'²⁰'

319 35 117
                                    

life goes on dinleyemiyorum çünkü dinlemeye başladığımda ağlıyorum şarkıyı çok seviyorum ama ağlamaktan yoruldum neden ağlatıyor onu da anlamadım zaten aptalca bir iş oldu bu ve son olarak bangtan'a aşığım

artık bölüme geçebiliriZ

"JUNGKOOK KIMILDAMA!"

"AMINA KOYAYIM ÖLÜYORUM! JIMIN AL ŞUNU, YALVARIRIM KURTAR, NOLUR- ÇÜKÜME DOKUNMA PİS ŞEYTAN!"

Üzerimde gezinen yılana bakarak ağlayarak çığlıklar atıyordum. Jimin, elinde uzun bir sopayla yanıma geri döndüğünde istemsiz bir hıçkırık döküldü dudaklarım arasından. Korkudan sikimle götüm yer değiştiriyordu.

"Sakin ol, hareketsiz kal. Alacağım şimdi."

Susup gözlerimi sımsıkı yumdum. O kadar berbat hissediyordum ki, elimin üzerindeki minik iki diş izinden yayılan sızı canımı yakıyordu, üstüne üstlük üzerimde yılan dolanıyordu. Ondan önce de kıymetlim Jimin tarafından şiddete maruz kalmıştı zaten. Kısacası, sakin olmam için tek bir sebep bile yoktu.

Yumduğum gözlerimi korkakça araladığımda göğsüme kadar sürünmüş olan yılanla daha da arttı korkum. Sesim çıkmıyordu, sessizce bakıp sessizce gözyaşlarımı döküyordum. Bugün buradan ölmeden çıkabilirsem, ilk işim Jimin'i sikmekti.

"Gel bakalım!"

Jimin bağırarak sopanın ucuyla tuttuğu yılanı alıp kendi yanına attı. Yılanın kafasını diğer ayağının dibindeki koca taşla ezdiğini gördüğümde derince bir nefes verip ağlamayı kesmeye çalıştım. Burnumun ucu titrerken ağlamayı durdurmak neredeyse imkansızdı ama uğraşıyordum işte.

"Jungkook?"

Doğrulup oturduğumda gözlerimi silmek istedim ama elimdeki sızıyla gözlerimi unutmuştum. Acıyla inleyip elime baktığımda Jimin üzerindeki ince hırkayı bir çırpıda çıkartıp bileğimin biraz yukarısına sıkıca bağladıı.

"Bunu sakın oynatma. Zehrin yayılmaması için."

Kolumu kendi omzuna atarak beni kaldırdığında şiddetli bir baş dönmesi hakim oldu bedenime. Düşmemek adına daha sıkı tutunmaya çalıştım yanımdaki adamın kollarına. Dengemi kaybettiğimden, burnum Jimin'in burnuna sürtünmüştü. Ama hemen yürümeye geri dönmüştük çünkü şu an bilindiği gibi, ölmek üzereydim. Düştüğüm hali tarif edebilecek tek bir kelimem yoktu, rezil bir gün geçiriyordum ama yanımda Jimin'in olması tüm berbat şeyleri silip atıyordu sanki.

Arabaya kadar geldiğimizde ön koltuğa oturmamda yardımcı oldu, kemerimi bağlarken kokusu ciğerlerimi kutsadı. Son hatırladığım da, bu kokunun eşliğinde Jimin'in adımı sayıklayarak küfürler savurmasıydı.

"Beyefendi, sadece çok korktuğu için bayılmış. Yılanın zehri çok güçlü değildi, halledildi. Birkaç dakika içerisinde uyanacaktır. Lütfen panik yapmayın."

"Emin miyiz? İki saatten fazla oldu, bu kadar süre uyanmamasının normal olduğuna dair bir kanıtınız var mı? Lütfen tekrar kontrol edin."

Gözlerimi zorlukla açmaya çalışarak yerimde kıpırdandım. Kulağıma gelen Jimin'in sözleri gülümsememi tetiklemişti. Doktorla hâlâ konuşmaya çalıştığını gördüğümde kurumuş boğazımı yok sayarak dudaklarımı araladım.

"Heyyo."

Ancak sesim bu kelimeyi söylemeye yetmişti. Doktor gözlerimi açtığımı gördüğünde çok sevinmiş olacak ki huzurla elini bana doğru uzatıp Jimin'e bakmıştı. O ise zaten dibimde bitmişti bile.

Absent | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin