izle, dalıyorum

458 51 5
                                    

Arkamdan boynuma sardığı kollarını önümde kenetlemiş, başı omzuma yaslı öylece duruyordu. Bazen birkaç kelime ediyor, öldürüyordu beni. Ettiği her harfin canımı ne kadar yaktığından bihaber, teker teker acımasızca döküyordu dilindekileri. Gerçi herkes bihaberdi benden, ondan daha fazlasını bekleyemezdim.

Denizlerine düşen birkaç damlaya aldırış etmeden kaldık aynı pozisyonda. Ara sıra gündelik işlerimizden konuşurduk, gün içinde yaptıklarımızdan fakat yalandı hepsi. Ne o doğruyu söylüyordu, ne ben vazgeçiyordum yalandan. Biliyorduk, bilmez olur muyuz hiç. Umursamıyorduk yalnızca, yalandan kim ölmüştü.

Bazen resim çiziyorum derdim, şarkı yazıyorum ben de derdi. Gülüp geçerdik, söylemedik gerçekleri.

Bitiyor, ölüyor, yanıyor ve boğuluyorum. Hergün yapıyorum bunları.

Bazen öylece durup, kapatırdı gözlerini. Yaklaşmazdım böyle zamanlarda yanına düşünürdüm hep, yalnızlığa mı ihtiyacı vardı fakat anlıyordum şimdi, ihtiyacı olan yalnızlık değildi.

Sözlerine tezat olan fakat gözlerinin tamamen yansıttığı çocuk kalbi, küçücük ve narin ama pek çok yara bulunduruyor içinde. Yüzüne bakınca görüyorsunuz yüreğini, ne çok acısı var, ne kadar da derine saplanmış can kırıkları. Gülüyor, öyle güzel gülüyor ki bir anlığına inanacağım iyi olduğuna.

Güldüğünde kapatıyorum gözlerimi, sakın beğenmediğimi düşünme tanrının yeryüzüne en büyük armağanı olan gülümsemeni. Tüm nefeslerimi veririm güldüğün bir saniye için fakat sorun şu ki benim güzel gülüşlü derin denizim, kanmak istemiyorum gülüşüne. Nasılsan öyle bileyim seni.

Parmak uçları ile tişörtümü hafif sıyırıp sırtıma bastırdı dudaklarını. Titrememek için boynuma sarılı ellerine tutundum. Acizlik. Senin etkinden, sana sığınarak kurtulmaya çalışıyorum.

Titrememek için yaptığımı fark ettiğinde, dünyamı bahşediyor bana. Gülüyor, dünyanın en güzel, en naif sesi ile birlikte.

Nefesi işliyor tenime, bu ne güzel bir eziyet. Eziliyor tenim, dokunmadan başarıyor bunu. Birde dokunsa, kasılan mideme hakim olmaya çalışsam, kesilen nefesime kokusunu saklasam fena mı olurdu.

Bir sorun var fakat, tüm düzeni -eğer buna düzen denirse- bozacak bir sorun var. Hyunsuk, Hyunsuk'um, benim içinde binlerce ölüm, binlerce enkaz bulunduran derin denizim, saklama benden. Saklama olacakları, eğer yeni bir hayal kırıklığı ise bu saklama benden ne olur. Bu can acısını seviyorum ben, söylediğin cümlelerde boğulmayı, nefeslerinin tenimi ezmesini seviyorum.

Bilmiyorsun belki, ya da biliyorsun bilmiyorum ama ben sana ölüyorum.

Derinliğinde boğuluyorum, enkazına bir diğerini daha ekliyorum.

onlar da yansınWhere stories live. Discover now