Dream

6.9K 450 145
                                    

İyi okumalar 😘

"Patron, bay Rogers boğuluyor."

Elvin anında yerinden kalkıp aşağı inmeye başladı. Herkes de peşine düştü. Elvin müdahale odasına yaklaşırken bağırdı.
"Hiçbiriniz içeri giremezsiniz!" Elvin içeri girip kapıyı kapattığında herkes kapının önünde birbirine baktı. Bunun ne demek olduğunu bilmiyorlardı. Elvin ise gülümsemesini gizlemeden alelacele bir eldiven takıp solunum cihazını Steve'in burnundan çıkardı. Solunum cihazı takılıyken hasta kendisi de nefes almaya başlarsa boğuluyordu.

Steve'in nefesleri normale dönünce diğer değerlerini kontrol etti. Sonra herkesi daha fazla merakta bırakmamak için dışarı çıktı. Herkes kireç gibi olmuş yüzüyle ona bakıyordu.
"Sakin olun. Bu iyi bir şey. Solunum cihazına ihtiyacı kalmadı. Artık kendi nefes alabiliyor."

Ama herkes Steve'in aksine nefes almayı unutmuş gibi derin derin nefesler almaya başladı.
"Onu görebilir miyiz?"
"Üzgünüm Bucky. Steril olmasına çok dikkat etsem de burası bir hastene değil. Steve'i riske atamam." Bucky üzgünce kafa salladı. Hep birlikte az önce neredeyse uçarak indikleri merdivenleri çıkmaya başladılar.

Tony aklına yeni gelmiş gibi sordu.
"Sen yapay zekanı mı güncelledin?"
"Evet Tonyciğim. Hem de seninkilerden daha gelişmiş olduğuna bahse girerim." Tony ona göz devirdi. Tekrar salona döndüklerinde Fury, yarın görüşeceklerini söyleyip çıktı. Herkesin dinlenmesi gerektiğinin farkında olan Elvin konuştu.

"İki misafir odası var. Biri bu katta, diğeri üst katta. Beyler ikişerli olarak birlikte kalacaksınız. Kızlar siz de benim odamı alın." Nat kaşlarını çattı.
"Sen nerede kalacaksın?"
"Ben uyumayacağım. Steve'i ara ara kontrol etmem ve ilaçlarını vermem gerekiyor." Herkes onaylayınca Elvin onlara odasını gösterdi. Beylere Bruce'un onda kalan kıyafetlerini verip kızlara da kendi dolabından istediklerini alabileceğini söyledi.

Ortalıkta kimse kalmayınca Elvin salona kuruldu ve son yaptığı araştırmasına devam etti. Kolundaki kendi yaptığı akıllı saatinden sürekli Steve'in değerlerine bakmasına rağmen sabaha kadar belli aralıklarla Steve'in yanına inmeyi ihmal etmedi.

Sabaha karşı saat 5'te Steve gözlerini açtı. Ama kendinde değildi. Elvin Steve'in uzamış saçlarını eliyle arkaya atarken ona gülümsedi. Steve'in yüzünde de tatlı bir gülümseme vardı. Steve tekrar uyuyunca Elvin kendine engel olamadı ve tüy kadar hafif dokunuşlarla Steve'in yüzünü okşadı. Steve memnun bir mırıltı çıkartıp yüzünü genç kadının eline yasladı. Elvin kıkırdayıp o iyice uykusuna dalana dek orada kaldı.

Sabah erkenden Avengers yola çıkmak üzere hazırlanmaya başladı. Veda vakti geldiğinde hepsi Elvin'e sarıldı.
"Daha sık görüşelim bebeğim." Elvin güldü.
"Olur Tonyciğim." Nat ve Elvin sarıldıklarında Elvin, onun kulağına fısıldadı.
"Abime iyi bak." Nat gülümseyip göz kırptı. Nat ve Bruce ona hiçbir şey söylememesine rağmen Elvin tabiki anlamıştı. En son abi kardeş sıkıca sarılıp veda ettiler.

Onlar gidince Elvin Steve'in yanına indi. Onun uyandığını ve etrafına tuhaf tuhaf baktığını görünce güldü.
"Günaydın bay Rogers. Sonunda kendinize geldiniz demek?" Steve başta şaşırdı. Dün gece Elvin'in onun yüzünü okşadığını hatırlıyordu. Ama rüya gördüğünü sanıyordu. Uyandığında rüyasındaki o güzel kadını görmeyi beklemiyordu.

"Günaydın. Neredeyim ben?" Elvin omuz silkti.
"Benim evimde." Steve'in kaşları çatıldı. Elvin güldü.
"Ben, Elvin Banner. Bruce'un kardeşiyim. Dün tuzağa düşürülmüşsünüz. Gidecek bir yeriniz yoktu. Buraya geldiler. Ama halletmesi gereken işleri olduğu için bu sabah seni bana emanet edip ayrıldılar."
"Banner'ın kardeşi mi varmış?" Elvin kafa salladı.

