50- A&A Üniforma

3.3K 265 88
                                    


...

Seelaam :)


Buyursunlar...

☆☆☆☆☆

°°°

"Devam edecek misin peki?", diye sordu Ayda...

Sahiden...?

Hangisini seçmeliydim ben?

"Bilmiyorum!", dedim düşüncelere boğulup kalmak istemiyormuş gibi başımı sağa sola sallayarak. "Şu an bunun üzerine düşünmek istemiyorum."

"Peki.", dedi en sakin tonuyla. "O zaman ben çorbalarımızı koyayım.", deyip tezgaha yöneldi hızla.

Oturduğum yerden, orkideyi masanın kenarına doğru çekip önümü açtım ve Ayda'yı seyretmeye başladım ben de.

Çorba kaselerinin tam masaya konulduğu sırada bir kez daha çalan zilin sesini duyduk ve Ayda "Eğer bu seferki de başka bir renkte, başka bir çiçek değilse yemekler tam zamanında geldi.", dedi ve gamzelerinin yarısını yüzüne doldurup kapıyı açmak için hareketlenirken.

Mutfağa döner dönmez yemekleri paketinden çıkarıp özenle masaya yerleştirdiğinde, "Vavv...", dedim bunları beklemediğimi belli ederek. "Ben şöyle bol mezeli bir adana falan gelir diye bekliyordum. Ev yemekleri aklımın ucundan geçmemişti.", dediğim an kahkahası kulaklarıma doldu Ayda'nın.

"Onu da yiyeceğiz bir gün. Ama şimdi değil. Şimdi senin iyileşmen lazım ve bana yemek yaptırmadığına göre, yapılmışıyla idare edeceğiz.", dedi en sevimli haliyle. "Şimdi şu çorbanı içmeye başlayabilir misin artık? Sıcak içmen gerekiyor."

Kaşığı elime alıp çorbaya daldırırken, bir kez daha gülümsüyor olduğumu fark ederek yemeğe başladım...

°°°

Karnımın tamamen doyduğuna Ayda'yı çok zor ikna ettim. Elinden gelseydi eğer, kendi payına düşeni de zorla yedirecekti muhtemelen. "Çatlayacağım, yeter!", diyerek en sonunda isyan ettiğimi görüp mecburen pes etti ve benim olduğum yerden kalkmamı kesinlikle yasaklayarak bulaşık işini de hallettikten sonra oturma odasına geçtik beraber.

Yine aynı koltuğa uzanmamı sağlayıp, ayağımın altına koyduğu yastıklarla yine aynı mücadeleyi verdikten ve rahat olup olmadığımı bir kez de benim ağzımdan duyup teyit ettikten sonra, başarılı bir sonuca ulaşmanın vermiş olduğu zafer ifadesiyle süsledi yüzünü.

"Artık sen de bir duş alsan iyi olacak.", dediğimde beni duyar duymaz üzerini koklamaya başladı.

"Kötü mü kokuyorum?", dedi ani bir refleksle.

Hareketlerine keyiflenerek cevap verdim, "Hayır sevgilim, kötü kokmuyorsun."

"Neden 'Duş al.', dedin o zaman? Kötü kokuyorum demek ki. Neden daha önce söylemedin ki sen de? Hep de burnunun dibine dibine girdim bugün. Benim burnum alıştıysa demek, ben anlamadım. Ama zaten kötü kokuyorumdur kesin! Kaç gündür banyo yapmadım ki ben. Yapamadım yani. Çok mu kötü kokuyorum bak doğruyu söyle... Gerçi söylemezsin ki sen. Hem ne söyleyeceksin daha, duş almamı söyledin, daha bi'şey söylemene gerek yok ki hem değil mi? Ben hemen gideyim o zaman. Ama ne giyeceğim ki? Kıyafetlerimi de getirmedim. Getiremedik gerçiii her şey çok hızlı olunca kıyafetlerim de kaldı evde. Seninkileri de giymek istemediğimi söylemiştim. Ama şimdi durumlar farklı. Ama çıplak da dolaşamam. Ama banyo da yapmam lazım... Ben ne aaağyyyyğğ..........."

YALVAÇ / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin