2.9

3.5K 130 12
                                    

                                   •••

Aynanın karşısında son bir kez bedenimi süzerken Mısranın konuşmasıyla aynadan omuzumun gerisine baktım.

Mısra yatağımın üzerine oturmuş elindeki meyve suyunu yudumluyordu.

"Amacı korkutup tadımızı kaçırmak, eğer gerçekten intikam almak isteseydi dün masaya gelip ağzımıza sıçardı."

Gözlerimi devirip artık bu konun kapanmasını diledim.

"Birazdan düğüne gideceğiz ve tek derdimiz cidden o davarların bize ne yapacağını düşünmek mi?" Kafamı iki yanıma sallayıp masamın üzerindeki kırmızı ruju aldım. "Yasemin abla onlardan daha tehlikeli hatırlatırım." Kırmızı ruju dudaklarıma sürdüğümde Mısranın konuşmasını bekledim ama o sessiz kalmayı tercih etmişti.

İşim bittiğinde aynadan uzaklaşıp eksik bir şey var mı diye kendimi baştan aşağı süzmeye başladım.

Bedenimi saran kırmızı dar elbisem ve onunla uyumlu rujumla gerçekten çok güzel görünüyordum.

Görünüşüm beni tatmin ederken elimdeki rujun kapağını kapatıp eski yerine geri koydum.

"Ben hazırım çıkalım mı artık?" Mısra kafasını sallarken elindeki yarısına gelmiş olduğu meyve suyunu kafasına dikip ayağı kalktı.
"Hazırım çıkabiliriz."

Birlikte uzun koridoru geçtiğimizde ayakkabılarımızı giyerken içeri doğru seslendim. "Baba biz çıkıyoruz sende gecikmeden gel olur mu?"

"Siz çıkın kızlar, ben gönülüde alıp arkanızdan geleceğim." Babam gecikmemiş hemen cevap vermişti.

Mısrayla birlikte dışarı çıktığımızda çantamı tek omzuma asıp koluna girdim.

"Gönül ablayla konuştun mu?" Mısranın sesi meraktan uzak ilgili gibi çıkmıştı.

"Henüz değil. Sanırım benimle konuşmak için doğru anı bekliyor." Dedim. Sesim düşünceli çıkarken. Babamın söylediğine göre gerçektende doğru anı bekliyordu.

Mısra sadece kafasını sallamakla yetinirken çoktan Pınar ve İremle buluşacağımız yere gelmiştik.

İlerden geldiklerini görünce onları fazla beklemeyecek olmanın verdiği rahatlıkla yüzüme kocaman bir gülüş yerleştirdim.

Beklemekten nefret ediyordum.

"Çok güzel görünüyorsunuz." İremin benle mısraya aynı anda kollarını sarmasıyla pınarda aramıza kaynamıştı. "Gurup sarılmasııı." Hep bir ağzıdan bağırdığımızda kahkahalar eşliğinde ayrılmıştık.

"Tüm gece garsonluk yapacak biri için fazla mutlu değil miyiz sizcede kızlar?" Sorumla kızlar hoşnutsuz sesler çıkartırken düğünün yapıldığı alana varmak üzereydik.

"Valla sen istersen bütün işi Aliye kitleye bilirsin ama bizim işimiz zor." Pınar sinsice güldükten sonra göz kırptığında sesli bir nefesi dışarı verdim.

"Çocuğun bana güler yüz göstermekten başka yaptığı bir şey yok. Bence bu Ali meselesini fazla abarttınız."
Ali ibrahim abinin kardeşiydi ve oda bizim gibi burda doğup büyümüştü. Bana yakın tavırlarını hissetsemde bu kızların düşündüğü gibi aşk değildi.

Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

Hepsi, "Ya kessinlikle öyledir." Bakışlarını attıktan sonra nihayet düğünün yapıldığı kumsal alanına gelmiştik.

"Her zamanki gibi işlerinin hakkını vermişler baksanıza! Her şey mükemmel görünüyor." Mısra'nın haklı oluşuyla etrafı incelediğimde bu görüntü bana hiç yabancı gelmiyordu. Çünkü çiçekler ve beyaz tüllerle bezeli bu alan her düğünün olmazsa olmazlarıydı.

"Fatma teyze orda irem, yanlarına uğrayıp geldiğimizi söyleyelim." İrem başımla işaret ettiğim yere kısa bir bakış atarken anında oraya doğru yürümeye başlamıştık.

"Annecim." İrem arkadan fatma teyzeye sarıldığında bu tabloya gülümsemeden edememiştim. "Heh geldiniz mi kızlar?" Fatma teyzenin bakışları üzerimizde beğeniyle gezinirken bir elini kulağına götürmüştü. "Allahım maşallah size." Tam karşısında oturan hatice teyzeye dönüp bizi işaret etti. "Kız bir nazar duası oku bunlara. Gecenin sonunda freni patlamış kamyon tekerleğine dönmesinler!"

Biz gülerken hatice teyze çoktan üzerimize okuyup üfürmeye başlamıştı bile.

"Biz masalara selam verip yasemin ablanın yanına geçicez. Biliyorsun bugün bize çok iş düşüyor." İrem annesinin yanğına sulu bir öpücük kondurup geri çekildiğinde fatma teyze dikkat edin uyarısını yaptıktan sonra gitmemize izin vermişti.

Etrafı süzdükten sonra alt dudağımı dişlerken yeni yeni kurulmaya başlayan çalgı çengi gurubuna kısa bir bakış attım.  "Bugün burdan tek parça halinde çıkabilirsek mahallenin çocuklarına çikolata dağıtalım." Dedim. Sesim korkuyla kısık çıkarken. "Baksanıza şu kalabalığa sanki bütün köy buraya akın etmiş gibi."

"Peri." Mısra'nın bana seslenmesiyle ona bakarken o benden çok farklı bir yere bakıyordu. Bakışlarını takip ettiğimde gördüğüm manzara korkunçtu.

İrem ve Pınarında benimle aynı düşüncede olduğunu düşünürken hepimiz adım atmayı kesmiş, Düğünün olduğu alana giriş yapan karahindiba katili ve arkadaşlarına baka kalmıştık.

Yüzlerine yerleştirdikleri her zamanki alaycı ifadeleri ve giydikleri özenli kıyafetleriyle bana hiç yabancı gelmiyor aksine vücudumu son bir kaç saattir alışık olduğum panik dalgaları sarıyordu.

"Eğer bunlar bizi tek parça halinde bırakırsa bırak çocuklara çikolata dağıtmayı kurban keserim kurban!" Pınarın sesi artık kulağıma boğuk geliyordu.

Anında karahindiba katiliyle bakışlarımız buluştuğunda dudakları sinsi bir ifadeyle kıvrılmaya başladı.

Beyaz gömleğinin altındaki vücudu bana şimdi daha korkutucu görünürken sessizce yutkundum.

"Sizi bilmem ama ben bu geceyi tek parça atlatamayacakmışım gibi görünüyor kızlar."

                                    •••

                                    •••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yankıkarayel: yeni arkadaşlar :)

3532 beğeni, 675 yorum

+172: ağzının tadını biliyo piç

+87: bunlar kim?

+65: morluyu gözüm tutmadı instasını versenize bir ağzının payını vereyim;)

+16: bu çocuğu acilen birinin kendine aşık etmesi gerekiyor, yolu yol değil çünkü arkadaşlar.

•••

KARAHİNDİBA KATİLİ || yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin