Özel Biri

6.6K 489 618
                                    

Merhaba, yazdığım en UZUN bölüm oldu sanırım. Tamı tamına 18 sayfa. Bunun şerefine sizlerden de OYlarınızı istiyorum.😍 Bu bölüm de epeyce Defne-Anıl ve Doğu sahneleri var. Hatta Doruk ve Naz'dan biraz daha fazla. Umarım hoşunuza gider. 🙏🏻

Sınavdan çıkan öğrenci arkadaşlarımı da öpüyor, yarın ki sınav içinde güzel bir sınav geçirmelerini diliyorum.. 

DİĞER YENİ BÖLÜM ay sonu yoğunluğu sebebiyle 10 TEMMUZ CUMA gelecek. Keyifli okumalar..

💕💕💕💕💕💕

Güneş'in kavrukluğu yüzüne vururken bu sabah koşup koşmayacağından emin değildi aslında Defne. Ancak ona kızıp kendini bu hoşluktan mahrum bırakması da haksızlık olurdu. Hem bazı şeyleri çabuk aşması lazımdı. Sonsuza kadar ondan kaçamazdı. Dün gece abisinin söyledikleri onu bir güzel sarsarak kendine getirmişti doğrusu. Anıl'ın ona ilgi duyabileceğini düşünmesi manasızdı zaten. O yüzden ona karşı hissettiklerini kendi içinde yaşamalı ya da bir şekilde yok etmeliydi. Bunu da ondan kaçarak yapamazdı. Aksine üstüne giderek unutmak daha iyi olurdu. Öteki türlüsü daha çok acıtacaktı onu. 

Telefonuna gelen whatsApp bildirimiyle hızını düşürüp açtı. 

Gönderen: Anıl

"10 dakika sonra yanındayım."

Bu gecesi boş geçmişti sanırım, vaktinde burada olacağına göre. Abisi ne demişti, birkaç gece kimseyle görüşmezdi demek.. Başını salladı. Böyle yaparsa da olmayacaktı. O yüzden kendini yeniden koşmaya verdi. On dakika sonra dediği gibi onu karşısında buldu. Yüzündeki gülümseme.. Tamam, bu unutma işi sandığından da zor olacaktı demek. Çok sinir bozucuydu Allah kahretsin ki. 

Ona gülümsemek için kendini zorladı. "Günaydın."

"İyi misin? Yüzün çok solgun duruyor." diyerek elini yüzüne doğru uzattı Anıl. Yanaklarındaki beyazlığı sevmemişti. Hasta mıydı?

Defne bu hareket karşısında şaşırsa da yüzünü geri çekerek onunla arasına mesafe koydu. "Hayır, iyiyim. Hadi."

Onun gelmesini beklemeden koşmaya başladı. O da yanına geldi. Etrafları çok kalabalık değildi. Düne kıyasla bir tık erken bir saatte koşuyorlardı. Bu sabah onun rahatlıkla yatağından kalkıp yanına geldiği belliydi. Bu çok sinir bozucu bir düşünceydi. Onu ve bir kadını düşünmek işkenceden farksızdı ve haksızlığın en büyüğü de kendineydi. 

"Her zaman bu kadar hızlı mı koşarsın yoksa bu beni geride bırakmak için gösterdiğin bir çabamı?"

"Senin için hiçbir şey yapmıyorum, merak etme."

Anıl'ın kaşları çatıldı. Aslında ona takılmaktı amacı ama hoş bir karşılık almamıştı. Pek iyi bir gün başlangıcı yapmamıştı galiba. O yüzden üstelemedi. O tatlı gülümsemesini yüzüne takındı yeniden. Tüm agresifliğine rağmen sevimliydi ve onun yanında olmak hoştu. "Hiç koşulara katılmayı düşündün mü? Seni orada başarılı bir şekilde görebiliriz."

"Bilmem, aklıma gelmedi. Senin?"

" Aslında yakın zamanda varsa katılırım. Bir bakacağım. Sen de ister misin?"

"Koşu benim için bir hoşluk olarak kalsa daha iyi. Daha ciddi şeyler düşünmüyorum."

"Koşmanın ciddi bir yanı yok ki. Maksat sınırlarını zorlamak ve eğlenmek."

"Sen her sınırlarını zorladığında eğlenir misin?"

"Ya sen?" diye sordu Anıl da ona. "Sınırlarını zorlar mısın?"

Dost AteşiWhere stories live. Discover now