BÖLÜM-10-

1.2K 46 3
                                    

~SONSUZLUK~

Ikı seçeneğim vardı ve ikisi de maalesef aynı sonuca çıkıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ikı seçeneğim vardı ve ikisi de maalesef aynı sonuca çıkıyordu.

Ölüm! Sevdiğim adamın ölümü!

Evet artık bunu canı gönülden içimde haykırabilirdim. En başına donersek. Ben bu şe ne için girmiştim? Ailemi bulmak için. Türlü yalanlar söyleyip dayaklar yemiştim. Sonra Berzanin masumlara karşı herkese buz gibi gösterdiği aslında sıcacık yüreğini görmüştüm ve  o guzel yürekli adama aşık olmuştum.

Onun bana karşı bir şey hissetmediğinin farkındayım. Hoş hissetsede bizim asla bir olurumuz yok o ayrı tabi.

Kim hayatı yalan olan birini severdi ki?

Karşılıksız dı. Olmasın da zaten, çünkü herkese bela bulaştırmaktan başka işe yaramıyordum. Berzan iyi olsun, abisi olacak kişiliksiz bir zarar vermesin diye her söylediklerini yapmıştım ama aslında hayatımın en büyük hatasını yaptığımdan bir haberdim. Barzani koruyayim derken kendi ellerimle ölüme sürüklüyordum!

"Dudurdur, arabayı!" Berzan yandan kuşkuyla baktı

"Neden?" Üzerimde dinleme cihazı ve GPS var bunu nasıl açılmayacaktım. Yada açıklayabilecek miydim? Elimle ağzımı tuttum.

"Midem.." Berzan ani bir frenle durunca beklemeden arabadan indim. Onunda indiğini kapı sesinden anlayınca zaman kaybetmeden çantayı yanımdaki kayalıkların arasına soktum. Kulağımdaki zımbırtıyı çıkarıp çoktan fırlatmıştım bile.

Şehrin dışındaydık, hangi ara bu kadar gelmiştik ki?

Berzanın elini çıplak sırtımda hissedince ırkilip ürkekce ona baktım

"Iyi misin?" Yutkunurken başımı salladım. Eli hala tenime değiyordu ve bu kor ateşte cayır cayır yanmak gibiydi. Eli sırtımdan çekilince hayal kırıklığına uğrayan kalbim dudaklarıma değen su şişesiyle yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ona belli etmemek için ne kadar çabalasamda heyecandan inip kalkan göğsüm beni ele veriyordu.

"İçecek misin?" Sert sesi bana olan kızgınlığını her şekilde belli ediyordu. Karanlıkta bile deniz gibi parlayan gölzerinin ne kadar ilahi durduğunun farkinda bile değildi. Gözleri gözlerimdeki ağırlığını korurken bir kere daha yutkundum. Dudaklarımı aralayıp suyun yanan içime akmasını sağladım.

Gözleri dudaklarıma düşerken daha fazla bu heyecana kaldıramadım ve elimle pet şişeyi tutmak isterken yanan parmaklarım onun buzdan farksız parmaklarıyla temas etti. Gözleri tekrar gözlerimi bulunca dolgun dudakları oynadı

"Ben içiririm, indir elini." Ona tutunmak isteyen elim kayıp düşerken suyu içmeye devam ettim. Ve bu azap la hidayet arasında bir çizgiydi. Heyecanla yoğrulan kalbim ondan hiç bir zaman istediğini alamayacak olmasını idrak edip kendi köşesine çekilirken gözlerimi onun buz mavisi gözlerinden çekip kendimi de bir adım geriye çektim.

MASUM DEGILIZ +18Where stories live. Discover now