Steve'i kontrol etmek için yaklaştı. Elindeki ışığı önce sol, sonra sağ gözüne tutup göz reflekslerine baktı. Sonra Steve'den dilini çıkarmasını isteyip rutin kontrolünü yaptı.
"Beni sen mi ameliyat ettin?"
"Evet."
"Teşekkür ederim. Sana borçluyum." Elvin göz devirdi. Steve ise onun ne kadar tatlı olduğunu düşündü.

"Borçlu falan değilsin. Benim görevim bu."
"Ne zaman buradan kalkabilirim Elvin?"
"Bugün de buradasın. Yarın seni özel odaya alabilirim. Yani evin diğer odalarına falan." Steve güldü.
"Şimdi ben yukarı çıkıp sana yiyecek ve giyecek bir şeyler getireceğim. Önce bir şeyler yersin, sonra seni giydiririz."

Elvin cevap beklemeden yukarı çıktı. Steve ise memnuniyetle yerine yayıldı. Hasta yatağında yatmak Steve Rogers'a göre değildi. Ama yukarıdaki güzel doktor, Steve'e her şeyi yaptırabilirdi.

Elvin önce abisine Steve'in uyandığına dair bir mesaj attı. Sonra Steve için hafif bir kahvaltı hazırladı. Abisinin temiz kıyafetlerini de alıp aşağı indi. Steve doğrulmak isteyince Elvin karşı çıktı.
"Yarana dikkat etmen lazım. Kalkma." Elvin yatağı kumanda yardımıyla dikleştirip kendine bir sandalye çekti ve Steve'e kahvaltısını yedirmeye başladı.

"Teşekkür ederim. Eline sağlık."
"Afiyet olsun." Elvin tepsiyi kenara bırakıp kıyafetlere uzandı.
"Kendim giyerim Elvin."
"Dikişlerin çok yeni giyemezsin." Elvin elindeki tişörtü Steve'in kafasından geçirdi. Steve de yardımcı olup kollarını giydi. Sonra eşofmanı da giydiler. Steve'in yanaklarını kızarmaya başladı. Elvin onun bu haline gülmek istese de daha çok kızaracağını düşünüp gülmedi.

Aslında Elvin evine gelen hastalarıyla böyle ilgilenmiyordu. Sadece tıbbi açıdan yapılması gerekeni yapıyor ve sonrasına karışmıyordu. Ama Kaptan Amerika burada olunca ilgilenmek istemişti.

"Elvin, gerçekten burada kalmam gerekiyor mu? Seni de burada tutuyorum. Yukarıda kalsam olmaz mı?" Elvin bir süre düşündü. Aslında enfeksiyon riski geçmişti. Ve Steve bir süper asker olduğu için iyileşme hızı normal insanlara oranla oldukça yüksekti. Yani çıkmasında bir sakınca yoktu.
"Serumunu alıp çıkabiliriz." Steve gülerek serum demirini aldı ve Elvin'i takip etmeye başladı.

Üst kata çıktıklarında Elvin, Steve'i koltuğa yatırdı. Steve her ne kadar yatmak istemese de Elvin itiraz kabul edecek gibi durmuyordu.
"Bir şeyler içmek ister misin?"
"Kahve."
"Kahve dışında." Aynı anda söyledikleri şeye güldüler.
"Kahve içmene izin veremem Steve. Ama istersen bitki çayı yapabilirim." Steve kafa sallayınca Elvin mutfağa gidip bitki çayı demlemeye başladı.

Elvin ve Steve'in oturup saatlerce konuşacak vakti olmuştu. Birbirleriyle çok iyi anlaşmışlar, yıllardır tanışıyormuş gibi bir havaya bürünmüşlerdi. Steve yarın kuleye geri dönecekti. Avengers, Nick Fury'nin uzun uğraşları sonucu aklanmış, her şey normale dönmüştü. Buna karşın kamunun acımasız eleştirileri uzun bir süre daha devam edecek gibiydi.

Steve, dinleneceğini söyleyip misafir odasına geçeli bir saat oluyordu. Aslında Steve dinlenmek istemiyordu. Uzun süre oturmak, yatmak ona göre değildi. Ama bunun aksine Elvin'in izin vermeyeceğini biliyordu. Elvin onunla vakit geçirdiği için onun işlerine engel olduğunu düşünüyor, kendine kızıyordu. Bu yüzden dinleneceğini söyleyip odaya kapanmıştı. Elvin işleriyle rahatça ilgilenebilsin diye.

Ama canı o kadar sıkılmıştı ki artık odada duramıyordu. Kapıyı açıp yavaşça dışarı çıktı. Solandaki koltukta bilgisayar başında uyuyakalmış Elvin'i görünce gülümsedi. Yaklaşıp genç kadını yakından inceledi. Oldukça güzel bir yüzü vardı. Bu yüze her baktığında Steve'in aklına rüyası geliyordu. Yani rüya sandığı gerçek.

Steve koltuk battaniyesini kadının üzerine örttü ve karşısındaki koltuğa yerleşti. Elvin'in verdiği ağrı kesiciler sayesinde ağrısı yoktu ama oturup kalkarken dikişleri kendini belli ediyor, hareketini kısıtlıyordu. Bir süre sonra Steve de olduğu koltukta rüyasında gördüğü kadını izlerken uyuyakaldı.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın😘

Doctor/ Rogers(Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu