokatça hakaret, her anlama geliyor :D).

Güneşlenmek için ırmağın kenarında ki kayalardan birine oturdu Yusuf, gövdesini güneşe verdi. Fırsat bu fırsattır diyen Ayşe sudan düşe kalka çıktı. Sırtına buz gibi bir elin değmesiyle irkildi Yusuf.

"Kız Ayşe!, ne diye buz gibi elini sırtıma sürersin"

Ayşe hiç bozmadan, duruşuna devam etti, kıvrak bedeniyle Yusuf'un dibine sokuldu.

"Şey Yusuf, ben sana bakmaya geldiydim"

Ayşe kocaman açtığı gözlerini Yusuf'un gözlerine dikmiş, kirpiklerini kırpıştırıyordu. Filmlerdeki kadınlar böyle yapıyorduda erkekler hemen dudaklarına yapışıyordu.

Bu taktik Yusuf'ta ters tepmiş olacak ki bir kahkaha patlattı.

"Ayşe, niye eşşek gibi gözlerini bölertiyorsun?"

Vallahi Ceylan'ın dediği kadar vardı!, odun kütüğüydü bu.

"Odunun tekisin be Yusuf!"

Yusuf hala gülüyordu

"Neden kız?, ne yaptıkta odun olduk"

"Körsün, görmezsinde ondan!"

"Şimdi de kör olduk, neyi görmeyiz de hele?"

Ayşe Yusuf'un yüzüne uzun uzun baktı. Şimdi yapmazsa bir daha hiç yapamazdı. Islak dudaklarını beceriksizce Yusuf'un dudaklarına dayadı.

Yusuf kendine gelip imdat çığlıklıkları atmaya hazırlanırken hemen diplerinde silah sesi patladı. Yusuf'la Ayşe yerinden zıplayıverdi.

Ceylan gözlerini öfkeyle kocaman açmış, dudağı seğiriyordu. Yüzü sinirden öyle bir hal almıştı ki hem komik hem korkunçtu.

Yusuf daha açıklayamadan bağırmaya başladı. Silahın namlusunu tekrar çekip Yusuf'u hedef aldı

"Ulan ırz düşmanı! Yokluktan istifade Ayşe'yi kucaklarsın, öpersin hemi?!. Vallahi öldürecem seni!." diyip kovalamaya başladı.

Yusuf hem koşuyor hemde çığlığı andıran bağırışlar atıyordu. Ceylan abisini tanımasa karı gibi çığlık atıyor diyecekti.

Yusuf'un ağzından sonunda bir iki laf çıkmaya başladı.

"Vallahi o öptü! ırz düşmanı o! gafil avladı beni!."

Ceylan daha ilk şoku atlatmadan ikinci şokla sarsıldı. Şimdi ateş saçan bakışlarını kayada mıhlanıp kalmış Ayşe'ye dikti. Havaya bir el daha ateş etti.

"Seni ırz düşmanı! Seni namussuz seni! abimi öpersin he!" diye cırladı. Şimdi Ayşen'in üstüne doğru koşuyordu.

Zavallı Ayşen'in aklı uçmuştu çoktan. Gülmekten kıpkırmızı olmuş, koşamıyordu bile. Elini yüzüne kapatmış saklanmaya çalışıyordu.

Tam yetiştim diye sevinen Ceylan'ın gövdesini Cengiz'in ıslak kolları sardı. Oda gülmekten kıpkırmızı kesilmiş, soluk soluğa konuşmaya çalışıyordu.

"Ne bağırıp celalleniyorsun Ceylan?, sende beni öpersin, ödeşirsiniz!"

Ceylan'a kafayı yedirtecekti bunlar!. Hızla Cengiz'in kollarından kurtulup tabancanın kabasıyla kaşına bir tane vurdu. Çocukluğundan bu yana kaşında bilmem kaçıncı yarayı açmıştı Ceylan.

Şimdi kovalama sırası Yusuf'taydı.

"Yavşak Cengiz!, kimin kardeşini öpeceksin lan" diyip üstüne atlamıştı. İkisi yerde köpek gibi boğuşmaya başlamışlardı.

Hala suda olan Fatma ile Hasan gülmekten mosmor kesilmişti!. Tam zır deliydi bunlar!.

Dağların Ceylan'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin