47- A&A Öz irade

3.2K 286 141
                                    


...

Seelaam :)

Bu hikâye de sormadığımı farkettiğim bir şey soracağım
şimdi size;

Bölüme başlamadan önce,
Hikâyenin geneline
-kendi açınızdan-
10 üzerinden kaç puan verirsiniz?

Değerlendirmenizi merak ediyorum. :)

Buyursunlar...

☆☆☆☆☆

°°°

"Yani biz şimdi vatan için çalışıyoruz ama devletin bundan haberi yok. Öyle mi?", diye sordum.

Kafam iyice allak bullak olmuştu... işin ucu nereye gidip dayanacaktı hiçbir fikrim yoktu artık... Ne düşündüysem başka bir şey çıkıyordu altından. Hâlâ hiçbir şey net değildi... Ama net olan bir şey vardı ki ben bugün, bu odadan, birçok konuyu anlayarak çıkacaktım...

"Hayır.", diye cevap verdi keskin bir dille Davud. "Sizler 18 yaşınıza girmek üzereyken, bizler senelerdir el altından yürüttüğümüz faaliyetleri yavaş yavaş arttırmaya başlamıştık. Ve bu elbette birilerinin dikkatini de çekmeye başlamıştı. Yeniden bir yapılanma oluştuğuna dair düşman da şüphelenmeye başladı, dost da... Büyük bir firmanın, -herkesin sıradan bir reklam diye izlediği- televizyona verdiği reklamla bize ilettiği mesajın tarafımıza ulaştırılmasıyla birlikte, Asım'ın adamı Ali, perdenin arkasından çıkıp yeniden görüşmelere başladı!"

Asım bey söze devam etti, "Geçmişte yaptığımız hatayı yapmadık bu sefer. Ali sadece bana ulaşabilirdi ve sadece benim yerimi biliyordu. Eğittiğim o 4 delikanlı nerede onu bile bilmiyordu. Durumun ciddiyetinin farkında olduğu için, bir gün olsun sormadı bile... Benim ailem yoktu. Kimsem yoktu. Beni kimseyle tehdit edemezlerdi! Ali ifşa olup yakalansa bile ulaşabilecekleri tek kişi ben olacaktım öldürmek için... Benim kuyruğumdan tutabilecekleri tek şey bayraktı. Zaten o bayrak uğruna da konuşmaz, ölürdüm sonunda."

"Allah'tan öyle olmadı.", dedi Davud. "Ali'nin birkaç yıl süren görüşmeleri sonucunda, devlet erkanından, emniyetten, askeriyeden ve birkaç iş insanından destekle, siz üçünüz ve diğer 4 yiğitle birlikte bir kez daha resmi ama kayıtsız bir şekilde harekete geçtik. Teçhizat, eksik, yenileme... Ne gerekiyorsa yeniden ayaklarımıza serildi! Çözülemeyen ya da çözülmesi gereken, gizli tutulması şart olan ne varsa bize devredilmeye başlandı."

"Sizlerin kim olduğunuzu yine de kimseye söylemedik. 'Sistem içinde sistem' şeklinde ilerledik hep. Yukardakiler de kim olduklarınızı öğrenmek konusunda ısrar etmedi durumun ciddiyetinin farkında oldukları için! Sizler de onların kim olduklarını bilmeyeceksiniz... Onların, sadece bir tek şartları vardı, yakalanmamamız!", dedi Asım bey. "Eğer yakalanırsak, kimse bizi tanımayacak, kimse sahiplenmeyecekti bu durumu. Belki sıradan bir mafya yaftası bile takılabilir, halkın gözünde kötülenebilirdik. Ama olması gereken de buydu. Diplomatik kurallar bunu gerektiriyordu. Hâlâ da gerektiriyor!"

"Peki ya Şeva?", diye sordu Alçin Şeva'ya bakarken...

"Şeva, öldürülen 7 kardeşimizden Onat Hablemitoğlu'nun eşi Fidan. 'Onat'ı bu uğurda kaybettiğini ve elinden ne geliyorsa yapmak istediğini, Onat'ın yarım bırakmak zorunda kaldığına kendisinin devam etmek istediğini, artık yaşamak için tek gayesinin ancak bu yol olacağını' ısrarla söylemesi ve samimiyeti üzerine o da aramıza katıldı. Siz sormadan ben söyleyeyim, Natan, istibarat grup komutanlığı subayı, rahmetli Hamit Ersever'in oğlu. Hepimiz 1 çocuk yetiştirme kararı verdiğimiz zaman, Hamit kulağından tuttuğu gibi getirip elime teslim etti Natan'ı. İzzet, o gün Natan oldu!"

YALVAÇ / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin