Bölüm 4 - "Misafir"

410 54 57
                                    

Kendimi nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Yıllarca, varlıklı insanların çocuklarının boyundan büyük egoları içinde büyümüş, tüm bunlardan kaçmak için devlet lisesine devam etmiştim. Yıllarca, nerede olduğundan bir haber olduğum, çocukluk aşkım, ilham kaynağım, motivasyonum olan o adamla yıllar sonra yollarım tekrar kesişiyordu ve o adam, gözlerimin önünde bir başkasını öldürüyordu. Sadece bununla da kalmıyor üstelik az kalsın, eğer onunla olan fotoğrafımı duvar kağıdım yapmamış olsaydım beni de öldürüyordu.

Odaya girdiğinde camın kenarındaki tekli koltukta oturmuş, gözlerimi dışarıdaki deniz manzarasına dikmiştim "Gel de bir şeyler ye," dediğinde gözlerimi devirdim ve başımı onu iyice göremeyecek kadar camdan dışarıya çevirdim. Zayıflamak ve fiziğimi korumak adına kendimi ölüm diyetleriyle cezalandırdığım için açlık benim için sorun değildi. Bir süre sonra açlığımı bile unutacaktım, o hissi kaybedecektim.

Elindeki tepsiyi sehpanın üzerine koymak için uzanırken ona karşı öylesine öfkeliydim ki elindeki tepsiye bir tekme geçirip gürültüyle içindeki tabakların parçalanıp kahvaltılıkların etrafa dağılmasını istedim. Poyraz, boş kalan ellerine bakarak ayağa kalkarken gözünün seğirdiğini fark etmiştim. Aralık ağzını kapatırken dişlerini alt dudağına saplamıştı.

Ellerini gürültüyle birbirine çarpıp ovuşturdu "Bak, yavrum. Ben sabırlı bir adamımdır," dedi ve duraksayıp mekanik hareketlerle başını bana çevirdi "Ama," diye ekledi suratına donuk gülümsemesi yerleşirken "Beni sinirlendirmezsen senin için iyi olur," dedi.

Ona alaycı bakışlarımı çevirerek ayağa kalktım. Yanaklarımı ağzımın içine çekip "Ne olur yoksa?" der gibi başımı salladığımda bana ifadesiz bir suratla karşılık veriyordu. Gözlerimi devirip omzumu omzuna çarparak kapıya yöneldim. Beni öldürebilirdi ancak öldürmeyerek kendisi aptallık yapmıştı. Bunun karşılığında ona iyi davranmamı ya da ona itaat etmemi bekleyemezdi.

Sonuçta o artık Poyraz değil, katil Raz'dı.

Kapıya uzanan elim havada asılı kalarak kedi gibi ensemden tutulmuş halde kendimi dizlerimin üzerinde bulduğumda korku ve şokla ellerim ensemi tutan elinde birleşmişti. Kalbim deli gibi çarparken Raz başımı yere yaklaştırarak "Sana beni sinirlendirmemeni söyledim," diye bağırdı. Suratımı yerdeki cam kırıklarına yaklaştırırken ellerimi yere dayayarak kendimi yukarı doğru itmeye çalıştım "Benimle inatlaşmak hoşuna gidiyorsa seni seve seve eğitebilirim, yavrum," dedi ve başımı yere bastırmaya devam etti.

Başını başımın hizasına indirip "Hadi, ya güzelim suratının çizilmesine izin verirsin ya da yere döktüklerini ağzınla temizlersin," dedi. Çırpınıp elinden kurtulmaya çalışsam da ağırlığının bir kısmını üzerime vererek "Çabuk karar versen iyi olur, şu an pek de sabırlı olamıyorum," dedi.

"Raz!" diye bağırarak araya giren tanıdık ses ile ensemdeki el yok olduğunda emekleyerek kendimi yatağın arkasına attım. Başımı kaldırıp yatağın arkasından baktığımda yüzünün silüetini ve sesini hatırladığım sarışın sürücünün geldiğini görüyordum. Raz'ın elini iterek "Aklını mı kaçırdın sen?" diye çıkıştı.

Raz elini silkinir gibi adamın elinden kurtararak "Beni tanımıyor gibi davranma," diye homurdandı ve gözlerini bana çevirdiğinde geri çekilerek biraz daha olsun yatağın arkasına sığınmıştım.

"Kusura bakma da benim tanıdığım Raz böyle kaçırma gibi işlere girişmezdi," dediğinde Raz ona ters bir bakış attıktan sonra yanından geçip giderek odadan çıktı. Sarışın adam bana döndüğünde kendimi yatağın arkasına sakladım. Çocukça olduğunu biliyordum ancak bir şekilde o yatağın arkasında olmak bana güven veriyordu.

RAZ35Where stories live. Discover now