Küçük Yardımlar, Büyük Sırlar

57 13 22
                                    

"Çevik biri olmadığını yarış yaptığımız gün anlamıştım ama doğrusu bu kadarını da beklemiyordum."

Eve çoktan gelmiş açık olan pencerenin önünde durmuşken Toka Manyak'ının bir an önce içeri girmek yerine zamanımızı kendince benimle dalga geçerek harcamasını bıkkınlıkla izliyordum. Uğraşacak bir şey bulduğundan mıdır bilmem ama keyfinin oldukça yerinde olduğunu düşünmeme sebep olacak kadar sırıtırıp olur olmadık her şeye gülüyordu. Bir mutlu bir üzgün halleri kafamı iyice karıştırıyordu.

Elini önümde sallamaya başlayan Eren ile daldığım yerden sıyrılıp gözlerini yüzüne sabitledim. "Değil mi Beste?"

"Hıh?"

"Bilerek yaptın."

"Neyi?"

"Buraya çıkamıyor olman imkansız."

Kaşlarımı hafifçe çatarken düşündüğü şeyin ciddi anlamda aptalca olduğunun farkında olmaması hayret etmeme sebep oldu. Ben niye bu tiple parka gidip çocuk avcılığı yapmaya çalışarak yardım dileniyor olabilirdim ki? Tam bunları söylemek amacıyla ağzımı açmıştım ki sırıtan yüz ifadesini görünce bunu benimle alay etmek için söylediğini anlamam saniye almadı."Sanki pencere yerdeymişte ben çıkamıyormuş gibi davranma. Yüksekte olmazsa biz de çıkardık herhalde."

"Sen buna yüksek mi diyorsun?" Gülerek burnunu kırıştırdı. Bu hareketi oldukça tatlı gözükmesine neden olsa bile alaycı cümleleri bunu kapatarak durumu nötrleştirmişti. "Biri duysa aramızda dağlar var sanacak."

"Yok mu?" Dikkatle bakarak söylediği cümleye güldüm. Gerçekten güldüm. Ama o ciddiyetle bakıyordu.

"İki üç santimin havasını atman gülünç."

Öyle gök delene kaçak kat çıkacak kadar uzun değildi. Ortalama bir boyu vardı ve dediğim gibi birkaç santimden fazla fark yoktu. Nefesini verirken gözlerini üzerimden çekip pencereye yöneldi. Kendi kendine bir şeyler mırıldansa da söylendiğini düşünürerek onu dinleme zahmetine girmedim. Ellerini açık olan pencerenin önündeki mermere koyup bedenin yukarı doğru çekmeye başladı. Kasılan kollarından yardım alarak içeri zıplayacak kadar havaya kalktığında bir ayağını boşluktan içeri savurdu. Ve vücudunun geri kalanını da odaya soktu.Önüne düşen saçlarını düzelttikten sonra tüm dişlerini göstere göstere sırıtmaya başladı.

"Belki iki üç santimin havasını atmayı bırakıp çevikliğimin havasını atmaya başlamalıyım, ha?"

Ölümcül bakışlarımı atmaya geçiş yapıyordum ki pencerenin önünde ayrılınca laf dalaşına girmek yerine beni bir an önce içeri almayı akıl edebildiğini anlamam zor olmamıştı ama onun bunu düşünmesi ilginçti. Pekâlâ, zeki bir çocuk gibi duruyordu ama dalga geçme fırsatını kaçırması tuhaftı.

Düşüncelerimle boğuştuğum birkaç dakikanın bitiminde, açmış olduğu kapıya yaslanmış öylece beni bekleyen bir adet Toka Manyak'ıyla karşılaşmam zaten beklendik bir şey olduğu için şaşırmadım. Daha fazla oyalanıp zaman harcamak istemediğim için hiçbir şey söylemeden koşarak salona doğru adımladım. Televizyonu ve klimayı acele ile kapattığımda sonunda rahatlayarak bir nefes vermeyi başarmıştım. Eh, durum okkalı bir faturadan daha az okkalı bir faturaya düşmüştü sonuçta.

Peşimden gelmiş olan Toka Manyak'ı yüzünü buruşturarak salonun ortasında, tam karşımda durdu."Bana bunun evin doğal kokusu olduğunu söyleme."

Söylenilen cümleyi işittiğim an, sanki koku alma işlevinini unutmuş burnum görevini hatırlayarak tekrar hayata geçiş yapmış ve duyularımın çalışma tuşuna basmıştı. Salonu kaplamış olan kötü koku kusma hissiyatı yaratacak kadar yoğundu ama en azından saatlerdir çalışan klima sayesindedir soğuktu diye kendimi teselli etsemde bu nimet bile kokuyu körertecek kadar geçerli değildi. Hem yaptığım birkaç çeşit yiyeceğin kokusu hem de herhangi bir pencerenin açık bırakılmadığından dolayı odaya hücum eden havasızlık birleşince güzel kokmasını beklemek pek mantıklı olmazdı ama bu kadarı da pes yani dedirtirdi.

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Nov 12, 2021 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

Yakamoz GüzeliOnde histórias criam vida. Descubra agora