Part 7 • Let's Kill Him.

349 47 58
                                    

MERHABA!

Büyük bir heyecanla yazdığım bir bölümdü, umarım siz de seversiniz. 

Yorumlarınızı da benden esirgemeyin lütfen, onlara ihtiyacım var :(

İyi okumalar! 



***

***



Jungkook, Yoongi gittikten sonra iki minderi birleştirmiş ve onların üzerine yatarak bir ayağını dizine atarken ellerini de başı arkasında birleştirerek başına destek olmuştu. 

Uzun zamandır böyle duruyor, tavanı izliyor ve sessizliği dinliyordu. Ama yattığından beri içeride olduğunu bildiği Yoongi'nin varlığıyla içinde kıpırdanan bir şeylere dur diyemiyordu. 

Üç gün mü yoksa dört gün mü olduğundan emin değildi fakat bu kadar uzun zamandır düşündüğü onca şeyden sonra aklına gelen bazı şeylerden dolayı hem aydınlanmış hissediyor hem de bunu aklında geri plana atmaya çalışsa bile yine de kendini belli etmeye hevesli görünen şeyden sanıyordu ki emindi artık. 

''Tanrım, neden böyle oldu?'' Düşündükçe artan ve birbirine karışan fikirleri, bu fikirlerle birlikte karnında hissettiği garip duygu ve bu duyguların hoşuna gitmesi ile kalbinin hızlı atışı nedeniyle ne yapacağını bilemiyordu. Sesli bir şekilde söylendikten sonra kendine inanamıyormuş gibi hissettiğinden iki eliyle de yüzünü kapama ihtiyacı duymuştu. Yalandan ağlama taklidi yaparak ayaklarını yere vurmuş, aklında fink atan şeyler ve gözü önünde beliren yüzden dolayı içinin yandığını hissediyordu. Kavruluyordu sanki, onun diğer odada olduğunu bilmek, varlığının gerçek olduğunu bilmek, onu hissetmek, saçlarına dokunmak, elini tutmak ve...

Ah, hayır. Bunu düşünmeyecekti, artık değil. Yerinde doğruldu ve başını iki yana sallarken ağrıyan belini rahatlaması için çıtlattı. Ardından bir bardak su daha içse rahatlayacağını düşündü. Masada duran bardağını almak üzere uzandığında diğer bardağı fark edince ise duraksamıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra iki bardağı da aldı ve odanın diğer tarafına giderek onları tezgaha koydu, kendi bardağına su doldurdu ve içindeki ateşi söndürecekmiş gibi onu bir dikişte içiverdi. Ellerini tezgaha dayamadan önce ağzını silmişti ve birkaç dakika orada dikildikten sonra eski yerine geri dönmüştü. 

''Düşünmek için daha önemli meselelerim var,'' diyerek kendine bir hatırlatma yaptı. Kral diye bir gerçek vardı. Şimdi onu nasıl daha kolay öldürebilirler bunu düşünmeliydi. Planlarında küçük bir değişiklik yapmaları gerekiyordu çünkü. 

Bir kağıt, fırça ve mürekkep çıkarıp masaya koydu. Aklındakileri yazıya dökmesi çok daha iyi oluyordu çünkü hem artı bir şeyler ekleyebiliyor hem de bir pürüz çıktığında bunu kolayca düzeltebiliyordu. Orada oturdu, dikkatlice mürekkebin kağıdı kirletmesine izin verdi ve birkaç saatin nasıl geçtiğini anlayamadı bile. Odanın içi bile kararmaya başlamıştı fakat zihnindekilere öyle bir odaklanmıştı ki bunu fark etmedi. 

Onu bu transtan çıkaran şey hafifçe vurulmuş olmasına rağmen saatlerce sessizliğin ortasında bulunduğundan tıklatılan kapının ona korkutucu gelen tınısı olmuştu. Elindeki fırçayı durdurup hızla başını kaldırmış kapıya bakarken kimin gelmiş olabileceğini düşündüğü sırada aklına Neva geldi. 

Fırçayı mürekkep şişesinin yanına bıraktı ve ayağa kalktı. Sessizce kapıya yürürken kapının ardında duyulan kadın sesiyle rahatladığını hissetmişti. Neva gelmişti. 

Daechwita | yoonkook ✓Where stories live. Discover now