7

35 4 0
                                    

Havuzlu Oda

Bana, Kanlıca'daki yalının ruhunu duyuran bir oda vardı. Bu oda, bende öyle kutsi bir hatıra bırakmış ki onu tarif ederken güya manevi bir şahsiyetin hukukuna tecavüz etmekten çekinir gibi, en küçük bir yanlışlığa düşmekten korkuyorum.

Fakat, hatırlıyorum, yalının üst kat sofasında sola dönünce bir iki basamakla çıkılır, üstü çatılı, yanları pencereli, yeri hasır döşeli ve bir sedire benzeyen bir koridorla sokağın üstünden, yalının öbür tarafında setli bahçenin hizasındaki kısmına varılırdı. Bu koridorun altından geçenler ellerini kaldırsalar onu tutabilirler ve uzun boyluysalar belki de mütevekkil başlarını eğerlerdi. Bir bina vücudundan bir kısmının böyle sokağa çıkmış ve uzanmış olması size bilmem ki dokunaklı gelmez mi? Ben bunda bir çocuk saffeti ve bir nebat hali gördüğüm için, şimdi hatırlaması bile rikkatime dokunuyor.

Bu yoldan ikinci bir sofaya gelinir ve bunun sağ tarafındaki ilk kapıdan bu odaya girilirdi. Bu, öteki odaların hiçbirine benzemiyordu. Kapının karşısına gelen tarafı, bahçenin solundaki limonluğa bitişik bir camekândan ibaretti. Sağ tarafı da bahçeye ve yandan Boğaziçi'ne bakan bir sıra yan yana pencerelerle kaplıydı. Ortasında, odanın yarısından fazlasını alan, mermerden, büyük, sularla kenarına kadar dolu, ancak fıskiyesi artık işlemeyen veya işletilmeyen bir bahçe havuzu vardı. Onun etrafında hasır döşeli, ensiz bir yol, odanın içini dolaşırdı. Odanın, pencerelerle camekânın işgal etmediği diğer iki tarafında birer basamakla çıkılan ve üstlerinde nazlı renkli şilteler, minderler ve yastıklar bulunan yerli birer sedir vardı. Pencerelerin ve camekânın sayesinde insan burada kendini ya bahçede yahut bitişik limonlukta sanabilirdi. Bunların üst kısımları o zamanlar yalılar ve köşklerde çok rast gelinen yeşil, mavi, sarı camlarla süslüydü. Bunların yüzünden odanın bazı yerleri limonlukta görünen ağaçlar ve yapraklardan daha koyu yeşil, bazı yerleri Boğaziçi'nin akan sularından daha koyu mavi ve bazı yerleri dışarıda parlayan güneşten ve odanın hasırları, duvarları, storları ve perdelerinden daha koyu sarı görünürdü.

Yalının hemen her odasında olduğu gibi burada da mermer masaların üstünde, çerçeveleri yaldızlı büyük aynalar ve bunların önlerinde uzun boylu, hafif ve başlarında hotozlar gibi pembe, tirşe, fıstıki renkli fanuslar taşıyan lambalarla onların birer hemşiresine benzeyen narin yapılı, uzun saplı, uçuk renkli vazolar vardı. Bunlar bir fabrikadan yeni ve seri halinde çıkmış cahil, ham, hafızasız ve malumatsız eşyalara benzemezlerdi. Bu su, bu hava, bu sessizlik içinde açılmış çiçeklere benziyorlar, yalının hayatına, mânâsına ve edasına uyuyorlar, gün görmüş, çile çekmiş, dul kalmış hanımları andırıyorlardı.

Ben Kanlıca'daki yalıya ayda bir iki kere olsun mutlaka gelmek ister ve bu oda için gelmek istediğimi gizler, annelerimin buraya gelecekleri günleri kollayarak onlarla birlikte gelince usulle kaçar ve bu odaya kapanırdım. Bu havuzlu odanın Büyükada'daki evimiz ve Rumelihisarı'ndaki yalımızın bütün odalarından daha ziyade ve yalnız güzellik ve hayal için yapılmış olduğunu duyardım.

Hatırlıyorum, bu oda, kapısı kapanınca, insana bir halvet tesiri verirdi. Dünyadan ve hatta yalıdan ayrılmış, uzaklaşmış bir hali vardı. Kalfaları, yengemiz Neşever Hammefendi'yi unutmuşa benziyor, sırf bir iç âlemi hissini veriyordu. Büyüklerin bu odada oturduklarını bir gün bile görmedim. Sebebini ise aşağı yukarı bilirdim. Onlar ya fazla maddi idiler veya yalnız hakikate tapıyorlardı. Bu oda ise onlara fazla hayale dalmış görünüyordu. Naciye Hanım, burasının "şeref'inin Paşa ile birlikte göçmüş olduğunu sanır, söylerdi. Bazı hanımlar (mesela annem) bu odayı mânâsız, sıkıntılı bulurlar ve sevmezlerdi.

Burasını yaptıran Paşa ve yapan kalfa ne düşünmüş, ne istemişlerdi, bilmiyorum. Nasıl seveceğimiz bir yüzü evvelce hayalimizde kendimiz icat ile canlandırarak onu ruhumuzda yaşatamaz, fakat onun varlığına rast gelince en içimizden sarsıldığımızı duyar ve bayılırsak, bu odanın yüzünü, halini, mânâsını böyle, aşkı daha tanımadığım bir çağımda tabiatımın beni evvelce hazırlamış olduğuna göre bir nevi aşk ile seviyordum.

Boğaziçi YalılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin