48- A&A Sizi Seviyorum

3.3K 296 131
                                    


...

Seelaam


SiZi SEViYORUM.

Buyursunlar

☆☆☆☆☆

°°°

Odadan çıktığımız an, hepimizin kafası allak bullaktı... Diğer 4 kişi kimdi, bu zamana kadar neler yapmıştı, bundan sonra ne yapacaktık, ben bu işin neresinde olacaktım, ne karar verecektim, devam etmeli miydim...? Onlarca cevapsız soru beynimin içinde dolaşıp duruyordu...

Tam arabaya binip dış kapıya yöneliyorduk ki, tamamen aklımızdan çıkan şeyi hatırladım ve arabadan kamerayı alıp Davud'a uzattım. "Bunu izleseniz iyi olacak sanırım. Belki bilmediğiniz bir şeyler vardır içinde.", dedim yardımcı olabilme ihtimalini düşünerek.

Davud kamerayı benden alıp elinde evirip çevirirken, başını olumlu anlamda salladı... Sonra hepimize birden dönüp, işaret parmağını uyarır gibi sallarken, "Evlerinize gidin. Benden haber bekleyin... Yarından itibaren bir araya gelmeyin!", dedi son kez ve geldiğimiz arabayla, aynı şekilde uzaklaştık oradan.

4 dakika 34 saniye kimseden çıt çıkmadı arabanın içinde. Davud'a giderken dahi bu kadar karışık değildi kafalarımız.

Kendimizi kimsesiz zannederken şehit çocukları olduğumuzu öğrendik. Kiralık katil zannederken, devlet için çalıştığımızı öğrendik. 3 kişiyiz diye biliyorken, aslında 7 kişi olduğumuzu öğrendik. Biz başkalarına paravan kurarken, daha büyük bir paravanın içinde olduğumuzu fark ettik. Bizler gözden çıkarılabilir olduğumuz konusunda eminken, aslında bütün kuralların bizim yaşamamız için koyulduğunu anladık!

Bu işten hiçbir şekilde çıkışımız olmadığını, tek çıkış yolumuzun ölerek ayrılmak olduğunu, yaşayacağımız tek hayatın sadece bu olduğunu düşünürken; artık kendi isteğimizle ayrılabileceğimizi söylediler bize az önce.

Aklımızın ucundan dahi geçmeyen ihtimaller, kesinlik derecesinde hayatımıza enjekte edildi bir anda...

Hepimiz ayrı ayrı kendi düşüncelerimizde boğulurken, "Ne yapmayı düşünüyorsunuz?", diye sorarak arabanın içindeki sessizliği bozan Ayda oldu.

"Buna hemen karar veremem, aklım çok karışık!", dedi Algın.

"Aynen.", diyerek onu onayladı Alçin, "Gerçek adımın ne olduğunu, cevabını öğrenme şansım olmamasına rağmen defalarca düşünmüştüm biliyor musunuz? Kendime, 'ben olsaydım bunu koyardım' falan diye kaç kez isim koymuşumdur kim bilir... Şimdi gerçek anne babamın koyduğu, gerçek ismimi öğrenme şansım var ama sormaya korkuyorum.", dedi garip bir ses tonuyla...

Hepimizin dengesi bozulmuştu resmen...

"Neden korkasın ki?", diye sordu Ayda, "Defalarca düşündüğün şeyin gerçeğini öğrenmek ne kadar korkutucu olabilir ki?"

"Öyle değil!", dedi Alçin. "Benimkisi kendimce bir oyundu. Ama şimdi gerçek! Bu çok farklı oldu. Benim tanıdığım birilerinin tanıdığı bir ailem varmış..."

Alçin'in son cümlesinin ardından, bir kez daha sessizliğe büründük hepimiz. Üçümüz de aynı durumdaydık. Üçümüzün de öldürülmüş olsalar dahi, artık kim olduklarını, merak ettiklerimizi öğrenebileceğimiz anne ve babalarımız vardı. Bu çok garip bir duyguydu... Nereden geldiğinizi ve kim olduğunuzu bilmeden yaşamak bundan daha kolaydı sanırım... Ya da biz o şekilde öğrenerek büyüdüğümüz için bize öylesi daha kolay geliyordu!

YALVAÇ / GxGOnde histórias criam vida. Descubra agora