26

32.2K 1.9K 285
                                    

Ceyda Akın

Kendimi bildim bileli sevginin ailem ve arkadaşlarım dışında birine karşı olabileceğini düşünmezdim. Özellikle de hiç beklemediğim anda hayatıma giren bir yabancıya karşı olabileceğini.

Emre'yi tanımıyordum, nasıl biri olduğunu bilmiyordum. Sadece Emre'ydi. Bir isimden ibaretti.

İki buçuk ay diyebileceğim bir sürede mesajlaşarak beni kendine alıştırmıştı.

Ben soğuk nevalenin tekiydim. Bu dediğim şey benim gibi biri için çok saçmaydı. Ama yapmıştı ve ben nasıl yaptığını anlayamamıştım.

Bir gün ekrana bakarken aptal gibi sırıttığımı fark etmiştim. Eğlenceli biri olduğu için diyerek geçiştirdim. Savunmam ise salak bir komikliği vardı oldu.

Sonra bir gün sıkıntıdan patladığım bir derste Emre aklıma düştü ardından tatlı, komik, yakışıklı, sempatik ve bunların türevleri olan bir sürü olumlu düşünce.

Hiç gerçek bir iletişime geçmediğim birini bu kadar düşünmem sinirlerimi bozuyordu. Çünkü sadece telefonda iletişim kurduğum birini tanıyamazdım. Bana gerçek kişiliğini yansıttığından emin olamazdım. Bu yüzden sürekli kendimi bastırmıştım.

Hatta kafede karşımda dikildiğinde bile kendimi bastırdım.

Evet, karşıma geldi selam Çilli dedi ve ben hiçbir şey yapmadım. Soğukkanlı olmak için elimden gelen her şeyi yaptım ve sadece kaşlarımı kaldırarak Emre? dedim.

Çünkü ben güven sorunu yaşayan aptalın tekiydim. Her şeye şüpheci yaklaşır, olayların hep negatif yönünden bakardım.

Ama ilk bu yönümden nefret etmiştim. Kafede kalkıp ona sarılmadığım için kendimi dövmek istiyordum. Çünkü Emre tüm şüphelerimi yıkmıştı.

Buraya geldiklerinden beri iki gün geçmişti. Geçen süre boyunca sürekli beraberdik. Tüm günümüz kumsalda geçiyordu ve Emre tamamen kendisiydi. Telefon ekranında mesajlarda tanıdığım Emre kanlı canlı karşımdaydı. Ama bana kırgındı.

İki gün boyunca mecbur kalmadıkça benimle konuşmadı, laf atmadı. Sadece kendi arkadaşlarıyla eğlendi. Aynı şu an olduğu gibi.

Denizde Caner'in omzuna çıkmıştı ve karşısında duran Alperen'in omzundaki Erva'yı düşürmeye çalışıyordu.

İçimi kaplayan pişmanlık oflamama neden olurken önüme gelen saçlarımı sırtıma attım. Dizlerime kollarımı yaslayıp kafamı koydum. Bakışlarım Emre'deyken gönlünü nasıl alacağımı bilmiyordum.

Çillerim bile işe yaramıyordu.

"Şşt."

İrkilerek kafamı kaldırdığımda yanımda oturan Eda'ya döndüm. En yakın arkadaşımdı.

"Efendim?" derken dudaklarımı büzdüm. Emre olayını biliyordu.

"Böyle kös kös oturacağına çocukla konuşsana." dediğinde bakışlarım tekrar Emre'ye kaydı. Caner'in saçını çekerek onu yönlendirmeye çalışıyordu.

"Yapamam, çekinirim ben." diyerek Eda'ya baktım.

"Ceyda, resmen bana film sahnesi izlettin az önce." dediğinde kaşlarımı kaldırarak "Ne?" dedim.

"Az önce Emre'ye baktığında gülümsedin. Ve sen suratsızın tekisin." diyerek sırıttığında hemen konuştum.

"Hayır, şuna baksana. Komik diye güldüm." derken kafasını tutup denize çevirdim. Ani hareketim yüzünden şaşırdı ama yine de sesini çıkarmayıp kafasını tutmama izin verdi.

"Güldün sen de değil mi?" diyerek yüzüne bakmak için öne eğildim. Boş bakışları bana döndüğünde yüzümdeki beklenti ifadesi kayboldu.

