0.3

532 47 29
                                    

Can Ozan - Ağlama Ben AğlarımLimi -  The Best I Ever HadKeyifli Okumalar Dilerim 🌸

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Can Ozan - Ağlama Ben Ağlarım
Limi - The Best I Ever Had
Keyifli Okumalar Dilerim 🌸

Çerçevesi aşınmış ve eskimiş olan pencerenin önüne çektiğim, siyah kavisli ve oldukça kaygan olan sandalyede oturmuş, dizlerime yasladığım çenemdeki sızı artmaya başlamıştı, o kadar uzun süredir bu pozisyondaydım ki derim uyuşma faslını çoktan geçmişti. Saçlarım bacaklarımın iki yanına dökülmüştü, ellerim dizlerimin altından geçmiş birbirine sıkıca sarılmıştı, artık ellerim bile sarılacak kimseleri olmadığını biliyor gibi birbirinden güç alıyordu. İnsanın kalabalık hissetmek için başkasının elini mi tutması gerekiyordu? Kendi elini kendisi tutup kalabalık olamaz mıydı? Sağ elini sol eline uzatıp, düştüğü yerden kalkarken kendisinden kuvvet bulamaz mıydı? Mümkünse bile ben yapabilir miydim?

Hafif aralık olan camdan içeri serin bir rüzgar estiğinde kenara çektiğim perde hafifçe süzüldü, sanki perdenin arkasından birisi el uzatıyor gibi uzanıp ucunu tuttuğumda hüznün telvesi kalbimin dibine çoktan çökmüştü. Babamı beklediğim tüm o geceler gibi sessizdi bu gecemde, tek fark yıldızları daha net görüyor olmamdı. Gözlerimi usul usul kapattığımda, her şey et parçalarının arkasında kaldığında derince bir iç çektim, odadaki tüm yıpranmışlığı, tüm acıları da doldurmuştum sanki ciğerlerime. Tıpkı ruhum gibi bu evinde yıpranmış olduğunu biliyordum.

Her evde acının gizlice yaşandığı bir oda vardır, birsinin gözyaşlarını her gün silen bir yastık, korkularından saklayan bir yorgan, hislerin sindiği duvar, açılıp kapanmaktan aşınan bir kapı, her gün sabah saatlerce odanın sahibinin yüzünü izleyen bir dolap hatta belki titreyen bedene sarılan bir halı. Nesneler de insanın arkadaşı olabilir miydi?

Odanın kapısı duyulmayacak kadar sessiz çalındığında omzumun üzerinden kapıya baktım ve aynı sessizlikle konuştum,

"Gel."

Kapının kolu ağır ağır aşağı inerken gözlerimi bir saniye olsun kırpmadan içeri giren silueti izledim, taze kahveden kopup gelen buhar ciğerlerime iliştiğinde kupa çoktan bana uzatılmıştı. Merih hemen karşımda durmuş siyah düz kupa içerisindeki kahveyi bana uzatmıştı, hırkamın içine gömülmüş ellerimi çıkarmadan yalnızca parmaklarımı çıkararak sıcacık kupayı avuçlarım arasına aldığımda Merih olduğu yere yavaşça çöktükten sonra bağdaş kurarak yere oturmuştu.

"Kalmamın bir sakıncası var mı?" dedi çoktan yerleşmişken, başımı iki yana salladım, yalnız kalmayı çok sevmesem de genel olarak yalnızdım ve artık bu beni yoruyordu.

"Ben yalnız kalmayı hiç sevmiyorum." dedi gözlerimden geçen hisleri yakalamış gibi.

Gözlerimi gözlerine indirdiğimde karanlık odada, ayın ışığında parıldayan safir mavisi rengine dalmıştım. Bir süre bir şey demeden birbirimize baktık oldukça tuhaf bir andı, sessizliği bozmak isteyen taraf oymuş gibi dudaklarını araladı, üst dudağındaki oyuntuya gölge düştüğü için dipsiz bir çukur gibi görünüyordu.

SİYAH ZARAFETWhere stories live. Discover now