▪tension in the past▪

321 25 67
                                    

Bucky, ceketinin yakalarını hafifçe düzelttikten sonra daha az önce sonuna geldiği sigarayı yere attı ve ayağıyla ezdi. Dışarının oldukça soğuk olmasına karşın insanlar durumlarından memnun görünüyordu. Kulüplerden yükselen hızlı müzikler, kahkaha sesleri ve kalabalık... Buna zıt olarak Bucky'nin en yalnız ve sinirli hissettiği anlardan biri bu olabilirdi. Steve New York'a gideli 2 yıl olmuştu, duruma iki yılda tabii ki alışmışlardı fakat Bucky, tek dostunun eksikliğini sıklıkla hissetmeye devam etmişti. Şimdi de olduğu gibi. 

Ara sıra birbirlerini arıyor, konuşuyorlardı.  Steve'in orada monoton bir hayatı var gibi duruyordu. Tony isimli bir çocukla tanıştığını, onun kendisini pek sevmemesine rağmen ona ısındığını... Her şeyi anlatmıştı. Steve Bucky'nin ne yaptığını da sormuyor değildi. Üsteliyor, bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu fakat Bucky Steve'in boşu boşuna moralini bozmasını istememişti. Zaten bu her zaman böyleydi. O, Steve'e hiçbir şey anlatmazdı çünkü Steve de onunla o olayı yaşardı. Yapılması gereken şeyi daima bilir ve söylerdi. 

Fakat Steve'in dahi dışında kalması gerektiği, bazı özel durumlar vardı. Arkadaşının bile inemediği derinliğe kimsenin gözü kapalı atlamayacağı da kesindi. Öyle birine ihtiyacı olduğu gerçeğini reddetmesi bir kenara, o kişinin varlığını bile inkar ediyordu. Ona göre var olup olmadığından dahi emin olmadığı bir kişiyi beklemek ve umutlanmak saçmaydı.

Babasının hastalığı son iki yılda oldukça ilerlemişti ve muhtemelen ölümü yakındı. Fakat Bucky tüm bu klişe olayların ortasında tamamen farklı olarak babasının ölümüne üzülmüyor, başına açtığı sorunlara kızıyordu. Annesinin 5 yıllık yokluğu, babasının maskesini o kadar çabuk düşürmüştü ki, Bucky bile ilk fark ettiğinde şaşkına dönmüştü. Annesinin ölümünden önce gizleyebildiği borçlar, birkaç yıl içinde babasının başına patlamış ve onu mahvetmişti. Tabii Bucky'i de. Annesiyle olan tüm anılarının olduğu ev hacizlenmişti ve muhtemelen babasının ölümünü bile beklemeden yakıp yıkılacaktı. Muhtemelen Bucky'i de reşit olmadığı için sosyal hizmetlere teslim edeceklerdi.

Bunları hak etmediğinin farkındaydı, belki birkaç sene içerisinde sosyal hizmetlerden kurtulacağı da kesindi ama sonrasında ne olacaktı? Bir amacı ya da hayali yoktu. Okulu da yarım kaldığından dolayı yaşını doldurduğu anda sokaklarda boş dolaşmaya başlayacaktı. Her şey karmakarışık olmuşken ve ne yapacağını bilemezken, düzgün düşünmek de iyice zorlaşıyordu. 

Arabaların sık bir şekilde park ettiği ara sokaktan geçti ve denizin hemen üstüne kurulan köprü kısmına doğru yürüdü. Yolun bir tarafı mezarlığın bulunduğu bir ormana gidiyordu. Kenar taraflarında ise çoğunlukla gecekondular, eski dükkanlar mevcuttu. Ateşin etrafında duran adamları umursamadan geçti ve içkiyle yosun kokusunun karışmış olduğu kayalıklara doğru ilerledi. Oradaki adamların çoğu kendinde değildi ve sarhoştu. Yapmayı düşündüğü ve büyük ihtimalle yapacağı şeyi engelleyemezlerdi. 

Bir klişe daha. Oysa Bucky'nin en güçsüzce ve acizce bulduğu şeydi. Steve'in onca eskiden kalma özlü sözleri arasından, "Vazgeçmek daima zarar getirir." lafına katılmadan edemezken, şimdi bunu yapmayı düşünür hale gelmişti. Hatta birazdan, Bucky muhtemelen kendini kayalıklardan atmış olacaktı. 

"Her şey olacağına varır." mırıldandı. Buraya kadar geleceğini o da tahmin etmemişti. İntihar etmeden önce yapılanların ne kadar büyük dramlar olduğunu biliyordu fakat yapılmadan da olmuyordu. 

"Amma da kaderciymişsin sen." 

Bucky, gelen alaycı sesle hızlıca kaşlarını çatıp arkasını döndü. Hemen arkasında kollarını bağlamış ona doğru bakan bir kız vardı. Gece olduğu için pek belli olmasa da sokak lambasının ışığıyla görünen kızılımsı saçları, kafasında bir şapkayla kapatılmıştı. Alnına kaküller düşüyordu. Bucky'den kısaydı fakat ortalamadan uzun bir kızdı. Bucky onu kısa bir süre süzdükten sonra konuştu. "Pek kaderci olduğum söylenemez aslında." Yüz ifadesini hafifçe düzeltti ve tek kaşını kaldırdı. "Fakat bunun şu an pek bir anlamı yok." 

housemate ▪ winterwidowOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz