25

216 16 20
                                    

Yekta'dan

Sevgili okuyucular, iyi günler diliyorum hepinize. Artık beş kişi yazıyor olmamız benim hoşuma gitti. Siz ne düşünüyorsunuz ?

Aslında size bir şey söylemem gerek. Hazar ve Yalçın bu defterin bizim olduğunu bu nedenle onların fazla yazmasının sıkıntı olabileceğini düşünüyorlar ama ben onlara katılmıyorum. Onların yazması bence güzel oluyor. Sizce yazmaya devam etsinler mi, ne dersiniz ?

Hadi sizi daha fazla bekletmeden anlatacaklarıma geçeyim.

Dün Bulut'un kendini kötü hissetmesiyle çok üzüldük ve onu sarıp sarmalayarak uyuduk. Sabah olunca ilk ben uyandım ve meleklerime baktım. Büyük kaşık pozisyonundan çıktım ve yatakta oturdum.

Şimdi küçük kaşık ve daha küçük kaşık gibi görünüyorlardı. Nasıl mı ? Çağıl kenarda sırt üstü yatıyordu , Bulut'u göğsüne çekmiş ve sarılmıştı. Bulut ise kafasını Çağıl'ın göğsüne koyup sırtını bana yaslayarak yatıyordu.

Bende kalkmadan önce Bulut'un arkasına geçmiş kafasını boynuma yerleştirdikten sonra ikisine de sarılacak şekilde kolumu uzatmıştım Çağıl da elimden tutuyordu.

Örtüyü üzerlerine iyice örttükten sonra mutfağa gittim. Dolaptan meyve suyunu çıkarak ılınmasını sağladım. Bu sırada kahvaltılıkları masamıza dizdim, çatalları ve bardakları da ayarladıktan sonra otlu ve peynirli omlet yaptım. Her şey hazır olunca Çağıl ve Bulut'u uyandırmaya gittim. Çağıl uyanmış ve Bulut'un saçlarını okşuyordu.

Beni fark edince yanına çağırdı. Yanına gittiğimde yataktaki boşluğa oturdum. Yanaklarımı tutup burnuma, gözlerime ve çeneme öpücük kondurdu, en son dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu ve geriye çekildi.

Sessizce ' Günaydın. Kahvaltı yaptıktan sonra piknik yapmaya gidelim mi ? Hem Bulut için iyi olur hem de hep beraber güzel vakit geçirmiş oluruz.' dedi. Dudaklarımı dudaklarına sürterek 'Günaydın. Olur, güzel düşünmüşsün. Hadi Bulut'a öpücük saldırısı yaparak uyandıralım.' dedim.

Dudaklarıma minik bir öpücük kondurduktan sonra 'Tamam, hadi başlayalım.' dedi. Bulut'un diğer yanına geçtim ve işaret verdim. İkimizde Bulut'un yüzüne öpücükler konduruyorduk.

Çok geçmeden Bulut yüzünde kocaman bir gülümsemeyle uyandı ve 'Günaydın.' diyerek ikimize de sarıldı ve üzerine çekti. Boynuma bir öpücük bıraktıktan sonra Çağıl'ın boynuna da bir öpücük kondurdu. ' Hadi kahvaltı hazır, daha çok işimiz var kalkalım artık.' diyerek mutfağa gittim.

Omleti tabaklara paylaştırarak masaya yerleştirdim ve masaya oturdum kısa sürede Bulut ve Çağıl geldi ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltı bitmeye yakın Çağıl'la göz göze geldik ve tamam anlamında kafamı salladım.

Çağıl ' Bugün pikniğe gidelim mi ? Bayadır pikniğe gitmemiştik.' dedi. Bulut'un gözleri parladı ve ' Hani şu salıncağı olan yere mi gideceğiz piknik yapmaya ?' diye sordu. Çağıl'la birlikte ' Evet ona gideceğiz.' dedik. Bulut hızla ayağa kalktı ve önce Çağıl'a sarılarak saçını öptü sonra bana sarılarak boynuma öpücük kondurdu.

'Hadi acele edelim hem hazırlık yapmamız lazım ki erken gidelim ve geç olmadan dönelim.' dedi. Kahvaltımız bitince masayı topladık. Depodan piknik sepetini getirdim ve örtümüzü içine koydum. Çağıl ve Bulut'ta yiyecek ve içecekleri kaplara koyuyordu. Beni üzerimi değişmem için odaya yolladılar.

Tam odaya varacakken telefonum çaldı. Arayan Hazar'dı. Telefonu açmadan 'Hazar arıyor, onları da çağıralım mı pikniğe ?' dedim. Çağıl 'Güzel olur, çağıralım.' derken Bulut 'Nolur çağıralım.' dedi. 'Tamam.' dedikten sonra telefonu açtım.

Hazar ' Günaydın, sabah sabah aradım ama ne yapacağımı bilemedim.' dedi. Merakla ' Ne oldu ?' dedim. Hazar 'Bulut izin vermişti iki hafta tatildi ya evdeyim. Sizin pastanede bugün kapalı yani Yalçın evde. Bir haftadır Bulut'u görmediği için Yalçın'la Bulut'u aradık müsaitse görüşelim diye. Ama adam ortada yok. Sadece 'Beni merak etmeyin, bir haftaya dönerim.' diye not bırakmış. Ben kafa dinlemeye gitti diye düşünüyorum ama Yalçın panik oldu ayrıca morali de çok bozuldu. Yaptıklarım işe yaramayınca ne yapacağımı bilemedim, sana sorayım dedim.' dedi.

Bende 'Bence de kafa dinlemeye gitmiştir uzun süredir çok yoğun çalışmıştınız ya. Bak ne diyeceğim Bulut dün kötü oldu sizden sonra, bizde moral olsun diye pikniğe gideceğiz bugün salıncak falan da var. Sizde gelsenize, Yalçın'a da iyi gelir. Hem birbirlerini görünce toplu kucaklaşma yaparlar.' diyerek kıkırdadım.

Bulut bize sarılmaya bayılırdı da Yalçın'la 'Sarılmayı Sevenler Kardeşliği' diye ayrı bir bağ kurmuşlardı. Hey öyle bakmayın hep beraber sohbet ederken kendileri söyledi.

Hazar 'Süper olur, dur bir sorayım bekle beni.' dedi. Konuşmaları çok tatlıydı.

Hazar: Hayatım ?

Yalçın: Hı

Hazar: Bulut'ta kötü hissediyormuş o yüzden pikniğe gideceklermiş.

Yalçın: Hı hı.

Hazar: Bizi de çağırıyorlar. Gidelim mi, ne dersin ?

Yalçın: Gidelim.

Hazar: Tamam hayatım sen hazırlanmaya başla ben geliyorum hemen.

Ayak seslerinden Yalçın'ın gittiğini anladım. Hazar 'Çok sağ ol, süper oldu. Sabahtan beri kıpırdamıyordu, iyi gelecek bu piknik ikisine de. Biz yarım saate geliriz.' dedi. Bende 'Çağıl'ın fikri, evet iyi oldu. Tamamdır, hadi ben yardıma gideyim görüşürüz.' dedim. Hazar da 'Görüşürüz.' dedikten sonra kapattı.

Mutfağa giderek 'Geliyorlar.' dedim ve kalan işlere yardım ettim.

Bu seferlik size anlatacaklarım bu kadar değerli okuyucular.

Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın.

BİS ~ bxbxb Where stories live. Discover now