▪️45 ▪️|Gözyaşı

6.2K 452 3.1K
                                    







Hayattaki bazı acılar olması gerektiğinden daha çok yara bırakıyordu. Artık her şeye katlanabilecek kadar kanadığımı düşünürken, yeni bir yıkılış beni bekliyor gibiydi. Korkularım onun mavilerinde soluklanırken kaçabildiğim tek yer yeniden kollarıydı. Yanında cesaretimi bulduğum kadar kendimle yüzleşemeyecek kadar acımasızlaşıyordum. Onun sayesinde kendim oluyor ve onunla beraber yok oluyordum.

Korkuyor muydum? Yalnızca bir daha kaybetmekten, yenilmekten çok korkuyordum.

      "Sevgilinleydin..." diye fısıldadı benden sonra. Yakında duran yüzü benden uzaklaşırken ellerini üzerimden çekmişti. Sıkılı çenesinden tıslarcasına konuşmasına kadar bedenindeki gerginliği hissedebiliyordum. Masayı geçip tekli koltuğa ilerlerken adımları salonda yankılanıyordu. Ya da kalbim hızla atarken bana öyle geliyordu. O otururken gözümdeki yaşı hızla temizledim.

Oturduğu siyah koltuktan lacivert gözleri benimkilere kilitlenmişti. İki kolunu yanlara koyarken çatık kaşlarla beni izliyordu. Fazla sakindi, bu çok tehlikeliydi. Boğazımı temizledim. Alayla gülümsemeye çalışırken titreyen ellerimi engellemek için birbirine kilitledim.

Korktuğum şey öfkesi değildi, Henry'i öğrenmesiydi. Bir hayatı daha mahvedemezdim. Küçük bir çocuğu bu hayata bulaştıramazdım.

"İnandın galiba." Dedim başımı iki yana sallarken. Yanımdaki sandalyeyi çekip karşısına otururken gülmeye çalışıyordum. "Sanki çok zamanım varmış gibi bir de kendime sevgili buldum. Seni aldattığıma mı inandın gerçekten? Hoş aramızda aldatmalık bir ilişki yok tabi-"

"Aramızda aldatmalık bir ilişki yok mu? Şu an bir ilişkide olmadığımızı sana düşündüren nedir Granger, merak ediyorum."

Bakışları aynıydı. Benim alaycı tavrıma karşın keskin gözleri uzun uzun sözlerimi tartıyor gibiydi.

"Bir ilişkide olmadığımızı düşünmüyorum Tom. Sadece aramızda sağlıklı bir bağ yok ve-"

"Bunun sebebi acaba sen olabilir misin?"

Sözleriyle kaşlarım çatılırken derin bir soluk aldı. Dalga geçiyor olmalıydı, öteki türlüsüne inanmak bile istemiyordum. Gerçeklik algısını bu kadar kaybetmiş olamazdı. "Manipülasyon çaban." Diyerek devam etti. "Bana söylediğin her şeyin bir amaca hizmet etmesi mesela. Belki sağlıklı olmayan şey tam olarak budur."

Hayretle aralanan dudaklarımla onu izliyordum şimdi. Karşımdaki adamın ciddi olup olmadığını tartmaya çalışıyordum.

"Ben mi? Dengesizliklerini kendin açıklayamıyorsun ve bana zarar vermemen için tabi ki dikkatli davranıyorum. Bir seri katille aynı yatakta uyuyan benim, sen değilsin."

Çenesini hafifçe kaldırdığında söylediğim şeyin sonuçları olduğunu biliyordum. Memnun olmadığımı biliyordu zaten. Onu desteklemediğimi de.

"Mesela." Dedi ayağa kalkarken. Birkaç adımda yanıma ulaştığında ellerini bacaklarımın üzerine yerleştirip bana doğru eğildi. Hemen karşımdaki gözleri ile kendimi toparlarken yutkundum.

"Hala cevap vermedin.  Seni artık iyice tanıdığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki...Bana buradaki kişinin sevgilin olduğunu söylemenin iki sebebi olabilir. İlki blöf yaparcasına bu gerçeği saklamak istedin. Gerçekten sevgilin var alayla gizlemek istiyorsun.

İkincisi ise... "

Elinin tersi yanağımı hafifçe okşarken çenemi kaldırdım. Devam etti. "Sevgilin olduğuna inansam neler yapabileceğimi çok iyi bildiğin halde buna cesaret ettin. Çünkü beni aldatmandan bile daha büyük bir sır taşıyor bu masa. Ve gerçek buysa... sana çok kısa bir süre vereceğim sevgilim."

MERCY | TomioneWhere stories live. Discover now