"Bence salak gibi duruyor." dediğinde kaşlarımı çatarak kafasını ittim. O ne anlardı?
Tekrar denize baktığımda Erva'nın çıktığını gördüm.

"Of çok yoruldum."

Erva yanımıza geldiğinde oturuşumu düzeltip ona döndüm. Yanımda duran havlusunu alıp kendini kurulamaya başladı.

"Yorulursun tabi, iki gündür çıkmıyorsun denizden." dedim. Dudaklarını büzüp omuz silktikten sonra "Özlemişim." dedi.

"Haklısın, ben her gün gördüğüm için artık aramızda bir etkileşim olmuyor." dediğimde gülerek yanıma oturdu.

Erva ile ben denize bakarken Eda yanımızda kitap okuyordu. Uzun süren sessizlikten sonra ilk konuşan Erva oldu.

"Emre, çok heyecanlıydı." dediğinde yanaklarımın içini ısırdım. İçimi tekrar saran pişmanlık kalbimin acımasına neden olmuştu. Kendimi berbat hissediyordum.

"Öyle mi?" dediğimde duygularımı saklamaya çalışıyordum ama yanımda duran iki kız öylesine yoldan geçen kişiler değildi.

"Geri zekalı."

"Aptal."

İkisi aynı anda bana hakaret ederken Eda ek olarak kafama vurmuştu. Az önceki olayın sinirini çıkarıyor olabilirdi.

"Ya tamam üstüme gelmeyin." diyerek ayağa kalktım. Denize sırtımı dönüp ikisinin önünde dikildikten sonra kaşlarımı çattım.

"Beyinsizim tekiyim biliyorum. Ama ikiniz de beni tanıyorsunuz. Neden böyle yaptığımı bildiğiniz gibi şu an köpek gibi pişman olduğumu da biliyorsunuz." dediğimde ilk konuşam Eda oldu.

"Yalnız önemli olan bizim bilmemiz değil."

"Emre bilmiyor." diyerek Erva da onu destekledi.

"Benim nasıl duygu karmaşası yaşadığımı tahmin edemezsiniz. Emre'yi görünce mutlu oluyorum ama sonra beni görmezden geldiğinde içime tarif edemeyeceğim bir his çöküyor. Yemin ediyorum kalbimin yavaşladığını hissediyorum. Acıyor oram." derken gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Biliyorum onunla konuşmam lazım ama yapamıyorum. Çünkü ben her zaman dışarıya karşı kendimi böyle savundum. Hiçbir şey için kalbimi dinleyerek hareket etmedim. Hep mantıklı olanı seçtim. Emre beni ne kadar tanıyor ki? Bana olan hoşlantısının geçeceğini hepimiz biliyoruz. İstekli gibi davranıp ona kapılıp ardından o gidince aptal gibi kalmak istemiyorum."

Cümlelerim bittiğinde elimi saçıma atıp geriye taradım. Bakışlarımı kızlardan kaçırıp soluma çevirdiğimde ağlamamak için zor duruyordum. Bu kadar duygusal olacağımı düşünmüyordum.

Eda ile Erva çantalarını alıp ayağa kalktıklarında kaşlarımı çatarak onlara baktım.

"Ne yapıyorsunuz?" derken sesim kısık çıkmıştı. Onlara içimi döktüğümde beni terk edip gitmelerini beklemiyordum. En azından 'Bunları Emre'ye söylesene salak.' diyebilirlerdi.

Erva "Ben sevgilimi alıp gidiyorum." diyerek bana doğru adım attıktan sonra arkamda olduğunu tahmin ettiğim Alperen'i elinden tuttu.

"Ben de kitabımı alıp gidiyorum."

Eda da Erva ve Alperen'in peşine takıldığında Caner'in yanımdan geçerken "Ben de Su'yu aramaya gidiyorum." diye mırıldandığını duydum.

Gözlerimi yumup alt dudağımı dişlerken alnıma vurmamak için kendimi zor tutuyordum.

Emre ve ben bir filmin karakterleri olmalıydık çünkü bugün Eda'nın demesine göre suratsızı teki olup ona baktığımda gülümsemem ve ben içimi dökerken gelmesinin başka açıklaması olamazdı.

***

Merhaba, minik bebeklerim.

Bu küçük yazıyı finalin yaklaştığını söylemek için şuraya koyup kaçıyorum.

Çilli | textingWhere stories live. Discover now