'²¹'

359 35 131
                                    

"Ev dışarıdan bile çok güzel duruyor. Eminim içerisi de harikadır."

Jimin, birkaç gün önce ailesinden ayrı bir ev tuttuğunu söyleyerek yeni evine getirmişti beni. Bunu yeni öğreniyor olmam biraz yıkıcı olsa da bozmadım ortamı. Oldukça lüks görünen bu site, hoşuma gitmişti.

"Aman tanrım, kedi mi sahiplendin sen!"

Açılan kapının ardından Jimin'in üzerine atlayan minik kediyle huzurum zirveye uzandı. Jimin'den önce uzanıp kucağıma almaya kalktığım ve henüz yavru olan kedi de, dokunuşuma hiç engel olmadan kollarıma atlamıştı. Kollarım arasında güzelce yayılırken dolan gözlerimle kıkırdayarak yerimde zıplamaya başladım.

"Çok şirin çok şirin çok şirin! Sanırım ağlayacağım."

Beyaz tüylerinin arasına karışan çok açık kahverengi tonlarındaki tüyleriyle ve minicik bedeniyle o kadar şirindi ki, burnunu hafifçe ısırmasaydım eksik kalacaktı.

"Sanırım bu kediyi imha etmeliyim. Şuraya bak, kedi benden daha çok ilgini çekti. Hayvanın yanında sönük kaldım."

Kıkırdayışım kahkahaya dönüştüğünde kedi üzerimden inmeye çalıştı ama izin vermedim ve ensesini çekiştirerek kaşlarımı çattım.

"Nereye gidiyorsun? Bir tanışalım önce. İnsanlara karşı kibar olmayı öğrenmelisin."

"Miyav."

Kediden çıkan minik mırıltıyla ve sessizleşerek kucağıma geri sinmesiyle kedinin beni anladığını düşünmüştüm anlık olarak. İnsanları anlayabilecek türden özel güçlere sahip olan bir kedi olabilir miydi bu?

"Öncelikle, ben Jungkook. Patini ver bakayım. Hah evet, insanlarla böyle selamlaşılmalı."

Patisini tutup tokalaşırcasına salladım ve kafamı kedinin minik kafasına hafifçe değdirdim. Kedi yine miyavlayarak karşılık verdiğinde koltukaltlarından havalandırdığım kediye bakarak gülüşümü daha da genişlettim. Jimin'in karşıdaki koltuktan bana pürdikkat baktığını, ancak seslendiğinde fark edebilmiştim.

"Kızıma toplum ahlâkını kendim öğretebileceğimi düşünüyordum aslında."

Gözlerimi devirip kız olduğunu öğrendiğim ufaklığın burnunu burnuma sürterek güldüm.

"Senin kızın benim de kızımdır canım, benden öğrense ne olacak?"

Aklımın bulanıklığıyla söylediğim sözler birkaç saniye sonra beynimde şimşek misali çakarak bana geri dönüş yapmışlardı. Minik kedinin bıyıklarıyla oynarken gergince gülümsedim ama kediden bakışlarımı ayırmadım.

"Elebette, öyledir." diye mırıldandı Jimin. Yutkunarak bakışlarımı kedide tutmaya devam ettim. Söylediğim lafları çevirmeye çalışmayacaktım, korkak olmanın manası yoktu. Ben baskın olandım, öyle olmalıydım. Utanıp çekinmek de neyin nesiydi?

Yerinden kalktığını bile fark etmemiş olduğum Jimin tam dibime oturarak kucağımdaki kedinin suratını okşadı. Arada bacaklarıma değen parmaklarıyla kalbimin hızının tavan yaptığını hissetmek sinirlerimi bozuyordu.

Sen baskın olmalısın aptal. Bu saçma sapan haller neyin nesi? Uke sendromu mu geçiriyorsun? En azından adam gibi seke ol, ne bu tavırlar anlamadım gitti abicim.

Kendimi azarlayışım sona ermek bilmediğinden kafamı hızla iki yana salladım ve umursamazlığı zirvede yaşamaya çabalayarak kolumu Jimin'in omzuna attım. Üzgünüm Jimin ama seni tavlamak zorundayım. Bana katlanacağın için şimdiden teşekkürler.

Absent | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin