~15~

2.1K 202 50
                                    

"Sikik kol. Bu kadar ağrımamam gerek ya."

Aynadan koluma bakmaya çalışıyordum. Ve bakmama göre o lazer çizmemiş aq deşmiş. Vadi var kolumda.

"Ya senin gibi kolun. Ulan adrenali şimdi mi azalırsın. Biraz daha duraydın ağrı olmasaydı. Sabah başlayaydın mesela uyandığımda. Ama yok Lena delirsin."

Evet salak gibi yaramlada tartıştım. Harikayım ya.

İç çektim. Sol elimle dikiş dikicem aman ne iyi. En azından sardığım bandana tampon görevi görmüş.

Odama geri gittim. Sandalyeme oturdum.

"Friday bana ilkyardım çantası lazım. Nerden bulabilirim acaba?"

"Spor salonunun karşısındaki dolapta Helena."

"Teşekkürler."

Ayağa kalktım ve kapşonlumu üstüme giyip gittip hızlıca oraya. Dolabı zorda olsa bulup açtım.

"Acı verici süreç zamanı."

Diye kendi kendime konuşurup çantayı tam alıcakken arkamdan bir ses geldi.

"Burda ne yapıyorsun?"

Korkuyla arkamı döndüm. Elinde sekreterlik dosyasıyla bir Happy beni karşıladı.

"Hi-hiç. Merak ettim bakiyim dedim."

Kaşlarını havaya kaldırdı. Daha sonra koluma baktı.

"Ne oldu sana?"

Yutkundum. Yalan uydurma modunu açam bi idk. He açtım.

"Hiçbir şey yok."

"Emin misin?"

"Evet. Biraz garip bir şey sonucu orası kirlendi boya ile. Her neyse. Sonra görüşürüz."

Hemen koşarak odama geri gittim. Odamın kapısını kitledim. Çanta yalan oldu. Derin bir nefes alıp yatağa attım kendimi.

Sabaha kadar dayanmam gerek. Sabah erken çıkıp evime gidebilirim. Bir süre orda işimi halletmem gerek. Tony ile muhattap olmamak en iyisi şu an zaten. Ama kesin benim her yaptığım şeyi takip edicek. Bunu çözerim zor da olsa. Telefonu aldım.

"Görüşürüz Friday. Bir süre geçmişteki beni görüceksin."

İki gün önceki kayıtlarımı bugünün kayıtların yerine koydum. Çantamı aldım ve kıyafetlerimi koydum. Bilgisayarım önceden ceza aldığımdan geri gönderilmişti zaten. Sadece kıyafet çantam ve okul çantam gidicekti. Hazırlayıp bir kenara koydum. Kolumdaki bezi yenileyip geri yattım. Tavana baktım.

"Bir süre yokum. Odama iyi bak."

********

Kapıyı açtım ve gülümseyerek etrafa baktım.

"Evim evim güzel evim."

Kapıyı kapattım. İçerdeki eşyalara baktım.

"Büyük temizlik zamanı."

Uzun süren temizlikten sonra bilgisayarın başına geçtim ve evin yakınlarındaki kameraları hallettim. Daha sonra değişiklik olsun diye çin yemeği sipariş ettim.

"Okula gitmeme günü ilan ediyorum. Asla üşengeçlikten değil."

Beklerken yemeyiğimi, kahfemi içerek videoya çektiğim ağnı izliyordum. Adama sövüp bir yandan örümceğimi de övüyordum. Evet ikisi birden.

Kapı çalınca elimdeki bardağı bıraktım ve videomu durdurdum. Ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Açmamla gözlerim büyüdü.

"Örümcek Adam..."

Ama başka kostümlü hali. Gözlerimi ovaladım ve tekrar baktım.

"Kafeinin böyke bir etkisi varsa daha çok içmeliyim."

Başını iki yana salladı. Sonra içeri bir bakış attı. İçeriyi göstererek.

"Girebilir miyim?"

Başımı aşağa yukarı sallayıp kapıdan çekildim. İçeri yol aldı. Kapıyı kapadım. Kendi kendime sakin olmamı söylüyordum. Peşinden yol aldım. Koltuğa oturmuş bilgisayara bakıyordu.

