1

57.8K 3.1K 1.2K
                                    

Bankayı hızla terk etmek istediği için kapıyı kilitlememiş olduğunu tahmin ediyordum. Kulbu kendime doğru çektiğim anda kapı açıldı.

Normalde bagaja girmek istiyordum ama böyle arabalarda bagajı açma tuşunun önde olduğunu biliyordum.

Öne doğru uzandığımda nefesimi işittim. Derince almadığım halde bir anda duyabildiğim tek şey olmuştu. Renkler birbirine girerken gozlerimi açıp kapattım ama bunu yapmak saatlerimi almış gibi geldi.

"Amına koyayım..." Diyebildiğim tek şey bu oldu. Fazla dozda aldığım uyuşturucu sonunda etkisini gösteriyordu.

Tuşu zar zor bularak bastım ve arabanın kapısına tutunarak doğrulmaya çalıştım. Bedenim bir anda tonlarca ağırlığa ulaşmış gibiydi.

Bir adım attıktan sonra ayaklarım bir anda durmaya karar verdi ve arka kapıya tutunmasaydım beni yere indiriyorlardı.

"Hadi ama!" Bağırdığımı sanıyordum ama sesimi ben bile zar zor işittim.

Git gide kaymaya başladığım için son gücümle kapıyı tuttum ve kendime çektim. Kapı açılırken kendimi içeri attım ve arka koltuğun üzerine oradan da aşağı kısmına düştüm.

Dünya dönerken dilediğim tek şey iri kıyımın beni fark etmeyecek bir salak olmasıydı.

Bilincim gelip giderken kapılardan birinin açıldığını işittim ama ne olduğunu anlayamıyordum. Buraz sallandığımda arabayı çalıştırdığını anladım. Siren sesleri yerini küfürlere ve sonrada garip bir sevinç nidasına bırakırken ben tüm bilincimi yitirdim.

*

Gözlerim tekrar açıldığında başım patlamak üzereydi. Normalde fazla doz aldığınızda ciğerlerinizde su toplanır ve boğularak ölürdünüz. Eğer benim gibi alışkın ve nerede duracağını bilenlerdeseniz hayatınızın en güzel dakikalarını yaşardınız ama bu durumda iki kilo esrarı götüme sokarak kaçmaya çalıştığım ve yarı yolda peşimden gelmeyi bıraksınlar diye bir kilosunu saçıp daha sonra dayanamayarak kullandığım ve kalan bir kilosunu üzerinde tuttuğum için ben bile kontrollü değildim. Aslında ölmem gerekiyordu ama tanrı beni yanına almak istemediği için yaşatmıştı.

Nerede olduğumu anlayamayarak boş boş baktım arabanın tavanına. Anılarım yavaş yavaş yerine gelirken gözlerim açılıp kapandı, bir ara ışıktan rahatsız olarak gözlerimi kolumun içi ile örtüm. Bankaya son anda girdiğim aklıma gelirken başarıma karşı gülümsüyordum. Beşikte olsam bu kadar keyifle uzanmazdım.

Bir rampadan sonra belim ağrıyınca kalkmak için hamle yapacaktım ki aklıma şoförün kim olduğunu bilmediğim geldi.

Bankaya girişi, bağırışı ve güvenlikleri vuruşu aklıma gelince havaya kalkmış olan elimi indirdim.

"Şimdi sıçtım." Dudaklarım hareket etti ama sesim çıkmadı.

Bagaja geçip kapatmadan ilerlemeyi, ilk durduğunda da gizlice kaçmayı planlıyordum ama şimdi arka tarafta yatarken dursa bile görünmeden inemezdim.

İlk hamleyi ben yapmalı ve onu şaşırtmalıydım ama silahı vardı ve kafamda bir delikle arka koltukta yatmak istemiyordum.

Kullanabileceğim bir şey düşündüm. Belki kafasına vurup bayıltabilirdim. Sonra o da kaza yapardı ve bu sefer polislere yakalanırdık ve aranan bir adamla aynı arabada olduğum için suç ortağı sayılırdım.

Araba tümsekte tekrar salladığında belime batan şeyi fark ettim. Silah! Sırtımda uyuşturucularla birlikte yürüttüklerimden biri vardı. Silahı kullanarak hem korkutabilirdim hem de kaza yapmazdı. Sadece arabayı durduracaktı ve ben de inecektim ikimiz içinde adil bir plandı.

Kafamı hafifçe kaldırıp yola bakmaya çalıştım. Hiçliğin ortasında inmek istemiyordum. Birkaç tabela seçtiğimde bunun en uygun zaman olduğuna karar verdim. Silahı ses çıkarmadan sırtımdan aldım.

Sürgüyü çektiğim anda beni duyacaktı. Kalkarken onunla ilgilenmeliydim ki beni etkisiz hale getiremesin. Neredeyse iki katım olduğu için ben silahla uğraşırken o beni bayıltabilirdi.

Ayaklarımı kendime çekerek yavaşça ters döndüm. En hızlı böyle kalkabilirdim.

Üç... Yapabilirsin Doruk, bundan daha zorlu işler yaptın.

İki... Neredeyse iki katım kadar ve silahlı olabilir ama şaşırıcak.

Bir... Ya şimdi ya da asla.

"Durdur arabayı!" Ayağa kalktığım anda sürgüyü çektim ve silahı kafasına dayadım. Sesimi elimden gelen en baskıcı tonda tuttum.

Gözleri aynadaki görüntüme kaydı ama arkasını dönmedi. Orada olduğumu biliyor muydu? Hayır. Bilse çoktan ölürdüm.

"Sakin ol." Bağırmıyordu ama buna rağmen sesi benimkinden daha baskındı.

"Lafımı tekrarlatma yakışıklı, kafanı dağıtmamı istemiyorsan arabayı durdur." Silahın ucuyla kafasına bastırdığımda kaşları çatıldı.

"Yakışıklı?" Dudakları alayla yukarı kıvrıldı. Bir parça bile ciddiye alınmıyordum.

Frene basarak arabayı köşeye çekti.

"Sorun istemiyorum, kapıları aç gideceğim. Ne sen beni gördün ne de ben seni." Anlaşmam gayet iyiydi ama gülüşündeki aşağılayıcı ton gözlerine çıktı.

"Sana nasıl güvenmemi bekliyorsun?"

"Beklemiyorum silahım var." İkna olmuş gibi parmağını kilidin üzerine getirdi. Ben de ona eş olarak elimi kapı koluna attım. Tuşa bastığı anda topuklayacaktım.

"İkimizde sorun istemiyoruz." Dedi sakince. Parmağı tuşa dokundu. Gözlerim ondan parmağına bir saniye için kaydı. Tek saniyeden faydalanarak dirseğini burnumun üzerine geçirdi. Ben acıyla geri düşerken o silahımı kaptı.

Ne ara indiğini ve arka kapıyı açtığını anlamadım ama saniyeler içinde arkaya gelmişti. Tek eli iki ellimi yakaladı ve tüm ağırlığını üzerime bırakarak beni koltuğa çiviledi.

"Sorun istemiyoruz ama sen sorun getirdin yakışıklı." Eli ağzımı ve burnumu aynı anda kapattı. Altında deli gibi çırpınıyordum ama biraz bile rahatsız olmadı.

Shhh; nefessizlikten bilincimi yitirirken duyduğum son ses bu oldu.

Rehine - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin