Bölüm 8 - "Aile"

319 45 6
                                    

Günler sonra bir şeyler yiyebildiğim için mutlu olmuştum ancak yıllarca yaptığım açlık diyetlerinden sonra beni karşılayan hazin son, yemeğe atılıp birkaç ekmek arası köfte yemek olmaktan ziyade yarım köfte ekmekle, henüz gözüm bile doymadan kenara bırakmak zorunda kalmak olmuştu. Hiçbir zaman gözümü tam anlamıyla doyuramazdım. Benim gözüm hep olduğundan daha fazlasına açtı yemek söz konusu olduğunda ve bu yüzden çoğu kez açlık hissimi kaybedip kusana kadar yediğim olurdu ancak bu kusma işi kendi iradem dışında olduğu için rahatsızlık vericiydi. Eğer o gün, gözümü doyurmak istersem genellikle sonunda kendim daha fazlasını yemek için kusardım ancak iradem dışında olduğunda genellikle bu günler sürdüğü için hoş değildi.

Bedenimi güzel tutmalıydım çünkü erkek ya da kadın hiç fark etmez, dışarıdan baktığında ilk önce senin üzerinde bir kıyafet gibi duran bedenini görüyordu. Karşındaki kişi ilk kez tanışmak istediğinde ya da tanışmak istemediğinde üzerinde duran derin, kasların ve kemiklerin onlara olumlu ya da olumsuz sinyaller veriyordu. Bu yüzden, benim ilgi alanıma giren erkeklerin dikkatini çekmek için dolgun göğüslerimi daha da dolgun göstermesi gereken bir ince bele ve o ince belin yine destekleyeceği dik kalçalara ihtiyacım vardı. Elbette hiçbir zaman kum saati bedenim olmasa da bana bakan erkekler fanteziler kurduğunda en azından ele gelecek kalçalara ve göğüslere sahip olduğum için ilk adımı atabilirlerdi. Elbette bunların içinde benim seçecek olduklarım beyaz atlara sahip olanlardı. 

Biraz daha yiyebilmek adına midemdekileri sindirmeyi, gözlerimi önümdeki ekmek arası köfteye dikerek yaparken çoktan Raz bir tam ekmek arası köfte yemiş, üzerine keyif sigarasını içmiş ve birasını alarak çıkmıştı. Bu süre zarfında ben neredeyse bir saat oyalanmıştım. Yeniden yemek adın elime ekmeğimi alıp büyük bir lokma ısırmış ve çiğnemeye başlamıştım ki Güneş içeriye girdi. 

Yanaklarım dolu halde ağzımdaki köfte ve ekmeği çiğnerken gözlerimle onu takip ettim. Ocağa doğru yürüdü ve tavanın altını açıp ellerini tezgaha yaslayarak bana döndüğünde hala yanaklarımın içindeki ekmek ve köfteyi çiğniyordum. Bunun iki amacı vardı; ilki ağzımdaki lokmayı daha ufak parçalara bölerek mideme sığdırmak, ikincisi ise midemde biraz olsun yer açabilmekti.

Beni baştan aşağı süzdükten sonra "Neden para senin için bu kadar kıymetli?" diye sordu.

Yeterince ufak parçalara ayıramamış olsam da ağzımdaki lokmayı yuttum ve uzanıp suyumdan küçük bir yudum aldıktan sonra "Neden kıymetli olmasın? Parasız herhangi bir şey yapabiliyor musun?" diye sordum.

"Doğru ama...-"

"Senin olayın ne peki?" diye sordum lafını yarıda keserek. Bana tek kaşını kaldırarak bana bir süre ciddi olum olmadığımı sorgularcasına baktıktan sonra arkasını döndü ve elini tavanın üzerine uzattı. Bir süre muhtemelen tavanın sıcaklığını anlamak için bekledikten sonra köfteleri cızırtılar eşliğinde tavaya dizdi.

Ellerini tezgaha yaslayarak yeniden bana döndüğünde "Bir noktada o gördüğün insanlar bizim hayatımızda iz bıraktı. Bunlar iyi şeyler değil," dedi.

"Bir yerde sizin için de para önemli bir faktör oluyor," dedim ve uzanıp ekmeğinden küçük bir ısırık aldım.

"Bu noktada haklısın ama bizim için para, hiçbir zaman kişisel amaçlarımızın önüne geçmedi," 

"Kişisel amaçlarınız ne?" diye sordum bu kez.

Bana gülümsedi "Çok fazla soru soruyorsun, keşke susmaya devam etseydin," dedi ve arkasını dönüp köfteleri çevirmeye başladı.

RAZ35Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin