39. Bölüm: Geri Dönüş

13.1K 819 70
                                    



Ben geldim 😋 beni anlayışla bekleyen tüm okurlarıma armağanımdır bu bölüm sizleri seviyorum canlarım. Hatalarım olduysa affola ayrıca kelimleri bazen telefonum kendi düzletiyor yazım yanlışlarına takılmamız tarafımca rica olunur 😂 iyi geceler sabah gözlerinizi bölümle açarsınız artık❤️







Hayat öyle garip bir düzene sahipti ki önümüze çıkardığı her engel bize zul gelirken aslında o engellerin bize baş koyduğumuz hedefe ulaşmada kattığı hızı göremiyorduk. Öyle olmamış mıydı Diyar içinde ? Genç kız o öğlen sağlık ocağına yaralı ölmek üzere getirilen adamı ona hep zul olarak görmemiş miydi ? Kaçmıştı , ondan kurtulmak için elinden ne geldiyse yapmamış mıydı? Yapmıştı ! Peki ne olmuştu sonra ? Ondan kaçmak için kullandığı her yol her kapı gene o yaralı adama çıkmıştı. Şimdi ise yorgundu kaçamayacak kadar hem de ... İçinden de gelmiyordu esasen gölgesinde dinlenebileceği kocaman bir çınar varken ne diye kendini paralayacaktı ki ? Yalnız uyandığı yatakta sarıldığı yorganların arasında istemsizce gülümserken bunları düşünüyordu. Kocasının ıslık sesi hafif Aralık kapıdan taze ekmek kokusuyla karışmış hem kulaklarına hem burnuna ziyafet çektiriyordu. Böyle olsa gerek dedi kendi kendine. Birisine ait olmak , Alparslan'ın kadını olmak böyle olsa gerekti. Yeryüzünün son kalan varisi gibi hissettiriyordu dün geceden beri Alparslan ona. Şikayeti asla yoktu. Öyle çok zaman olmuştu ki birileri tarafından elenip belenmeyeli ilgi görmeyeli. Bir günden bir güne ne kadınlığını bilmişti , ne çocukluğunu. O bilmezdi mesela babaları tarafından sevilen kızların asla başka bir erkeğe ihtiyaç duymadıklarını. Ya da anneleri tarafından nazlanılıp dünyaya hükmedeceğini sanan kızların duygularını. Onun tek bildiği hatta en iyi bildiği şey elinde son kalanlar için savaşmaktı. Bugüne kadar elinde neyi varsa bedelini ödemişti. Gençliğini çocukluğunu vermişti ama ödemişti bedelini. Şimdi ise Alparslan ona altın tepside sunulan bir nimetti. Tutma omuzlarında dünyanın yükünü bırak birazını bana diyordu o kara gözleriyle her baktığında. Oysa Diyar çoktan yüklemişti gam yükünü kocasına... Bu kadar tembellik yeter diye düşünüp yattığı yatakta doğrulup gerindi. Öyle güzel ve dinlendirici bir uyku çekmişti ki vücudu hiç olmadığı kadar zindeydi. Çıplak vücuduna çarşafı sarıp duvarla bir olan dolabın karşısına geçti. Alparslan'ın gömleklerinden birini hızlıca üzerine geçirip düğmelerini ilikledi. Aynalı dolapta yansımasıyla yüz yüze geldiğinde yüzündeki aptal gülümsemeyi silmek istese de başaramamıştı. Hep o dizilerde filmlerde gördüğü sahnelerden birisini yaşıyordu sanki. Beraber geçirilen gecenin arkasından genç kız adamın gömleklerinden birini giyer ortalıkta gezinirdi arsız arsız. Şimdi kendisi de o arsız kızlardan birisi olmuştu. Paytak adımlarla yatak odasını terk edip Alparslan'ın tembel ıslık sesinin geldiği yere doğru ilerledi. Kocası banyoda her sabahki ritüellerini gerçekleştiriyordu. Yeni duştan çıktığının belirtisi olan her an belinden düşecek gibi duran havlusuyla ayna karşısına geçmişti. Diyar banyoyu saran tıraş köpüğü kokusuyla ve Alparslan'ın temiz yüzüyle yeni tıraş olduğunu anlamıştı. Ense kökündeki saçlara nasıl bir garezi vardı bilmiyordu Alparslan'ın her sabah yaptığı gibi ensesini köpüklemiş aynadaki yansımasına bakarak ensesindeki yeni çıkan saçları temizliyordu. Aynadan göz göze geldiklerinde Alparslan ona bir süre bakmış sonra ;

"Günaydın." demişti.

"Günaydın, yardım lazım mı?"

Genç adam kapı ağzında duran karısının kolundan tutup onu kendine çektiğinde karısının minik elleri çıplak göğsünü bulmuştu.

"Hangi konuda ?"

Üzerinde onun gömleğiyle çıplak bacaklarıyla bir de onun izlerini taşıyan bedeliyle bu kadın afetti. Cennetten düşen huriydi.

"Bilmem..." yamaklarına al düşse de utançtan kocasıyla aşık atmaktan geri kalmıyordu asla.

"...belki ben tamamlayabilirim yani...ensen için ."

Yüreğimdeki Kan İzi ❄️ #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin