Lanet Gün

112 28 36
                                    

Medyada ki şarkı Beste'nin dinlediği ve mektupta gelen sözün sahibi olan şarkı.

Tuttmuş olduğum zarfın sağına soluna bakıyor, dikkatle inceliyordum. Ya içine çip boyutunda bir bomba yerleştirip beni ve odamı patlatmayı hedefliyorlarsa diye düşündükten birkaç saniye sonra beni öldürmek için kimsenin bu kadar zahmete girmeyeceği ve herhangi bir aksiyon dizisinde yaşamadığımı kendime hatırlatarak varsaymış olduğum bu imkansız ihtimali sonlandırdım. Her gece yatmadan önce izlediğim aksiyon filmlerine biraz ara versem fena olmazdı çünkü bir gün özel biri olduğum için bana haince kumpas kuracak toplulukların saldırı düzenleyeceği zaman yapacağım taktikleri düşünmekten vazgeçemiyordum. Her neyse sakin olmalıyım!

"Macera filmlerinin başrolünde değilsin Beste. Olmayacaksın da... Şimdi aç şu zarfı!"

Gerçekleri tekrarladıktan hemen sonra daha fazla uzatmadan zarfı açtım. İçinde bulunan katlanmış beyaz kağıdı çekerken hâlâ kalbimdeki küçük bir ses süper özel biri olduğumu ve beni kurtarmak için yaptıkları planın yazıldığını söylüyordu. Kağıdı açıp özenle yazılmış el yazısına şöyle bir baktım. Gayet normal görünüyordu. Ve böylece bir umut daha solmuş oldu. Canım hafifçe sıkılırlen sıkıca tutup satırları okumaya başladım.

Gülümsemeni gördüğümde gülümsediğimden, atarlı olsa bile bakışlarını görmek istediğimden ve yoluma bakmam gerekse bile sana bakmanın daha güzel olduğunu hissettiğimden beri ben ben değilim. Artık uzakta kalamam. Bugünden sonra Düşler Efsane'm,uzaktan bakamam.

Ve 'olsam bile kalabalıklar içinde yokluğun var eder iliklerimde hiçliği'...

Bu da neydi böyle? Ne demek uzakta kalamam? Düşler Efsanesi de ne? Bu bana mı yazılmış? Ayrıca en sevdiğim şarkının en sevdiği sözünü bana karşı kullanmanın hoşuma gideceğini bilecek kadar beni tanıyor muydu, yoksa sadece tesadüf mü? Kaşlarım hafifçe çatılırken daha fazla düşünmeyerek zarfı açıp dolabımdaki bir rafa rastgele koydum. Bana geldiğinden bile emin değildim. Yazan kişi evi falan karıştırmıştı herhalde. Her neyse...

   ☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️

1 hafta sonra...

Çevreye kısaca göz atıp etrafı şöyle bir süzdüm. Ortamın böylesine sessiz olması hoşuma gidiyordu. Her hafta sonu olduğu gibi bu hafta sonu da alışkanlığımdan ödün vermeyerek koşmak için parka gelmiştim. Erken saatlerinde gelme sebebim ise o küçük yaratıkların kulak delen çığlık seslerini duymamak içindi tabii. Her saatte burada koşuşturan veletler sabahları ortada olmuyordu  ve bende bu fırsatı kaçırmayarak hafta sonu sabahları koşmak için geliyordum. Pozisyonumu değiştirerek kafamı banka yaslarken aynı zamanda gevşeyerek ayaklarımı uzattım. Göz almayan bir şekilde parlayan gökyüzüne bakıyordum. Tek amacım buydu, bakmak. Uçsuz bucaksız mavilikleri süsleyen beyaz bulutlar güzel bir şölen sunuyordu gözler için.

Hareketsiz kaldığım on dakikanın sonunda "Tuzak kurmak için iyi bir yöntem," diyen bir ses duymamla kafamı yasladığım yerden kaldırmış bakışlarımı ise sesin sahibine çevirmiştim.

Birkaç saniye öylece bakmama rağmen ne demek istediğini anlamadığımı cevap vermememden dolayı fark ederek ayaklarımı işaret etti. Yolu kapatmış, geçen kişinin takılma ihtimali yaratan ayaklarımı. Omuz silkerken rahatlığımdan ödün vermedim. Biri takılıp düşerse bu düşen kişinin problemi olurdu. Yani beni ilgilendiren bir şey yok.

Yakamoz GüzeliOnde histórias criam vida. Descubra agora