34.Bölüm

1.3K 100 286
                                    

Gözlerimi açtığımda başıma müthiş bir ağrı saplanmıştı. Mutfaktan sesler gelirken sıkıntıyla bir nefes verdim. Muhtemelen Cemal buradaydı ve mutfağım berbat bir hâldeydi. Ama koltukta uyuyan Cemal'i görünce mutfağa ilerledim. Şuan Defne'yi görsem bile bu kadar şaşırmazdım sanırım. "Senin ne işin var burada Aslı?" "Baban yolladı." "Evimin içinde, mutfağımda ne işin var?" Sesim sinirle bir tıslama gibi çıkmıştı. "Çok ayıp ama Barış, biraz misafirperver olman gerek birtanem." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Eve nasıl girdin?" "Arkadaşın açtı kapıyı." İçimden Cemal'e kızarken kendime bir kahve yapacaktım ki Aslı önüme geçip beni durdurmuştu. Bana yaklaşacakken engelledim onu. "Parfümünü yenilemişsin, daha hoş kokuyor. Sevdim ben bunu." "Çok sevdiysen alırsın kocana da değil mi?" Onu itip kahve yapmaya başlamıştım. Yanıma gelip tezgaha otururken sıkıntıyla bir nefes verdim. "Ama babanın tenine seninki gibi yakışmaz. Değil mi birtanem?" "Bana şöyle hitap etmeyi bırak. Ne istiyorsunuz söyle ve defol." "Babanın paraya ihtiyacı varmış."

"Sana ya da metreslerine harcadığı parayı azaltırsa ihtiyacınız kalmaz." "Ama bak bana güvenip yolladı beni senin yanına. Karıcım dedi, yaşınız yakın sen onun dilinden anlarsın dedi. Şimdi elim boş giderim sıkıntı değil de babanın güvenini kırmak istemiyorum birtanem mevzu o." Kahvem hazır olduğunda Aslı'yı umursamayıp oturma odasına ilerledim. Koltukta uyuyan Cemal'i uyandırdığımda önce boş boş etrafa bakınmıştı. Sonra kendini toparladı. "Niye aldın bana sormadan bunu eve?" "Ne bileyim baban göndermiş. Kim ki o?" "Babamla evli işte." Cemal bana bakarken sinirle güldüm. "Bir o eksikti zaten bu evi bilmeyen..." Yanımıza elinde iki bardakla gelirken birini Cemal'e uzatmıştı.

"Birtanem kahve yaptığın zaman evdeki herkes için hazırlaman gerek, böyle kırıcı oluyorsun." Koltuğun diğer ucuna otururken ayaklarını da bacaklarım üzerine atmıştı. "Ee bizi tanıştırmayacak mısın?" "Aynen öyle. Hatta mümkün olduğunca hızlı gitsen iyi olur." Ayaklarını dizlerim üzerinden iterken ondan biraz daha uzaklaştım. O ise yanıma gelmişti. Parmakları kolumda gezinirken sakinleşebilmek adına bir nefes aldım. "Ben de, belki yalnız kalırız diye düşünmüştüm aslında." Başımı sinirle iki yana sallarken bir de dizlerime  uzanmıştı. Ben dizimdeki başını itsem de etki etmemişti. 

"Cemal'di sanırım?" Cemal onu onaylarken bir süre sessizlik oluşmuştu. Ellerini yüzümde hissedince yutkundum. "Dokunma bana." "Niye özlemedin mi beni?" "Özlemedim git artık başımdan." Cemal'e bakıp kaş göz işaretleri yaparken dizlerimden kalkıp benden biraz uzaklaşmıştı. "Noluyorsun? Kim üzdü benim birtanemi? Kim olursa olsun üzülme değmez." "Sen bir defolup gitsen ya artık!" "Ay bunun harbi sinirleri bozuk. Alayım mı o sinirleri ben?" Yüzüme dokunan elini ittim hızla. "Defol!"

Cemal ise olan biteni anlamaya çalışıyordu sadece. "Tamam gideceğim ama sakin ol lütfen birtanem. Bir de bu arada babanla ikimiz çok üzüldük gerçekten. Ama baban tüm masrafları karşılayıp yeni bir araba almana yardım edebileceğini söyledi sadece şu aralar ona biraz para konusunda destek olman gerek." "Bir dakika ne arabası ne geçmiş olsunu?" "Ben kaçtım görüşürüz yine." Aslı gidecekken kolundan tutup durdurdum onu. "Ne yaptınız arabama?!" "Aşk olsun Yağcı bey. Biz ne yapalım senin arabana?" Cemal de yanıma gelirken Aslı bana bakmayı sürdürdü.

"Şuan aramızdaki mesafeyi böylesine azaltmışken beni öpecek misin yoksa kapı dışarı mı edeceksin?" Kapıyı açıp onu kibarca(!) gönderirken derin bir nefes aldım. "Cemo araba dün gece sağlamdı değil mi kardeşim?" Cemal beni başıyla onaylarken camdan baktığımda Aslı'nın gittiğini gördüm. Arabaya baktığımda ise bir küfürler demeti döküldü dudaklarımdan... Cemal de bunun üzerine gelip bakmıştı hemen. "Hasiktir lan... Geçmiş olsun kardeşim pert olmuş bu..." Aşağıya inerken Cemal de peşimden gelmişti. Arabanın ahı gitmiş vahı bile kalmamıştı.

Sil Gözünün Yalnızlıklarını Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin