▪prologue▪

502 27 76
                                    

"Tanrı şahidim olsun, bir daha elimi mısır tabağına götürdüğüm sırada Steve'in götünü elletirsen senin ağzına sıçacağım Stark."
Bucky sinirli bir şekilde konuşurken, Tony hiç korkmuş görünmüyordu. Tabii ki bunun sebebi Steve'in arkasında saklanıyor olması değildi, asla olamazdı. "Steve'in arkasında uzun süre saklanamazsın seni velet!"
"Siktir git!" Tony bir an duraksadı ve kaşlarını çatıp onu arkasından uzaklaştırmaya çalışan Steve'in kolunu görmezden geldi. "Velet diyeceğin en son kişi benim."

"Tony!" Steve'in hafifçe sesini yükseltmesi ile Tony ve Bucky aynı anda Steve'e dikkatini vermişti. "Şunu keser misiniz lütfen, daha taşınacak bir sürü eşya var ve siz neler yapıyorsunuz?"
Ne diyor bu sarışın diye düşünmeden edemedi Tony. Tamam, yaklaşık yarım saattir onun bacağına kene gibi yapışarak Bucky'le kavga ediyor olabilirdi, hatta birazdan ikisinin gay olduğunu mahalledekilere duyuru yapacak bile olabilirdi ama bunu hak etmiyordu.
Resmen Tony, suçsuzken azar yiyordu!

Bucky ise bu küçük boylu çocuğun Steve'in kıçıyla alıp veremediğinin ne olduğunu düşünmeden edemiyordu. Pekâlâ Steve'in kıçı iyiydi ama bunu kendisine neden kanıtlamaya çalıştığını anlamamıştı. "Dost ayağı göt ayağı laflarını mı yedirmeye çalışıyorsun sen lan yoksa?" birden konuşunca, Steve'in ayağına takılan bir poşet gibi kenara ittiği, yerde dümdüz uzanan Tony başını hızlıca kaldırdı. "Vay canına bir zeka parıltısı!"
Kafasına yediği hızlı bir yastıkla yerde yüzüstü uzanmaya devam etti. "Kes!"

Bucky söylendikten sonra, tamamen kutularla dolu odadan bahçeye doğru yürümeye başladı. Yorulmuştu ve bir sigara molası iyi olurdu. Onun çıkışıyla birlikte elinde 3 kutuyla içeri yürümeye çalışan Clint, bir yandan Steve'e söyleniyor, bir yandan da ağırlığın altında ezilmemeye uğraşıyordu. "Yani Pietro'nun bana ihtiyar demesi yetmezmiş gibi bir de arabanın üzerine oturup kucağıma kutu yerleştirmesine de mi bir şey deneyeceksin Steve?!" Steve, dinlemiş gibi yapmasına zıt olarak asla dinlemiyor ve bantla sarmalanmış kutuları açmakla meşgul oluyordu.

"Banner'ın bu taşınma işini bilerek ders zamanına denk getirdiğine eminim." dedikten sonra kutuları merdiven kenarına doğru taşımaya devam etti. "Şimdiden sosyal medyadaki kaç kızı düşürdüğümü sayıyor olabilirdim ama hayır, gelip koli taşıyorum..." Tony, kenardaki turşu kavanozunun kapağını yatar vaziyetteyken Clint'e doğru fırlatınca, anlık ve yavaş çekimde bir gerginlik yaşanmıştı. "Sus artık sus!" Tony'nin sızlanması sonrası kolilerle birlikte yeri boylayan Clint, o kadar dolmuştu ki birazdan çığlık atarak ağlayabilirdi.

"Zaten en zor işi ben yapıyorum!" iki dakika önce yandaki sehpada olan çiçeği tekrar eski yerine koyan Tony'e bir süre baktıktan sonra, Clint birden Steve'e döndü. "Bu evde 17 yaşındakiler barınmamalı!" ayağa kalkıp üstünü silkeledi. "Kirayı başka şekilde halledemez miyiz yani?" Steve neyse ki Clint'i çok bekletmeden sorusunu yanıtlamıştı. "Hayır." bir yandan kafasını kaldırmadan kutunun bant kısmıyla savaşmaya devam ediyordu. Tony, Steve'in cevabı üzerine, yüzündeki büyük sırıtışla Clint'e orta parmak çekti ve çiçeğin yerini tekrar değiştirdi.

"Evet sizi kalın kafalılar, siz burada sohbet ederken Carol çoktan diğer iki odayı halletti." Wanda Steve'in koli bandını açtığı yere doğru yürüyüp merdivene yaslandı. "Tabii doğal olarak ben de yapmış sayılıyorum ve bana sorumluluk yükleyememiş oluyorsunuz." Steve gülümseyip kafasını iki yana salladı ve büyük uğraşlar sonucunda çıkardığı bant parçasını kenara koydu. Saçma sapan bir çocukluk grubu altında buraya kadar gelmişlerdi. İlk başta her şey, Steve'in o zamanlar yaşadığı evin yan tarafında onun gibi 5 yaşında olan Bucky ile tanışmasıyla başlamıştı. Çok yakın arkadaş olmalarında annelerinin de etkisi vardı fakat onlar birbirlerine çabucak ısınmış ve güvenmişlerdi zaten. Ortaokul zamanına kadar her şeyi birlikte yapıp, her yere birlikte gitmişlerdi.

housemate ▪ winterwidowWhere stories live. Discover now