"Bir şey içer misin?"

Başını iki yana salladı. Ben dönen sandalyeme oturdum ve ona baktım. Zar zor konuşarak.

"Garip kostümlü Örümcek Adam'ın kapımı çalma nedeni nedir?"

Ben camdan gelmesini bekliyordum. Ne havalı olurdu. Off keşke öyle olaydı.

"Imm sadece küçük bir yardım için gelmiştim. Sonuçta aynı taraftayız."

Başımı aşağı yukarı salladım. BENDEN YARDIM İSTİYOR. AĞAĞAĞA. CENNETİN EFENDİSİ ÜÇ DİLEĞİMDEN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ. (Yazar: Bir animeye göndermedir bu. Bulan özele gelip bana desin benden ona spoi bilgisi)

"Sen de bunu araştırıyorsun. Senin sanal ortamda bilgilere sızman daha iyi. Ben o konularda iyi değilim pek. Bundan ötürü sana o Akbaba'nın kim olduğu konusunda yardım danışıcaktım. Sadece bu bilgi gerekli."

Biraz düşünür gibi yaptım. Beleşe yapmam. Nah yaparım beleşe. Cevabı gereken bazı sorular.

"Bunun karşılında bir şey yapıcaksın ama sanırım."

"Ah elimden geldiğince."

Sırıttım. Bilgisayara döndüm. Elimi klavyede gezdirirken.

"Bulduğumda sana çok önemli bir soru sorucam. Merak etme kimliğini değil. Onu açıklamazsın kesin."

Ekrandaki bakışlarımı ona çevirdim. Gülümsedim.

"Bulmam iki saniye aldı. Zaten bulmuştum."

Yanıma gelmesini işaret ettim. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Ay çok yakınımdağ. Huu belli etme Lena. Belli etme.

Ekrana ciddi bir şekilde bakıyordu. Ah Spaydim. Ekrana Akbaba'nın resmini açtım.

"Feribottaki olanları kamera kaydına almıştım. Şansıma orda adamın yüzünü buldum. Ve sonuçlar beni çok şaşırttı. Tanıdığım birisinim babası çıktı resmen."

"Tanıdığın?"

"Evet tanıdığım. Okulumuzda Liz diye bir kız var. O kızın babası."

"Ne? Bu-bu olamaz."

Ama oldu be eklem bacaklım. Bir sayfadan adamın bilgilerini açtım ve ona gösterdim.

"Bu da bilgileri."

Hepsine zor da olsa baktı. Sonra geri çekildi. Bir şey olmuştu. Keşke anlasam.

Bana baktı. İç çekti.

"Teşekkürler yardım için."

"Önemli değil. Ama şimdi benim isteğimde."

"Şey pekala. Söyle ne istiyorsun?"

"Stark kostümünü neden aldı?"

Baktı. Uzun süre baktı yüzüme. Sanki ezberlemeye çalışır gibi baktı. Daha sonra başını iki yana salladı.

"Üzgünüm Hacker Kız. Bunu söyleyemem."

Diyerek pencereden gitti. GELİRKEN YAPCAKTIN GİDERKEN DEĞİL SADECE.

*********

Örümcek Adam'ın evime gelmesinim üstünden üç gün geçmişti. Şu üç günde okula gitmemiştim. Üşendiğimden değil. Happy'nin okula gelip kontrol etmesinden. Ama bugün gittim. Çünki Happy'nin başına ufak bir dert açtım. Kargoları biraz karışıcak.

Dersi bezgince dinlerken çıkış zili çaldı. Peter bugün nedense tuhaftı. Hızlıca yanımdan ayrılmıştı. Bir şey dememiştim. Ben de okuldan belli etmeden kendimi çıkmıştım. Evime yol alırken bir ses beni durdurdu.

"Helena Livingstone!"

Yerimde durdum ve yavaşça arkama döndüm. O yüzü görmemle gözlerim büyüdü. Zar zor konuşarak.

"Ak-akbaba."

Hacker/Peter Parker (Bitti)Where stories live. Discover now